Azerbaycan Tarihinde Kara Bir Gün: Karakend Faciası
90’lı yılların başı Azerbaycan tarihi için karanlık ve facia dolu olayların yaşandığı yıllardır. Her ne kadar bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü bu yıllarda kazanmışsak da, bunun bedelini de ağır bir şekilde ödemiş milletiz.
Karabağ bir zamanlar bizim yumuşak karnımızdır. Bize bağımsızlığımızdan itibaren ne yapıldıysa ya Karabağ’da yapıldı, ya da, Karabağ üzerinden tuzak kuruldu. Bugün hakkında bahsedeceğim olay, her iki kategoriye de dahil olan “Karakend” faciasıdır.
Azerbaycan’nın18 Ekim 1991 yılındaki bağımsızlık ilanından sonra, Karabağ’da Ermeniler, Azerbaycan Türklerine karşı giriştikleri şiddet eylemlerini had safhaya çıkardılar. Meseleyi görüşmek ve olaylara bir çözüm bulmak için 7 Kasım 1991 yılında Bakü’de, Azerbaycan, Rusya, Ermenistan, Kazakistan ve Türkmenistan’dan gelen üyelerin toplantısı yapıldı. Toplantıda Karabağ’da gerçekte neler olup bittiğini ve orada kimin, kimi katlettiğinin öğrenilmesi için bir heyet oluşturulması kararı alındı. Oluşturulacak bu heyet, meseleyi yerinde incelemek için, sıradaki toplantının Karabağ’da yapılmasını kararlaştırdılar.
Bu toplantıdan sonra SSCB Başkanı Gorbaçov, Bakü’ye telefon ederek, Güvenlik Konseyinin toplantısının da Karabağ’da yapılmasını rica etti. Gorbaçov’un telefonundan sonra Karabağ’a gidecek heyetin tam listesi oluşturuldu. Heyette Azerbaycan’ı, 12 kişiden oluşan devlet adamı ve gazeteciler temsil ediyordu. Bu heyete ilk önce Sovyetlerin Azerbaycan’a atadığı Viktor Polyaniçko’nun başkanlık etmesi kararlaştırılarak, daha önce listede olan Azerbaycanlı Milletvekilleri Vagif Caferov ve Veli Memmedov heyetten çıkartıldı. Listeye, Moskova tarafından tayin edilen Sovyet ve Ermeni Devlet adamlarının da ismi dahil edildi. Fakat, 19 Kasım gece saat 23:00’de, liste yeniden güncellenerek Polyaniçko’nun ismi çıkartılıp Azerbaycanlı Milletvekilleri Vagif Caferov ve Veli Memmedov tekrar dahil edildi. Listeye alınan Azerbaycanlı devlet adamlı Karabağ meselesini çözebilecek kabiliyete ve karakter sahip, vatansever olarak bilinen insanlardı. Listede ismi olan Azerbaycanlıların da özellikle o heyete alınması için hem Sovyet yönetimi, hem de yerli işbirlikçiler ısrar ediyorlardı.
20 Kasım 1991 tarihinde Karabağ’a heyeti götürmek için iki helikopter hazırlandı. Kalkış planına göre ilk önce Mİ-8 N69 helikopteri kalkacak, ardından gerekli güvenlik önlemleri alındıktan sonra Mİ-8 N72 helikopteri onu takip edecekti. Fakat, içinde Azerbaycanlı devlet adamları ve gazetecilerin bulunduğu Mİ-8 N72 helikopteri, diğerini beklemeden saat13:48’de havalandı. Saatler 14:05’i gösterdiğinde helikopter ile irtibat kesildi. Saat 14:42’de, helikopter Karabağ’da Hocavend kasabasının Karakend köyü üzerinde vurularak düşürüldü. Helikopter ile ilgili ilk bilgiler Azerbaycan Cumhurbaşkanlığına 19:55’te ulaşsa da, olay hakkında Hankendi’nde Ermenice yayın yapan radyo 15:30’da, Erivan radyosu 16:15’te, Tahran radyosu 16:40’da, Moskova radyosu ise 17:00’de bilgi vermişti. Helikopterde bulunan 12 kişilik Azerbaycanlı devlet adamı ve gazeteciler başta olmakla toplamda 22 kişi hayatını kaybetti. Bunların arasında Kazakistan İçişleri Bakan Yardımcısı Saylau Serikov da vardı.
Facia ile ilgili verilen resmi açıklamada kazanın (!) pilotların yoğun sisten dolayı yolu kaybederek dağa çarpması sonucunda gerçekleştirildiği bildiriliyor. Fakat düşen helikopterin enkazında bulunan izler ve daha sonra ortaya çıkacak olan deliller helikopterin düşürüldüğünü kesinleştiriyor.
Helikopterin incelenmesi Ermeni savcı İ.Lazutkin’e verilmesinden sonra, olayın üstü hızla kapatılmaya çalıştı. Hatta, İ.Lazutkin helikopterin kara kutusuna kimsenin dokunmasını izin vermeyerek, onu Moskova’ya yollamış ardından da kara kutunun sıcaktan erdiğini ve kullanılamaz hale geldiğini belirmiştir. Fakat kara kutu hakkında araştırma yapan uzmanlar, bu kazada Mİ-8 N72 helikopterlerinde kara kutusunun yanma ihtimalinin neredeyse imkansız olduğu sonucuna varmışlardır.
Sonuç olarak Azerbaycan’ın değerli devlet adamlarının ve gazetecilerinin bir araya getirilerek öldürülmesi, Azerbaycan’ın siyasi tarihinde derin yaralar açmıştır. Görünen o ki, üzerinden yıllar geçse de bu yaralar kapanmayacaktır. Allah vatan ve millet yolunda şehit olanların ruhlarını şad. Amin.