Doç. Dr. Ömer Akdağ
Doç. Dr. Ömer Akdağ AYASOFYA

AYASOFYA

Facede bir dostumuz "Ayasofya açılmalıdır" demiş.

"Acele ediyorsun" dedim.

Zira içi boş camii idealize edilemez.

Unutulmamalıdır ki, 19. yüzyıldan itibaren Anadolu Türklüğünde başlayan süreçte önce camiler kapatılmadı.

Önce camilerin içi boşaltıldı. Daha sonra içi boşalan camiiler kapatıldı veya başka maksatla kullanıldı.

Öyleyse aynı teknik kullanılırsa netice alınır. Yani önce camide namaz kılacak insan teşekkül etmelidir.

Sınıfta bir öğrenci bana soruyor "hocam ben hem laikim hem de Müslümanım, bunda ne mahzur var?" .......

Bu soruyu bana soran öğrenci kız öğrenci üstelik mesture. Yani başörtülü....

ÖNCE kaybetmiş olduğumuz karakteri kazanacağız daha sonra Ayasofya'ya layık olacağız

"Ben laikim" demekle "ben kamyonum" demek aynıdır. Kamyona binilir. Bir vasıtadır.

Laiklik de bir vasıtadır. Devlet sisteminde bir unsurdur.

Laik devlet olur.

Siz bırakın öğrenciyi biz kocaman kocaman adamlar gördük "ben laikim" diyen.....

Bence Biz Türk Milleti Olarak Henüz Ayasofya'ya Layık Olamadık.

Evet,

Henüz Ayasofya'ya veya Fatih Sultan Mehmed'e layık bir millet olamadık ama atamıza liyakat konusunda mesafe almaya başladığımızı görmek gerekir.

Türk Milleti Müslümandır Ve Müslüman Kalacaktır.

Tarihte Türk Milleti Sadece Müslüman Değildi Aynı Zamanda İslamın Lideriydi.

Yine Öyle Olacaktır.

AYASOFYA -2

Ayasofya meselesi özel bir husustur.

İstanbul'un fethinin nişanesi olan bir camiinin maksadı dışında kullanılması kabul edilemez.

Türk milleti olarak bunu asla tasvip etmiyoruz. Ancak Ayasofya'nın aslî hüviyetine kavuşması kanunî bir muamele olmaktan ziyade sosyal ve ma'şeri bir husus olduğu kanaatindeyim. Yani biz milletçe Fatih'in emanetine sahip olabilirsek Ayasofya'nın kapılarını bize ibadet maksadına matuf olmak ezere açacağına kaniyim.

Liyakati beklersek kıyamete kadar bekleriz görüşü bizce uygun değildir. Liyakatin olmadığı mekanda çiğlik ve sathilik ortamı bulandırır.

TEKERRÜR.

Diyarbakır Sur'da teröristler yakalanmışlar. Polisler bunların üzerlerini aramak üzere soymuşlar. Çünkü üzerlerinde bomba olabiliyor. Bu sırada resimleri çekilmiş ve paylaşılmış.

Facede bir dostumuz dert yanıyor ve diyor ki, "bunların resimlerini paylaştık diye soruşturma açıyorlarmış. Gerekçe olarak (esbab-ı mucibe) insan haklarını ihlalmiş."

Ben de cevap verdim ve dedim ki, "Tanzimat ilan edilince matbuatta şöyle bir söylenti dolaşmaya başlamıştı; Gayri bundan sonra gavura, gavur denilmeyecekmiş".....

Bilindiği gibi Tanzimat'ın ilanından sonra Osmanlı devletinin kimyası bozulmaya başlamıştır.

Tarih tekerrür ediyor demek ki.....

Karatay Üniversitesi odyoloji bölümüne mensup öğrenciler "sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır" şeklinde bir döviz yazmışlar.

Kendilerini gönülden tebrik ederiz..

Sessizlik o kadar söz söyleme sanatıdır ki, bazen kamyon kamyon laf söylemekten binlerce kerre tesirlidir.

Her şeyden önce "sessizlikte" sevgi vardır.

Hem de sevginin en samimisi.....

En katkısızı.

Sessizlik o kadar mükemmel konuşma sanatıdır ki, binlerce ciltlik ifadeyi barındırır bağrında.

Osmanlı'nın kurucu iradesi ve gönül dünyasının sultanı Şeyhedebali "sevgi sessizliktedir" der.

Sessizlik yağmur gibidir kurak topraklarda.

Sessizlik bir ilaçtır gürültü kirliliğinin berbat rutubetinde.

"Bağırarak sevilmez" der cihan devletinin kurucu iradesi Şeyhedabali....

Karatay Üniversitesinin Odyoloji bölümünün kıymetli öğrencilerini gönülden tebrik ediyoruz....

Sessizlik şiarınız olsun.

VE SİZE SELAM OLSUN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Ömer Akdağ Arşivi

YAZI

02 Ocak 2017 Pazartesi 09:01

DUA

19 Aralık 2016 Pazartesi 09:04