Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Dünya bizi izliyor

Dünya bizi izliyor

Eurodata'nın verilerine göre şuanda dünya dizi pazarının %30'unu Türk dizileri oluşturuyor. Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika pazarında ise bu rakam tahminen %50'lerden daha fazla. Son zamanlarda; Latin Amerika ve Uzakdoğu'da da gittikçe artan bir rağbet var. Ülkemize dizi ihracatından yıllık 750 milyon TL para geliyor fakat kültür endüstrisi paradan daha önemli bir gelir bence.

Evet bir Game of Thrones, The Walking Dead, Breaking Bad kalitesinde aksiyon sahnelerimiz yok şimdilik. Ama bizim anlatacak binlerce kat daha fazla hikayemiz var.

Neden çekmiyoruz Çöl Kaplanı Fahreddin Paşa'nın dizisini. Hem de Arapça dil seçeneğiyle. Çaaat diye neden alnına vurmuyoruz o rezil BAE'li Bakan'ın?

Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid, Kut'ül Amare, Aliya…

Mükemmel projeler…

Türkiye'nin ne yapıp edip bu projeleri; İngilizce, Arapça, Rusça, Fransızca, İspanyolca vb. alt yazılı dil seçenekleriyle daha nitelikli halde pazarlaması gerekiyor.

Kültürel iktidarı ele geçirirsek, maddi iktidar zaten kendiliğinden gelecektir.

Bu sektör, derin düşündüğünüz zaman bir S-400 füze teknolojisinden bile daha önemli. Emperyalizm, savunma, saldırı gibi stratejik hamleler sadece silahla, askerle olmuyor. ABD, kaybettiği savaşları Hollywood yapımlarıyla kazanıyor ya hani…

Evet ABD ve batı emperyal düşünüyor. Hatta bazı filmlerde kilisenin sübvansiyonlarıyla bazı Hristiyanlık sahneleri bile kasıtlı olarak koyuluyor sahnelere.

Bizim ceddimiz asla batı gibi emperyal düşünmedi, bundan sonra düşünelim anlamında demiyorum yanlış anlamayın…

Batının aksine biz dünyaya adaleti anlatmalıyız. Kudüs’ü, Somali’deki açlığı, Arakan’daki zulmü dile getirmeliyiz. Biz hatta ve hatta bu dizilerle tebliğ yapmalıyız.

Mesela Payitaht dizisi, gönüllü bazı insanlar tarafından Youtube'da Hintçe alt yazıyla bile yüklenmiş durumda. İzleyenler bilir, hani o ilk bölümlerde Ulu Hakan'ın Hint Müslümanları için yaptığı hamle vardı ya. Onu izleyen bir Hint Müslümanı ne düşünür sizce. 100 bin kişiden 1 tanesini bile kazansak bu bizim için kârdır. Bugün bir olur, on sene sonra bin olur…

Buradan bir de Diriliş Ertuğrul ekibine şapka çıkartmak lazım. İstanbul Üniversitesi bünyesinde bir bölüm kurduklarını duydum. Orada figüran yetiştiriyorlar. Ata binme, kılıç kalkan kullanma, ok atma, hatta etkili ölüm rolü yapma gibi. Bu işin içine biraz da teknolojinin nimetlerini katarlarsa gerçekten başaracağız bu işi.

Yine Pepe, Rafadan Tayfa ve ismini hatırlayamadığım bir kaç çizgi film de ihraç edilenler listesinde yer alıyor. Belki de en hayati olan sektör çizgi film sektörü...

Kanada yapımı "Caillou" bir ara deli gibi izleniyordu çocuklar tarafından. "Caillou" noelde domuz bifteği yiyordu mesela. Büyükbabasıyla kiliseye gidiyordu, hatta vaftiz bile ediliyordu. Şimdi biz çocuklarımıza bunu mu izleteceğiz? Sorarım size...

Gözlerden, dikkatlerden uzak bu büyüme gerçekten bana çok umut veriyor. İletişim fakültelerinin aptalca dersler ve sınavlardan vazgeçip bu işleri uygulamalı olarak öğretmesi gerekiyor. Kesinlikle senaryo yazma, çekim, montaj vb tekniklerde uzmanlaşması gerekiyor. Gerekirse profesyonel olarak teknoloji transferli hizmet alımı bile yapmalılar.

Lord of The Ring'in kurgusunu, montajını, efektlerini yapan adamları satın alın mesela, ya da bunun gibi baş yapıtların mutfağındaki aşçılarını alın getirin. Getirin ve burada kendi hocalarımıza ders vermelerini sağlayın. 10 tane hoca bu teknolojiyle donansın ve öğrencilerini donatsın.

Şartlar eşit olursa eğer, inanın bizim anlatacak çok daha fazla hikayemiz, aşacağımız çok daha fazla yol var…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi