Ak parti toplantısından geriye kalanlar…
Ak Parti, yılın ilk mesaisinde herkesi İstişare Toplantısında buluşturdu.
Ama gerçekten herkesi;
Milletvekilleri, İl Yönetimi, Merkez ve Taşra Belediye Başkanları, Yönetim Kurulu Üyeleri neredeyse! Tam kadro oradaydı. Ve tabi ki gazeteciler…
Bir proje için ya da bir müjde için değilse böyle bir toplantının tek ve en güzel tarafı verilen ‘Birlik ve Beraberlik mesajıdır’
Bu toplantıdan da çıkaracak tek sonuç bu bence… Verilen ‘Güçlü Mesaj’ yani…
Genel itibariyle konuşulan şeyler de daha öncekilerin aynısıydı;
“Projeleri takip ediyoruz…
Umutluyuz...
Her şey çok güzeldi…
Ve yarınımız bugünümüzden daha güzel olacak…”
Günlük siyaset ile ilgili yapılan konuşmalara değinmeye bile gerek yok. Çünkü onlar, siz bu yazıyı okuyuncaya kadar zaten önemini yitirecek…
…
Toplantıdan benim ajandama üç-dört başlık kaldı geriye;
Birincisi hiç yazmak istemememe rağmen bu toplantıda da gündeme geldiği için artık yazmalıyım dediğim; Yahudi çalıştayı…
Konuyu hatırlatmak için önce ufak bir giriş;
Konya’da 16-17 Aralık tarihlerinde “1. Uluslararası İsrail ve Yahudiler” konulu konferansı düzenlenmiş.
salom.com.tr adresindeki habere ilk ulaşan isim İnternet editörümüz Seyfullah Koyuncu idi. -Günde en az 45 kere Konya araması yapar kendisi! O sebepten-
Haberde konferans bilgisi ve hiç önemi olmayan birkaç küçük bilgi paylaşılmıştı. Genç akademisyenler, ilahiyatçılar, tarihçiler katıldı. Ödüller verildi. Ha bir de sunumlar Arapça, İngilizce, Türkçe ve İbranice yapıldı bilgisi vardı… Kimmiş bu İbranice bilen akademisyenler merak ettik!
…
Şimdi gelelim konuya;
Konferansın nerede yapıldığı, neden ve nasıl yapıldığı, ne konuşulduğu, neden ihtiyaç duyulduğu, kimin organize kimin finanse ettiği, kimlerin katıldığı, kimlerin konuştuğu tek bir bilgi yoktu haberde…
Tarih seçimi de çok enteresan 16-17 Aralık…
(Hazır gelmişlerken Şeb-i Arus’a da katılsınlar diye mi? Yoksa Kudüs konusunda en ateşli şehrin en önemli gününde adeta kalbinizde toplantı yaparız sizin ruhunuz bile duymaz demek istedikleri için mi bu tarihi seçtiler bilemiyorum)
Yani bütün Konya’nın bir taraftan Şeb-i Arus heyecanı yaşadığı diğer taraftan da ateşli ‘Şeb-i Arus’ tartışmaları yaptığı günler…
Gazeteciler başta olmak üzere hiç kimsenin konferansın yapıldığına dair bir bilgisi yoktu… Yani bizim bir araştırma yapıp da gizli bilgilere ulaşmadı hiç kimse... Ta ki Şalom Gazetesi ve sitesi salom.com.tr adresi böyle bir bilgiyi servis edene kadar… Yani kendileri söyledi toplantıyı...
Bir insan ‘Kendi kendini niye ihbar eder ki?’ ‘Biz bir toplantı yaptık’ haberiniz olsun” diyerek…
Yani ya ihbar ettiler toplantıyı, ya da sabote...
