ALLAH'A KAVUŞMAK KADAR GÜZELSİN!
Allah, hayatımızın en büyük anlamıdır. O’nun içinde olmadığı ya da içinden çıkıp gittiği bir hayatın, kupkuru bir ağaçtan ne farkı olabilir? O’nsuz her şey, ama her şey anlamsızdır, boşunadır, saçmalıktır. O’nsuz geçen her anımız zevaldir! Kabullenmek ne kadar zor olursa olsun, O’nun varlığından başka hiçbir şey vazgeçilmez olmamalıdır.
Ev…
Olsa da olur, olmasa da…
Araba…
Olsa da olur, olmasa da…
Bağ bahçe…
Olsa da olur, olmasa da…
Eş…
Olsa da olur, olmasa da…
Banka hesapları…
Olsa da olur, olmasa da…
Çocuklar…
Olsa da olur, olmasa da…
Makam…
Olsa da olur, olmasa da…
Saygınlık ve şöhret…
Olsa da olur, olmasa da…
Fakat O olmazsa olmaz… O olmazsa ışıklar söner, bütün hayat koyu karanlıklara gömülür. Ölüm bile, onun ışıklarıyla aydınlanır… Mü’minin yüzü ölümle gülümser… Sorun şu ki, insanlar ölümle karşı karşıya gelmeden önce hayatın sonrasını ve Hesap Günü’nü düşünmezler; oysa insan gerçekten yaşamaya ancak öldükten sonra başlayacaktır. İyi ya da kötü… İyi insanlar uyku halindedir; öldükleri zaman, tıpkı bir bahar sabahına uyanıp camdan dışarı bakan çocuklar gibi, gerçek yaşamın sabahına uyanmış olacaklar… Özellikle şu partal ve suçlu dünyada, ey sevgili ölüm! Sen Allah’a kavuşmak kadar güzelsin!