Hamdi Bağcı
Hamdi Bağcı Başbakanımız ne yapmaya çalışıyor

Başbakanımız ne yapmaya çalışıyor

Konya’da o kadar gündem konusu varken, Türkmen Beyimiz Recep Konuk ve Konya Sanayi Odası Başkanımız Tahir Büyükhelvacıgil Anadolu İş dünyasının en etkili insanları arasına girmişken, bahara bir gün kala Konya’ya kar yağarken, bizim gündem konumuz neden Başbakan Erdoğan ve çok kullanılan tabiriyle, barış süreci?

Öncelikle şunu ifade edelim, bu süreç Türkiye’yi her şeyi ile etkileyecek konular başında ilk sırayı almaktadır. Tabi bundan sonra Suriye konusu, Avrupa Birliği konusu gelebilir ama Türkiye’de terörün bitmesi süreci şu an için en önemli konudur. Ülkemizin geleceği ile doğrudan ilgili konuları içinde fazlasıyla barındırmaktadır.  

Neden önemli? Uzun uzun anlatmaya gerek yok, ekonomi, barış, huzur ve daha önemlisi MOSSAD, KGB, Fransa Gizli Örgütü, Almanya Gizli Örgütü gibi ülkemizin on yıllardır başına bela grupların etkisi ülkemizde azalmış olacak. Barış, huzuru getirecek, istikrarı getirecek.  

Öncelikle biz biliyoruz ki bu sürece insanlarımızın, halkımızın vereceği destek çok önemli. Birincisi halkımızın vereceği destek hükümetimizin atacağı adımlarda işini kolaylaştıracaktır. İkincisi MHP, CHP ve marjinal partilerin durumdan oy devşirmeye çalışmalarının önü ancak halkımızın vereceği destekle kesilebilir. Açık ifadesi ile Başbakanımıza ve devletimize güvenmemiz gerekiyor.

Peki, bu süreç devam eder mi? Zor bir yol olduğunu hepimizin bilmesi gerekiyor. Öncelikle anlıyoruz ki Öcalan’ın aslında dağda zannedildiği kadar gücü yok. Fakat anlayamadığımız bir şekilde aynı zamanda dağdaki etkinliği bu süreçte artmış oldu. Kim artırdı bu etkiyi? Ben Türkiye’nin artırdığını zannediyorum. PKK’daki başka ülkelerin etkisi ancak böyle azaltılabilirdi.

Elbette hükümet artıları eksileri tartmıştır. Öcalan’ın dağın üzerindeki etkisini artırmak, çok fazla alan kazanması ile bir başka tabirle de sesinin çok çıkmasıyla mümkündür.

Ama gördüğünüz gibi bunun siyasi bedeli oluyor. MHP, CHP ve diğer küçük partiler bu durumu hemen kullanmaya başladılar. Yıllarca barış naraları atan Hürriyet, Milliyet gibi güdümlü gazetelerde de asıl amaç hükümeti zayıflatmak olduğu için salvolar, başbakanı ve hükümeti aşağılayıcı ifadeler açıkça kullanılıyor.

Hatta bakıyorsunuz yıllarca çektikleri filmlerle milletin ahlakını yok etmeyi birincil amaç olarak görmüş uzatmalı artistler bile hükümete, Başbakanımıza bayağılığın dibini bulurcasına çirkin ifadeler kullanıyorlar. Oluyor, daha fazla da olacak.

Şu anda bu süreçte ne yapmalıyız? Hepimiz bu uzun ince yola hazırlıklı olmalıyız. BDP, PKK çevrelerinden başlamak üzere, hatta AK Partinin içinden, medyadan, diğer siyasi odaklardan bu sürecin akamete uğraması için mücadele edecek çok fazla aktör olduğunu zannediyorum.

Başta Başbakanımız, hükümet üyeleri, Cumhurbaşkanımız, Devletimizin diğer organları, Valilikler, Genel Kurmay Başkanlığımız ve tabi AK Parti provokasyonlara hazırlıklı olmalıdır, herkes buna göre tavır takınmalı, sözler tartarak konuşulmalıdır. Türkiye’nin selametle bu süreci tamamlamasından ortaya çıkacak kazanım hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Burada bir başka konu ise Kürt kardeşlerimizdir. Anlaşılıyor ki başta İngiltere olmak üzere, Almanya, Fransa, ABD, Rusya ve İran’ın ülkemizi zayıflatmak için etnik kimlikleri öne çıkarma oyunları bir kısım Kürtler üzerinde etkili olmuş.

Türkiye bu Kürt milliyetçileri ile Türk Milliyetçilerini çok iyi absorbe edip Türkiye’de oyuna gelmeyen büyük çoğunluğun sesini daha fazla çıkarmayı başarmak zorundayız.

Şu an için en fazla görev sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Behemehal sivil toplum kuruluşlarımız Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgemizdeki illerde çalışmalara başlamalıdır. O bölgelerdeki İmam Hatip Liseleri, Kuran Kursları, futbol ve diğer spor alanları geliştirilerek yeni iş alanları ile de bölgede etnik yapının değil Türkiye aidiyetinin güçlenmesi için mücadele edilmelidir. Bölgedeki üniversitelerde bu anlamda önemlidir. Özgürlükler alabildiğine genişletilmelidir ve kesinlikle o dil, isim, mezhep, ırk baskısı yapılmamalı hatta ağza bile alınmamalıdır.  

İslam birliği, Müslümanların kardeşliği ve Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü bu dönemde en fazla kullanılması gereken ifadelerdir. Biz düşman değiliz, biz Kürt kardeşlerimizle niye düşman olalım, düşman olacaksak Filistin’i işgal eden İsrail’e oluruz, düşman olacaksak Müslüman katili Ermenistan’a oluruz. Hattı zatında cahilliğe, fakirliğe, işsizliğe düşman olmamız gerekir. İş, aş mücadelesi öncelenmelidir. Başbakanımızın yapmaya çalıştığı da işte o uzun ince yolda hep birlikte yürüyebileceğimizi dünyaya göstermekten ibarettir. Türkiye’nin kutlu yürüyüşü…     

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi