Azerbaycan'a Karşı Yürütülen Algı Oyunları
Aktif bir sosyal medya kullanıcısı olarak günlük haberleri mümkün olduğu kadar takip etmeye çalışıyorum. Sadece haberler de değil, aynı zamanda sosyal medyada ne konuşuluyor diye de bakarım. En çok dikkatimi çeken konu da tabi ki ülkem Azerbaycan ile ilgili haberlerdir. Fakat son dönemlerde Türkiye soysal medya platformlarında bir elin sürekli Azerbaycan ile ilgili yalan yanlış bilgiler vererek Azerbaycan aleyhine Türk toplumunda olumsuz bir imaj çizmeye çalıştığını fark ettim. Özellikle bu süreç ikinci Karabağ Savaşından sonra yavaş yavaş artmaya başladı. Eskiden bu mesele iftira şekline devam ediyorduysa da son dönemde bunu farklı bir algı operasyonuna dönüştürdüler. Bu el Azerbaycan aleyhine algı ve karalama kampanyasıyla da sınırlı kalmayıp Türkiye’yle Azerbaycan arasında kardeşliği pekiştirecek konuların da üzerini kapatmaya çalışıyor. Bugün bu konuya değinmek istiyorum biraz.
Benim son günlerde gördüğüm Azerbaycan aleyhine çıkan iki haber var. Sırayla gidecek olursak bunların ilki Azerbaycan resmi hesabından İsrail’in Cumhuriyet gününün kutlanmasıdır. Evet, gerçekten de Azerbaycan Dışişleri Bakanlığının resmi hesabında söylenen paylaşım var. Yani haber doğru ancak bu İsrail’e özel bir paylaşım değil. Yani Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı dünyadaki tüm devletlerin cumhuriyet bayramlarını resmi hesabından tebrik ediyor hatta bir müddet önce şuan aramızın iyi olmadığı Hindistan’ın bile bayramı kutlanmış. Ha gönül isterdi ki İsrail için böyle paylaşım olmasın ama devletler bizim gibi duygusal düşünemezler. Bu bir diplomatik meseledir. Kısaca böyle bir paylaşım var ama İsrail’e özel değil tüm dünya ülkeleri için yapılıyor.
İkinci meseleye gelecek olursak buradaki durum yukarıdakiyle da benzerlik teşkil ediyor. Yani bu meselede de yürütülen bir algı var. Mevzu Azerbaycan’ın resmi televizyon kanallarından olan Medeniyet TV yayınlan bir oratoryo gösterisiyle ilgili. Anlaşılması için söyleyeyim oratoryo operaya benzer bir gösteri. Hakkında bahsettiğimiz “Müşfik’in Ağrıları” diye isimlendirilen bir saatlik bir oratoryo gösterisi. Gösterinin 28 saniyelik bir yerinde “yıkılsın minareler, kesilsin ezan sesi, ne mescit gerek bize, ne molla vaazı” diye okunan bir kısım var. İşte bu kısmı İran ve İran’a yakın gruplar alarak güya Azerbaycan resmî televizyonunda din düşmanlığı ve ateizm propagandası yapıldığını iddia ediyor. Hemen arkasından bu Türkiye’ye de sıçradı. Gönderi normal olarak Türkiye’deki sosyal medya kullanıcıları arasında da tepkiyle karşılandı. Hatta bunu yüz yüze soran tanıdıklar bile oldu. Peki, gerçeği ne?
Gerçek şu ki, sözleri Azerbaycan Halk Şairi Sabir Rüstemhanlı, bestesi ise Cavanşir Guliyev’e ait olan bu çalışma Sovyetlerin meşhur aydın katliamları sırasında şehit edilen Azerbaycanlı şair Mikail Müşfik’e ait. Eserin tamamını dinleyince anlaşılıyor ki, bu 28 saniyelik kısım Mikail Müşfik’i de katleden Sovyetlerin dilinden sesleniyor. Konuyla ilgili açıklama yapan eserin sözlerinin sahibi Sabir Rüstemhanlı ve Cavanşir Guliyev bu kısmın ateizm propagandası değil aksine Azerbaycan’ı ateistleştirip, aydınlarını da katleden Sovyet rejiminin eleştirisidir. Yani bu sözleri söyleyen Sovyet rejimidir ve eserde de bunu söyleyenler kötüleniyor.
Peki, bu tür algı ve provokasyonlar karşısında ne yapmalıyız? Yapmamız gereken şeyi yüce Rabbimiz Hucurat sûresi 6. ayette bildiriyor: “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”