Yaptın, bitirdin, gittin. Niye kulağının üstüne yatmaz ki? Neden sızdırır ki böyle bir bilgiyi? Neden haber yapar? Kudüs’ün Başkent ilan edilmesine en hızlı en büyük tepki veren Konya gibi bir yerde yapılan böyle riskli bir toplantıyı…? Sizin hemen yanı başınızdayız mı demek istiyorlar? Toplantıda kim konuştu, ne konuştu en ufak bir bilgi verilmeden sadece toplantının yapıldığı söyleniyorsa amaç ‘Üzüm yemek değil bağcıyı dövmek demek ki”
Küçük bir araştırma sonucu nerede ve nasıl yapıldığını ve katılanların bir kısmının ismine de ulaştık… Hatta bazı isimler büyük hayretler içinde bıraktı bizi…
“Sanki birileri Konya’da böyle bir toplantı yapıldı bilginiz olsun” demek istiyordu…
“Şeb-i Arus yüzünden böyle önemli bir toplantı araya kaynadı, duyuralım en iyisi” diye düşünmüş olamazlar değil mi?
Kafamızdaki bu soru işaretleri yüzünden bunu ne haberleştirdik nede duyurduk?
Sanıyorum birileri;
‘Belde-i Muhayyere’de Yahudi Konferansı’ başlığı atılmasını istedi… Ya Konya’ya, ya da toplantıyı yapanlara bir gözdağı verilmek istiyordu sanırım…
Peki ama neden?
İşte bu toplantı Ak Parti İstişare toplantısına kadar gündem oluşturdu. Hemen akabinde de toplantıyı düzenleyenler tarafından bir açıklama yapıldı; “Yahudilerin zulümlerini anlatmak için düzenledik” diye…
Bizde bu açıklamaya içimizden yanıtı verdik; “Oldu, canım”
Diğer dinlerle ilişkisini kritize etmeye çalıştıysanız neden bu kadar gizli bir toplantı düşündünüz ki… Keşke Konyalılarda öğrenseydi Yahudiliğin diğer dinlere bakışını…
…
Ahmet Sorgun’da aynı hatayı yapıyor…
Yeni Numune Hastanesi inşaatının bitmesi ile ilgili olarak 4 ya da 5 defa gün verildiğini hatırlıyorum.
29 Ekim’de açılacak dendi olmadı… Mart’ta açılacak merak etmeyin dendi, yine olmadı… Sonra Haziran’a revize ettiler tarihi. Sonra Eylül’e… Son olarak 17 Aralık’ta açılacak söylentileri dolaştı yine olmadı… Bari Poliklinikleri başlatalım, açılmış havası verelim diyerek konuyu tatlıya bağlandı…
Benzer bir hatayı yaptı Sorgun toplantıda… Bölge Hastanesinin tarihinden önce açılabileceğini söyleyerek… Yapımcı firmadan aldığı söze de güvenerek ‘İnşallah verilen tarihten önce bitireceğiz. Tabi sorun çıkmazsa’ açıklaması yaptı…
Tarih tekerrür ediyor gibi…
Tarihinden önce bitirilse bile böyle bir açıklama yapmanın bir gereği olmadığını düşünüyorum…
Böyle büyük bir yatırım tarihinde bitirilmiş olması bile büyük bir başarı.
Ama bir aksama yaşanırsa gazetecilere, ‘Hani erken bitirecektiniz’ sorusunu kazandırıyor…
Ama size hiçbir şey kazandırmıyor. Erken bitirseniz bile…
…
Tınaztepe Tüneli Projesinin Revize edilmesi ile ilgili soru ise; Revizeye neden gerek duyulduğu, önceden öngörülemeyen şeyin ne olduğu ve projeye ne kadar zaman kaybettireceği gibi ayrıntılara girilmediği için havada kaldı…
…
Ve son olarak Ne olacak bu Konyaspor’un hali?
“Her şeyi kendi mecrasında değerlendirmek ve çözmek gerek” gibi ‘Siyasi’ bir yanıt verildi.
‘Siyaset’ sorunlar kendi mecrasında değil, olabildiğince az hasarla çözülsün diye vardır…
Her şeyin zaman içinde kendi kendine oluşacağına ve düzeleceğine inananlar sadece Evrimcilerdir…!
Onun dışında herkes sorunların çözümü için ‘Bir müdahale şart!’ diyecektir!