Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Buğday yetişmez mi bu boş arazilerde?

Buğday yetişmez mi bu boş arazilerde?

Sevgili okurlar, bugünkü köşemde yine tarımdan, gıdadan ve ekonomiden bahsedeceğim.
 
Dünyanın özellikle son 2-3 yılda yaşadığı temel problemlerin başında salgını bir kenara bırakırsak elbette gıda krizi geliyor. Bu krizin sebebini elbette çeşitli parametrelere dayandırabiliriz. Küresel ekonomik kriz, pandemi etkisi, Rusya-Ukrayna savaşı, enerji ve emtiadaki artışlar, tabii ki küresel iklim değişikliği ve kuraklık...
                        
Tam bir girdabın içine hızla düşüyoruz.
 
Ne yazık ki 2 yıldır biz de ülke olarak bu girdapla mücadele ediyoruz. Dört mevsimi yaşayan konumu, bereketli toprakları, çalışkan insanları, stratejik konumu, teknik alt yapısı, eğitimli insan kaynağı ve güçlü sanayisi ile ülkemizin pek çok avantajı var fakat ne var ki, bu avantajları hakkıyla kullanabiliyor muyuz?
 
Maalesef hayır.
 
Ülkemiz bunca avantajına rağmen, özellikle tarım ve gıdada ne üzücüdür ki istenilen noktaya bir türlü gelemedi.Devletimiz bu konuda sık sık çeşitli adımlar atsa da bir türlü istenen verim alınamıyor.
 
Üstelik vatandaşın sıkıntısını çözmek adına atılan pek çok iyi adım ya yerini bulmuyor ya da birileri tarafından suistimal ediliyor.İşin en kötü yanı da bu adımlar neticesinde zarar gören hep vatandaş oluyor. Amiyane tabirle; kaş yapayım derken göz çıkarılıyor…
 
Bu durum başta biz tüketiciler olmak üzere hem üreticiyi hem de devleti çok zor durumda bırakıyor.
 
İstediğiniz kadar zengin olun, bir kilo patatesi 14 liraya satın almak, maaşın yarısını yoğurda kaymağa vermek herkesin zoruna gider.
 
Açıkçası bu durum benim çok zoruma gidiyor.
 
Bu gidişatın iyi olduğunu söylemek tabii ki pek mümkün değil. Bir an önce adımlar atmak, önlemler almak kaçınılmaz.
 
Bugün çektiğimiz sıkıntıların çok daha fazlasına hazırlıklı olmaktan başka çaremiz yok!
 
Küreselcilerin gıda konusunda çıkarmaya niyetli oldukları krizle ilgili olarak Time Dergisi’nin kapağında geçtiğimiz günlerde ilk sinyal verilmişti.
 
Ardından, 19 MayıstaBirleşmiş Milletler Genel Sekreteri AntonioGuterres, küresel gıda krizi konusunda tüm dünyayı uyarmıştı.
 
Pazartesi günü ise Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı KristalinaGeorgieva, küresel gıda krizi konusunda tüm dünyayı iş birliği yapmaya çağırdı.
 
İklim değişikliği nedeniyle büyükbaş hayvancılığın bitirilmesi, yapay et tartışmaları ve bunun gibi birçok konunun Pandemi süreci boyunca köpürtüldüğünü de unutmayalım.
 
Özetle, yukarıdaki gelişmeleri yan yana koyunca komploteorisyenlerin ortaya attığı ‘İnsan nüfusunun azaltılması’ projesi adım adım uygulanacak gibi.
 
Uzun yıllardır söylenegelen, ‘3. Dünya Savaşı gıda ve su kaynaklı olacak’ teorisi hakikaten gitgide ciddileşiyor.
 
Durum gerçekten ciddi!
 
Bizim gibi mümbit bir ülkenin bile gıda konusunda yaşadığı sıkıntıları gördüğümde, Kutupları, Afrika çöllerini ya da verimsiz diğer ülkeleri düşünemiyorum bile…
 
O yüzden her işi bırakıp bu konuda bir şeyler yapmak zorundayız.
 
Mesela devlet arazisi olan bomboş dağların, kırsalların, ovaların falan vatandaşa ekim yapılması kaydıyla bedava verilmesi neden düşünülmüyor anlamıyorum.
 
Buğday yetişmez mi bu boş arazilerde?
 
Geçmiş alışkanlıklar kenara bırakılmadığı sürece yetişmez tabi…
 
Boş tarlalar yerine gerçekten üretim yapan çiftçinin desteklenmesi gerekiyor. Destek ödeme modelinin dekara göre değil, üretim miktarına göre verilmesi gerekiyor. Üretime katkı sağlayan, çalışıp çabalayan çiftçinin kazanması gerekiyor.
 
Yoksa boş tarlaları, boş arazileri, boş fabrikaları desteklemenin hiçbir mantığı yok.
 
Neyse, iç karartmayalım yine de. Yazımı güzel bir haberle bitireyim.
 
Buğday üretiminin uzun yıllar düzeyinde ve geçen yıla göre bu yıl yüzde 17,6 artışla 20 milyon ton olacağı tahmin ediliyormuş.
 
Güzel haberi paylaşan Ulusal Hububat Konseyi, “2022-2023 yılı için dekara ürün desteğinin geçici verilen destekler de kalıcı hale getirilerek dekara 116 TL’den 230 TL’ye çıkarılması, kilograma 10 kuruş olan ürün desteğinin 25 kuruşa çıkarılması, tarım sigortasının zorunlu hale getirilmesi, TARSİM desteğinin yüzde 70 ve hasar ödeme desteğinin yüzde 80’e çıkarılması, hububat alım fiyatının dünya fiyatlarıyla entegre olması ve periyodik olarak güncellenmesi” şeklindeki talebiyle hububattaki son durumu açıkladı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi