Ramazan Köroğlu
Ramazan Köroğlu Başladığımız işlerin sonu neden gelmiyor?

Başladığımız işlerin sonu neden gelmiyor?

                                                                                                         ص ح ب

‘Allah’a hamd ile başlanılmayan her önemli iş noksandır/bereketsizdir.”

Bugün ki konumuz Allah’a Hamd etmek yani: Elhamdülillah

İnsanlığın kullanım kılavuzu olan Kur’an-ı Kerim’in ilk öğretisi nasıl hamd edeceğimizdir. Fatiha süresi halk arasında Elham(d) süresi ilk ayeti   “Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn”(Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.)’dir ve bize bütün işlerimizde hamd ile başlanmamızı öğretir. Resulullah (sav) hadisi şerifin de Allah’a hamd ile başlanılmayan her önemli iş noksandır/bereketsizdir.” der. Bize hamdsiz yani Allah-u Teâlâ’yı hatırlamadan yapılan bütün işlerin sonu gelmeyeceğini söyler.

***

Fatiha süresi zaten başlı başınca bir okuldur. Bu okulda Allah-u Teâlâ’ya nasıl hamd edeceğimizi, nasıl iman edeceğimizi ve nasıl dua edeceğimizi öğreniriz. Ebû Hüreyre’nin Resûlullah’tan (sav) naklettiği şu kudsî hadis, bu süredeki hamd vurgusunu çok güzel anlatır:

“Yüce Allah buyurdu ki, ‘Ben namazı, kendim ile kulum arasında iki kısma ayırdım; yarısı bana yarısı da kuluma aittir ve kuluma dilediği verilecektir.’ Kul, ‘Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.’ der. Bunun üzerine Yüce Allah, ‘Kulum bana hamdetti ve kuluma dilediği verilecektir.’ buyurur. Sonra kul, ‘O, Rahmân ve Rahîm’dir.’ der. Bunun üzerine Allah, ‘Kulum beni hakkıyla övdü. Kuluma dilediği verilecektir.’ buyurur. Kul, ‘O, ceza gününün sahibidir.’ der. Bunun üzerine Allah, ‘Kulum beni yüceltti. İşte bu bana aittir.’ der. Şu âyetin de yarısı bana diğer yarısı kuluma aittir. Kul, ‘Biz yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.’ der. İşte bu, benimle kulum arasındadır ve ona dilediği verilecektir. Fatiha süresinin sonu ise kuluma aittir. Kul, ‘Bizi dosdoğru yola, kendilerine nimetler verdiğin kimselerin yoluna ilet. Gazabına uğramış olanların ve sapıtanların yoluna değil.’ der. İşte bu âyetler de kuluma aittir ve kuluma dilediği verilecektir.

***

Namazımız da başlı başına hamd ile doludur. Her rekata Elhamdülillâh diye başlarız. Subhaneke okurken, Rükûdan kalkarken sali-barik duaların da hamd ederiz.

 Peki hamd etmek ne demektir?

Hamd; iyilik, güzellik ve üstünlükle niteleme, övme anlamına gelmekte, âyet ve hadislerde genellikle Yüce Allah’a yönelik şükür, medih, senâ, tazim ve her türlü övgüyü ifade etmektedir. Genelde “hamd” kelimesi, “şükür” kelimesiyle birlikte kullanılsa da hamd, şükürden daha kapsamlıdır. Her hamd bir şükür olmasına rağmen, her şükür bir hamd sayılamaz. Dolayısıyla hamdeden kimse, aynı zamanda şükretmektedir. Zira bir hadiste de, “Hamdetmek, şükrün başıdır, Allah’a hamdetmeyen şükür de etmemektedir.”  buyrulur

Hamd kelimesini hayatımıza nasıl içselleşmesi gerektiğini de Resulullah (sav)’den görürüz.

O hayatının her anında hamd kelimesini eksik etmezdi. Peygamber Efendimiz hutbesine başlarken, uykudan uyandığında ve yemekten sonra Allah’a hamdederdi. Müminleri de güzel bir rüya görünce ve aksırınca hamdetmeye teşvik ederdi. Sevgili Peygamberimiz, “Allah Teâlâ, kulunun bir şey yedikten sonra hamdetmesinden veya bir şey içtikten sonra hamdetmesinden hoşnut olur.” buyurur, yemeği yediği zaman da “Hamd, bizi yediren, içiren ve Müslüman kılan Allah’a mahsustur.” derdi. Yeni bir elbise giydiğinde, “Rabbim, hamd sanadır, onu bana sen giydirdin. Senden onun hayırlı olmasını ve güzel işlerde kullanılmasını istiyorum. Onun şerrinden ve kötü işlerde kullanılmasından da sana sığınıyorum.” diye dua ederdi. Hatta bazı hadislerde yemek yiyen veya yeni bir elbise giyen kişinin hamdetmesinin, geçmiş günahlarının bağışlanmasına vesile olacağını belirtmiştir. Tuvaletten çıktığında, “Benden sıkıntıyı gideren ve bana afiyet bahşeden Allah’a hamdolsun.” diye dua ederdi. Namazlardan sonraki tesbihatta otuz üç defa da “Elhamdülillâh” demeyi tavsiye ederdi.

***

Hamd etmenin geleneğimizde de büyük yeri vardır. Kürsi sahipleri konuşmaya başalarken hamd ile başlar. Hatta ilim sahipleri konuşan kişinin hamdedişinden ilmi derinliğini anlarlarmış. Bazı alimlerde hayr da yarışın emrine binayen her konuşmalarında nasıl güzel hamd ile başlarım diye günlerce düşünürlermiş.

Hamd ile çıktığımız bu yolda hamdsiz bırakma Allah’ım diyerek merhum Elmalı Hamdi Yazır’ın duasıyla bitiriyorum.

Hamdini sözüme sertac ettim
Zikrini kalbime mi'rac ettim
Kitabını kendime minhac ettim
Ben yoktum var ettin
Varlığından haberdar ettin
Aşkınla gönlümü bi-karar ettin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ramazan Köroğlu Arşivi