Asıl mes'ele...
Yaşadığımız DARBEYE karşı sivil toplum, Vakıf, Dernek veya herhangi bir kurumunun yöneticileri veya temsilciler i, kendilerince sözlü ya da yazılı olarak tepkilerini ortaya koymaktadırlar.
Kanaatimce, kısmen ortamdan uzak kaldıkları için -ki istisnalar kaideyi bozmaz- sahayla ve sahada yaşanılanlarla pek de etkileşim kuramamış oldukları ve bundan dolayı da olayın VAHAMETİNİ kavrayamadıkları veya EKSİK kavradıklarından dolayı, yapılan açıklamalar kısmen KADÜK kalmaktadır.
2013 den beri bugünlerin yaşanılacağını bekleyen ve yaşanılması gerektiğini de düşünen biri olarak -ki bunun yaşanması, insanların KAFA KONFORUNUN bozulması ve REHAVETİN dağılması için elzemdir- Cuma akşamı TV de haber kanallara düşer düşmez, insanlar daha neler olduğunu anlamaya çalışırken, mes'eleyi anlamış ve önce KISIKLIYA oradan da çatışmanın şiddetlendiğini öğrendiğim Boğaziçi köprüsüne, yürüyerek ulaştım.
DARBENİN BAŞARISIZ olmasında, en önemli ETKEN olarak gördüğüm, İNSANLARIN BÜYÜK BİR CESARETLE SOKAKLARA ÇIKMA HAREKETLERİNİ FİİLİ olarak DESTEKLEYEN/SALLİ biri olarak sahaya ulaşır ulaşmaz, oradaki insanların yaptığı gibi bir yere konuşlandım.
Köprüdeki Tankların üzerine yürümeyi çalışan insanların davranışlarını şaşkınlık içinde izlerken, darbecilerin, hedeflerinin tutması ve başarılı olmaları için MİLLETİ KORKUTUP EVLERİNE KAPANMASI gerektiğinin BİLİNCİNDE olduklarına da emindim. O sebepledir ki sahalarda olmanın, bu gibi durumlarda HAYATİ BİR MESELE olduğu aşikârdır.
Boğaziçi köprüsüne konuşlanmış Tanklar, sivil insanların üzerine ateş açmış ve ölüm ve yaralanmalara sebebiyet vermesine rağmen, insanlar bir milim geri adım atmıyordu.
Ciddi çatışmalar yaşandı bulunduğum ortamda. Öyle ki, Tanktan Polis Tomasına atılan bombanın etkisi, 100m önümde bulunan insanın vücudunu parçaladı; sakın abarttığımı düşünmeyin, adamın beyni ve vücut parçaları etrafa saçıldı. Bir kişinin bacağı parçalandı ve iki kişi daha yaralandı.
Tabi hemen yaralıları taşımaya başladık. İnsanlar büyük bir azim ve gayretle 'SALLİ'lerini yerine getiriyorlardı. Bunun ister bilincinde olsun ister olmasın, lakin yapılması gereken doğal/fıtri olanı yerine getiriyorlardı. Şunu da belirtmek isterim ki, cephede cemaatle ikame edilen es-salât, hakikaten çok farklı oluyormuş. Kur'an'da ki savaş esnasında Salât'ın ikame edilmesi meselesiyle ilgili ayetlere daha bir Vâkıf oluyorsunuz.
Cuma/C.tesi günlerinde yaşadıklarımdan sonra eve döndüğümde, Ankara'da yaşanılanları TV'lerden gördüğümde, EN BÜYÜK TEHLİKENİN asıl orada yaşandığını anladım.
Çok ciddi bir TEHLİKEYLE karşılaştığımızı ve bunun bertaraf edilmesinin ise MİLLETİN TARAFINI seçerek sokaklara çıkmasıyla atlattığımızı söyleyebilirim.
Kanaatimce bu ÖNEMLİ bir konudur ve genelde tüm insanlar, özel de ise Müslümanlar için bir sınama, bir yoklama mesabesindeydi. Allah'ın, bizleri maddi ve manevi olarak yokladığını, NEREDE ve NE ŞEKİLDE DURDUĞUMUZU ortaya koyması açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Lafı daha fazla uzatmadan, yaşadığımız bu DARBE olayının VAHAMETİNİ iyi İDRAK ederek -ki bunu ancak sahalara inerek yaşayabiliriz- TAVRIMIZI DURUŞUMUZU NET BİR ŞEKİLDE DEKLARE etmemiz gerektiğinin, Allah'ın maksadı ve rızası dâhilinde bizlere sunacak GELECEK açısından HAYATİ olduğunu düşünüyorum.
Daha 1990'lardan beridir, kendilerine her zaman karşı durduğumuz ve Akparti iktidarının da birlikte yol yürümesini doğru bulmadığımız, bir PROJE KUKLASI olan PENSİLVANYA ŞEYTANIYLA HESAPLAŞMAMIZ, bu dünyada ÇETİN olabileceği gibi, ahrette de Allah'ın azabı ŞEDİT olacaktır; inşallah. Bu yapının üzerinde bulunan ÜMMETİN hakları burunlarından FİTİL FİTİL gelecektir.
O sebepledir ki, TEPKİLERİMİZ veya BİLDİRİLERİMİZ KADÜK kalmaması için, tüm insanlık için Dünyanın en TEHLİKELİ ÖRGÜTÜ diyebileceğimiz PARALEL İHANET ÇETESİ olan HAŞHAŞİLERE karşı ortaya koyacağımız TAVRIMIZ, NET VE SERT olmalı ve bu TEHLİKE bertaraf edilene kadar da mücadele edilmelidir.
İleriki günlerde DARBENİN ayrıntıları ortaya çıktıkça, daha öncekilerde olduğu gibi, DARBECİLERİN bir sebeple -ki o sebep her daim olduğu gibi, Allah'ın MÜDAHALESİDİR- erken hareket ederek ne büyük TEHLİKE atlattığımızı daha bir İDRAK edeceğiz.
MÜLK Suresi:
Kul: "Huverrahmanu amenna bihi
ve aleyhi tevekkelna
Feseta'lemune men hüve fi dalalin mubinin"
De ki: "O RAHMÂN'DIR
Bizler O'na İMAN ettik.
Ve O'na GÜVENDİK/TEVEKKÜL ettik.
Kimin DALALETTE olduğunu
(apaçık yanlış düşünce ve yaşam biçimi içinde olduğunu)
Çok yakında elbette bileceksiniz...
Mülk suresi
Vesselam...