BU ÜLKENİN ÇOCUKLARI YÜZYILDIR DONUYOR!
Sarıkamış faciasını 100. yılındayız. Donarak şehit düşen binlerce Mehmetciğin acısı hala yüreğimizi dağlamakta. Ve bu ülkenin çocukları 100 yıldır donmakta. Tarihinden, dininden, kültüründen, mirasından kopmuş ve koparılmış ve manen donmuş, dondurulmuş bu ülkenin çocukları. Yeni yeni bu donmuş halden çıkmaya çalışıyoruz. Kendimizi bulmaya çalışıyoruz.
Bu ülkenin çocukları kadim bir medeniyetin ve insanlığın son adası olan bir imparatorluğun bakiyesidir. Bu ülkenin çocuklarının tarihi sorumlulukları vardır. Bu sorumluk dinimizden, tarihimizden, kültürümüzden, coğrafyamızdan gelmektedir. Siz istemeseniz de bu faktörler sizi bu sorumluluğu almaya itecektir ve itmektedir.
Bu ülkenin kültürel değerlerini anlamayan, bilmeyen dahası bu değerlerine düşman olan bir kesimin Suriye’den kaçan mültecilere kapı açmamızı anlamasını ve onaylamasını bekleyemeyiz. Türkiye’nin gücünün kat be kat üstünde dünyanın en çok insani yardım yapan 3. ülkesi haline gelmesini takdir etmelerini umamayız. Bu kesimin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakan Davutoğlu’nun dünyadaki cari düzene meydan okumalarından korkmaları tabiidir. Türkiye’nin yalnızlaştığı, otoriterleştiği, Rus yanlısı hale geldiği iddialarına ciddi ciddi inanmaları mümkündür. Tabiki bunlar Osmanlıca deyince hortlak görmüş Amerikalı gibi diken diken olurlar. Hala Sayın Cumhurbaşkanı için “bizim muhatabımız değildir” diyebilme had ve cüretini kendilerinde bulurlar. Bu ülkenin değerlerine karşı mankurtlaşmış tiplerdir.
Bizim için asıl önemli olanlar Sarıkamış’ta şehit düşenlerdir, Çanakkale’de, Galiçya’da, Kuttul Amare’de çarpışanlardır. Ve bunların torunlarıdır. Biyolojik değil kültürel manada torunları.
Bugün Sarıkamış’ın 100. yılı. Bu ülkenin çocukları Sarıkamış’ta şehit düşen Mehmetciği unutmadı, unutmayacak. Onu donduran soğuğu ta kalbinde hissetmeye devam edecek. Ruhlarının şad olması için çalışmaya, üretmeye, paylaşmaya devam edecek. O gün vatan için can vermek gerektiğinde canını vermekten çekinmeyenlerin torunları bugün de vatan için gerekirse ekonomik sıkıntı çekmekten korkmazlar. Bu yüzden bu ülkenin çocuklarını ekonomik kriz ihtimali ile korkutamazsınız.
Bugünün savaşları ekonomide devam ediyor. O yüzden güçlü, üreten büyük marka ve şirketlere sahip olmamız gerekiyor. Ama kimlikli şirketlere, dünyaya kar penceresinden değil, kalpten, ruhtan bakabilen şirketlere. Yaptığı işi daha çok servet biriktirmek amacıyla değil, dünyada bir hoş seda bırakabilmek gayesiyle yapan şirketlere. Servetle sermayenin farkını idrak eden, şirketlerini sahip oldukları bir mal değil, gelecek nesiller için hazırladıkları bir emanet olarak gören şirketlere ihtiyacımız var. Sadece şirketlere mi? Bürokratlara, siyasilere, askerlere, entelektüellere, sanatçılara, edebiyatçılara, teknisyenlere, çocuklara, yaşlılara, gençlere… Dünyaya niye geldiğini idrak etmiş, nereye gideceğine iman etmiş bir topluma…
Bu topraklarda yaşayanların vasat bir ülke olma imkanı yoktur. Ya büyük ve güçlü olur dünyaya yön verirsiniz ya da küçük kalır büyükler tarafından yutulursunuz. Tercih sizin…