Beceriksizlik ve peşkeş sarmalında heba edilen alınteri: İLKSAN
İLKSAN, 1943 yılınd a kurulmuş İlkokul öğretmenlerinin zorunlu üye olduğu,öğretmenlerinmaaşlarından kesilen % 2’lerle skandalların odağında bir sandıktır. Ortalama bir insanın İLKSAN dendiğinde aklına gelen ilk şey, 28 Şubatın rejisörü Süleyman Demirel’in ‘verdimse Ben verdim.’meydan okumasında kendisini bulan skandaldır. Demirel’in Milli Eğitim Bakanlığını yapan Köksal Toptan, skandalı şöyle anlatıyor;
Tercüman Gazetesi'nin sahibi Kemal Ilıcak mali krizdeydi. Ilıcak'ın İstanbul'da Ömerli Barajı yakınında büyük bir arsası vardı ve bir türlü müşteri bulamamıştı. Yakın dostu Süleyman Demirel'in Başbakan olması, O’nun için umut kapısı oldu. İlkokul Öğretmenleri Yardımlaşma Sandığı İLKSAN arsayı satın alırsa, Kemal Ilıcak kurtulacaktı, konuyu Demirel'e açtı, Demirel sorunu çözdü.
Ilıcak'a verdiği sözü tutan Demirel "verdimse Ben verdim" resti ile skandalın hesabı sorulamadı. ‘verdimse Ben verdimler.’ devam etti.
İLKSAN, bugün 285.000’i aşkın üyesi ile her bir sınıf öğretmeninden kesilenaylık 100 TL civarındaki kesintilerle, gelirlerinin %99’unu faizden elde eden rantiyeci bir sandıktır. Toplam malvarlığı 2 milyar TL, yıllık aidat geliri 250 milyon TL, emekli olan üyelerine ödenen 230 milyon TL ile emekli üyelerine yönelik yükümlülüklerini ancak karşılayabilmektedir.25 hizmet yılından fazla 50 bine yakın üyesinin emekli olması halinde batacak bir sandıktır. Bu nedenle İLKSAN’ıyöneten akıl için önemli olan,üyelerinin emekli ol(a)maması veya 8-10 yıl aidatlarını iç ettikten sonra bir yolunu bulup aidatlarını ödememektir.
Önümüzdeki hafta İLKSAN Delege seçimleri var.
2 milyarlık mal varlığını kontrol psikolojisi,
İLKSAN’ın sahip olduğu otel imkanları ve,
Yıllık 250 milyonluk aidatın nakit akışının ürettiği güçten mahrum olma korkusu nedeni ile 25 YıldırİLKSAN’ı yöneten akıl ilk kez bu düzeyde tedirgin…
İLKSAN ile ilgili ifade etmem gereken bir diğer önem arzedenhusus ise;
İLKSAN Delege seçimleri sendikal mücadelenin sahası değildir.
O mücadele 2002’den beri sahada devam etmekte olup, her yıl mayıs ayında da mutabakat dediğimiz çerçevede neticelenmektedir. Eğitim çalışanları özgür iradeleri ile sendikasını seçmekte, üye olarak destek olmakta, bazen de istifa ederek desteğini çekmektedir. 2020 yılı için süreç bu yıla mahsus temmuzda neticelenmiş, 428.571 eğitim çalışanı tercihini Eğitim-Bir-Sen’den yana belirtmiştir. 213.496 eğitim çalışanı da Türk-Eğitim-Sen’den yana tercih belirtmiştir. Altını çizerek tekraren ifade ediyorum;
İLKSAN Delege Seçimleri sendikal mücadelenin sahası değildir.
……
Bir İLKSAN zede olarak hakkımı helal etmiyorum. 1997'de öğretmenliğe başladım. 2005'te Halk Eğitim Merkezine atanınca İLKSAN üyeliğim sonlandırıldı.
1997'de öğretmen maaşı 40-50 (sadece kırk-elli) lira idi. İLKSAN'a Aylık ortalama 80-90 kuruş kesilirdi. Bu kesintiler 8 yıl sonra 2006'da %50 zam lutfederek 130 kuruş olarak ödendi. Eğer kesintim 8 yıl değilde 4-5 yıl olsaymış onu da ödemeyeceklermiş.
8 yıllık emeğimi gaspedenİLKSAN’a hakkımı helal etmiyorum.
Benim gibi binlerce kurban var, bu binlerce öğretmen ile nasıl helallaşacaksınız?
Aynı sistem benzer koşullarla bugünde devam ettiriliyor.Binlerce öğretmenin maaşlarından cebren yılda 1000 TL’den fazla kesip sonra İLKSAN tarafından yazılan mevzuat gerekçe gösterilerek birikimlerigasp edilmeye devam ettiriliyor.
1943 Türkiye’sinin mevzuatından belki uygundur diyebilirsiniz ama helal midir?
Tabi böylesi bir kaygınız var ise…
Benzer bir sisteme sahip Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fonlarının yıllık getirisi İLKSAN’ın5-6 katı olduğunu biliyoruz. Şimdi soruyorum;
Aradaki 4-5 katlık farkın izahı nedir?
Söyleyelim; ya beceriksizliktir, ya da peşkeştir.Peşkeşi ‘verdimse ben verdim.’ sözünden biliyoruz da acaba ‘verdimse ben verdim.’ demeler devam mı ediyor?
İLKSAN’ın yönetim ve denetleme kurullarında ilgili sendika ile birlikte söz sahibi olan Millî Eğitim Bakanlığı’dasuçludur, İLKSAN’ın gaspa dayalı sürdürdüğü sistemin mevzuat altyapısından 1. Derecede MEB sorumludur ve bu beceriksizlikten de, peşkeşten de yönetime soktuğu bürokratları ile sorumludur.
Amaherşey bitmiş değil, hala şans var.
Soygun düzenine neşter atılmasının zamanı geldi.
3 Nisanda sandık üyesi öğretmenlerimizin mensubiyetler üzerinden değil, ehliyet üzerinden, liyakat üzerinden bir değerlendirme yapmasını, on yıllardır süren bu sorun yumağına neşter atmasını bekliyorum.
‘Beceriksizlik mi, peşkeş mi?’ sorusunun cevabı için dahi İLKSAN’da değişimin gerekliliğini biliyor, İLKSAN üyesi öğretmenlerimizin alın terine sahip çıkacağını umuyorum.