Bayram Sürekli
Bayram Sürekli Bu gençlik bizim!

Bu gençlik bizim!

Genç, bedeni canlı, ruhu diri; gönlü paylaşıma açık, hayattan beklentisi yüksek insan demektir. Ergenlik dönemini aşmış yetişkinlik dönemine doğru seyredendir. Gençlik ve gençler milletin istikbal potansiyelidir. Kur’an’da hayatlarını tevhit mücadelesine ayırmış gençlerden bahsedilir. Hz. İbrahim’in Nemrut ve kavminin putlarına karşı tevhit mücadelesi, Hz. Musa’nın Mısır’da Firavun ’un sarayında çektiği sıkıntılar, Hz. Yusuf’un genç yaşta başından geçen problemler, Hz. Meryem’in iffeti uğruna çektikleri gibi.

Bu bağlamda Peygamberimiz (s.a.v)’in gençliğe ayrı bir önem verdiğini de söylememiz gerekir. Çünkü Allah Resulü genç dostlarıyla bir medeniyet inşa etti ve sessiz bir devrim gerçekleştirdi.  İlk Müslüman sahabelerin çok büyük bir çoğunluğunu gençlik kesimi oluşturmaktaydı. En nüfuzlu ailelerin, en nüfuzlu sülalelerin gençleri Müslüman olmuşlar Efendiler efendisinin kutlu davasına destek olarak onu yalnız bırakmamışlardır. Peygamberimizin damadı İslam halifelerinden olan ve Hz Muhammed'in İslam'a davetini kabul eden ilk genç olan Hz. Ali (r.a.) Müslüman olduğunda on yaşlarındaydı. Cennet'le müjdelenen on sahabeden ve İslam'ı ilk kabul edenlerden biri olan Sad b. Ebî Vakkas (r.a.) İslam’ı kabul ettiğinde on dokuz yaşındaydı.

 İslâmi ilimlerde otorite olan ve Müslüman olur olmaz Kur’an-ı müşriklerin arasında okuyacak kadar cesaretli olan, cılız fiziğine rağmen küfrün elebaşlarına meydan okuyan genç Müslümanlardan biri, Abdullah b. Mesud İslâm’a girdiğinde on altı yaşındaydı.

Asr-ı Saadet’te gençleri motive edip enerjilerini hak davaya kanalize eden manevi otorite şüphesiz ki bizzat Habib-i Kibriya’dır. Anadolu topraklarında İslam’ın yeşermesindeki en büyük otorite ve aynı zamanda Peygamberimizin vefat yaşından sonra yeryüzünde yaşamayı kendisine ar edip kalan ömrünü yer altında bir mahzende geçiren İslam davasının mürşidi Hoca Ahmet Yesevî’nin Anadoludaki Alperenleri gençlerdi. Akşemseddin’in rahle-i tedrisesinde yetişen küçük yaşta İstanbul’un fethini gözüne kestiren ve genç yaşta bu hedefine ulaşan Fatih Sultan Mehmet Han da bir gençti. Geçen hafta kendilerini rahmetle minnetle andığımız Çanakkale’ye ülkenin değişik yerlerinden giden tamamı şehadete yürüyen lise son sınıf öğrencisi alnı kınalı kuzular da gençti. Bütün bu örneklerden anlıyoruz ki önemli olan kendine bir hedef belirleme ve bu hedef doğrultusunda emin adımlarla ilerleyebilmektir.

 Bugün ülkemizde gençliğin çeşitli ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve dinsel  sorunları olduğu bir gerçektir. Değişen ve gelişen şartlar ve teknoloji ile iletişim araçları dünyayı büyük bir köy haline getirmiştir. İletişim ağının her geçen gün etkisini artırması kültürel kirlenmişliğin önünü açmakta ve pek çok problemi beraberinde getirmektedir.  Özellikle manevi değerlerin azalması, ahlaki çöküntü, uyuşturucu, fanatizm ve kötü alışkanlıkların kazanılması bu can sıkıntılı durumu ortaya çıkarmaktadır.

İzlenen diziler, on yıllar önce toplumsal hayatımıza bir dinamit gibi yerleştirilen Televole kültürü ve ısmarlama yayın yapan gazetelerin dedikodu sayfaları gençlerin ciddi ve hayati konulara yönelmesine engel olmaktadır. Geçmiş dönemlerde ideolojik düşüncelerle ayrıştırılmaya çalışılan gençlik bugün çok daha farklı argümanlar kullanılarak dini ve kültürel anlamda problemli hale getirilmek istenmektedir.

Bugün bu problemlerle belirli aşamalarda mücadele verilmektedir ancak problemin büyüklüğü karşısında bu çalışmalar yetersiz kalacaktır.  Bu mücadeleyi top yekûn resmi ve sivil kuruluşlarla yapmalıyız. Hatayı başka yerde aramadan ve başkalarını suçlamadan yapmalıyız. Çünkü bu gençlik aydınlık Türkiye’nin yarınlarıdır. Geleceğimiz adına tek bir gencimizin heba olmasına yüreğimiz dayanmamalıdır.

 Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bayram Sürekli Arşivi