Bir Destandır “Çanakkale”
Tarih, milletlerin hafızasıdır. Tarihte yaşanan olayları doğru analiz edebilmenin yolu da tarihimizi en güzel ve en doğru şekilde okumaktan ve anlamaktan geçer. Böylelikle güçlenen millî bilinç ve benlik, milletimizin geleceğini aydınlatmada önemli bir rol üstlenecektir. Eğer bu bilinç ve hassasiyet toplumlarda olmazsa devletler yıkılır, milletler esir alınır. Tarihi kahramanlıklarla dolu şanlı tarihimiz bundan tam 107 yıl önce büyük bir kahramanlık öyküsüne şahitlik etti. Çanakkale’de kahraman ecdadımızın tarihe altın harflerle yazdığı ve tarihin en kanlı destan duraklarından biri olarak bilinen Çanakkale Destanı yaşandı. Öyle ki Çanakkale, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasının ardından adeta küllerinden doğan Türkiye cumhuriyeti devletinin önsözünün yazıldığı bir yer olarak bilinmektedir.
Çanakkale, Malazgirt'te ordusundan 4 kat büyüklükteki Bizans ordusunu bozguna uğratarak 26 Ağustos 1071'de tarihin en şanlı zaferlerinden birini kazanan Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Sultan Alparslan’ın emanet ettiği Anadolu'nun tapu belgesinin verildiği yerin adıdır. Çanakkale; ezan, bayrak ve vatan uğruna canlarını göz kırpmadan şehâdete yürüyen kahraman ecdadımızın bizlere emaneti olan ve her karışında şehit kanı bulunan bu kutlu coğrafyanın mânâ haritasının şekillendiği yerin adıdır.
Sadece bu topraklarda yaşayanların değil aynı zamanda özgürlüğüne düşkün bağımsızlığına susamış dünya mazlumlarının umut destanıdır. Çanakkale, ecdadımızın bizlere emaneti olan bu kutlu toprakları Arslanlar gibi savunan ecdadımızın haçlı ordusunu bozguna uğratarak ibretlik kahramanlık hikayelerinin oluşturulduğu yerdir. Kahraman Türk askerinin savaş meydanında bile düşman askerine merhametle yaklaşarak yaralı düşman askerlerini sırtlarında taşıdıkları ve savaş ortamında bile insanlığın ölmediğini bütün dünyaya gösterdiği ve insanlık dersinin verildiği yerin adıdır.
Düşman askerinin her türlü savaş malzemesindeki ezici üstünlüğüne karşın imkansızlıkları umursamadan mekanizması bozulan 276 kiloluk top mermisini sırtına alıp namluya sürerek, İngiliz zırhlısını vurup savaşın seyrini değiştiren Seyit Onbaşı'nın devleştiği yerdir. Tek bir Nusret Mayın Gemisiyle, boğazın düşmana dar edilip zafer hikayesinin sayfalarına kahramanlıkların yazıldığı yerdir. Seddülbahir'deki çatışma esnasında tüfeği bozulunca, öfkeden deliye dönen Mehmet Çavuş'un düşmana taşla, kürekle saldırdığı, Ezineli Yahya Çavuş'un takımıyla tam 15 saat 2.500 düşman askerine karşı koyarken sadece sabah bombardımanında siperlerine 4.650 adet top mermisinin sağanak halinde yağdığı yerdir.
Çanakkale, milyonda bir ihtimalle iki merminin havada çarpıştığı ve askerlerimizin gözlerini kırpmadan şehâdete ulaşmak için birbirleriyle yarıştığı yerdir. İngilizlerin Çanakkale Boğazı’nı ellerini kollarını sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini zannettikleri, beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi planladıkları, İstanbul üzerine bahisler kurdukları ancak Kahraman Türk ordusu tarafından sükût-u hayale uğratıldıkları şükür cephemizin adıdır. Vatanı, milleti, bayrağı ve kutsal değerleri için en zor şartlarda mücadele etmiş aziz milletimiz, birliğimizi ve beraberliğimizi muhafaza etme adına gerekirse aynı kararlılıkla mücadele edip şehadet şerbetini kana kana içmeye hazırdır. Bugün göğsümüzde gurur yüreğimizin en derinliklerinde acıyı hissettiğimiz bir gündür. Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale Zaferi'nin 106. yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü'nde bu toprakları bize vatan kılan, vatanın her karışını kanlarıyla sulayan tüm kahraman şehitlerimizi, ebediyete irtihal eden gazilerimizi ve kahraman ecdadımızı rahmetle, minnetle anıyorum. Ruhları şâd, mekanları cennet olsun. Selam ve dua ile…