Ömer İnal
Ömer İnal ‘’Ahlakî’’ Zamanlama

‘’Ahlakî’’ Zamanlama

Son günlerde Etyen Mahçupyan’ın yazılarıyla gündeme damga vuracak açıklamalar yapması üzerine hararetli bir tartışma furyası başladı… Öncelikle söylediklerini hatırlamakta fayda var:

‘’Tarih 8 Ocak 2014, yer Mabeyin Restoran. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üç ayda bir düzenlediği değerlendirme toplantısını yapıyor. Benimle birlikte Zaman gazetesi yazarları Ali Bulaç, Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay var. Vakfın yöneticileri yanında tanımadığım bazı misafirler, ayrıca Ergun Özbudun, Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan ve gazetenin eski yöneticisi Alaattin Kaya da toplantıda. Kabaca yirmi kişiyiz. Herkesin kafasında 17 Aralık sonrasında yaşanmakta olanlar ve olayların nasıl gelişeceği meselesi var. Henüz konuya girilmeden gazeteci arkadaşlarımızdan biri Hizmet mensuplarından birine basitçe ‘ne oluyor?’ sorusunu yöneltiyor. Cevap aynen şöyle: “Bizde değişen bir şey yok… Bir ay içinde netice alırız.” Konuşma sessiz bir ana rastladığı için herkesin duymuş olması beklenir. Cevaptan sonra bir an sessizlik olması da bu cevabın ne anlama geldiğinin hazirun tarafından gayet iyi anlaşıldığının göstergesi olmalı. Herkes bu cevabı verenin gülümseyen yüzüne bakıyor, kimse konuyu sürdürmüyor ve Vakfın gündemine geçiyoruz.’’

Etyen Mahçupyan’ın bu yazdıkları büyük bir etki uyandırmış ve birçok kesim tarafından enine boyuna tartışılmaya başlanmış iken iki gün sonra yazdıkları da bir öncekini aratmayacak tarzda etkiye ve öneme sahip gelişmelerdi... Tarihin bu cümleleri özenle saklaması adına tekrar etmekte fayda var:

‘’8 Ocak tarihli Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı toplantısında bir iş kadını da vardı… Konuşmaların bir noktasında söz alarak oğlunun Hizmet dershanelerinden birine devam ettiğini ve onları tedirgin eden bir mesele olduğu söyledi. Meramını mealen şöyle ifade etti: “Dershaneden çok memnunuz. Oğlumun aldığı ahlaki eğitim ve terbiyeye diyecek hiçbir şey yok… Ancak geçenlerde lisedeki öğretmeni bu yıl Hizmet dershanelerinin eskisi gibi avantajlı olmayacağını söylemiş. ‘Bu sene farklı olacak, başarı garanti değil’ demiş. Oğlum gelip bana sordu. Eğer bir avantajı olmayacaksa nasıl olacak? Yaptığımız fedakârlığın karşılığını alamayacaksak eğer, ne yapacağız?”
Bu sözler sessizlikle ve gülümsemeyle karşılandı. Söz konusu hanım bir süre sonra yine araya girerek aynı cümleleri sarf etti. Ama yine herhangi bir cevap alamadı’’

Etyen Mahçupyan’ın bu yazdıklarına, olayın malum taraf yazarlarından yöneltilen eleştiriler ise bu yaşanılanlar gerçekse neden bu kadar süre beklediği yönünde oldu… Eğer yaşanılanlar doğru ise bu kadar süre beklenilmesinin ahlaki olmadığını, cansiperane anlatma derdinler…

Bu kadar süre bekleyip bu açıklamaların yapılmasının ahlaki olmadığını kabul edersek, 17 Aralık sürecindeki dosyaların neden 2 yıldan fazla bekletildiğini anlamak ve ahlaki olup olmadığını sorgulamak gerek…

17 Aralıktan bu yana, bütün gücüyle her konuyu bu sürece bağlamaktan ve ‘helal-haram’’ bağlamında değerlendirmekten çekinmeyen cenah, acaba bu ahlaki durum sorgulamasında kendilerini nasıl bir vicdan muhasebesi yapıyorlar?

Son yaşanan olaylardan sonra Ak partiden istifa eden isimlerle röportajlar yapıp hükümet aleyhi sözlerini ayyuka çıkaran yapılanmanın kendilerinden ayrılan her ismi linç etme girişimleri bir o kadar ilginç ve manidar gelmektedir… Kendilerinden ayrılanları işbirlikçi, hain ve satılık gibi ithamlarla taşlarken, Ak partiden ayrılanları halk kahramanı, dürüstlük abidesi olarak lanse etmeleri çelişkili iç dünyalarına ışık tutması bakımından önemli bir detaydır…

Konuşmalarında sevgiden hoşgörüden, yenidünya düzeninden bahsederken, Su-i zannı değil Hüsn-ü zannı tavsiye ederlerken neden bu güzel hasletleri böyle zor zamanlarda kullanmaktan imtina ederler anlaşılır gibi değildir… Dinimizde yaşayarak örnek olmak en güzeli değil midir?

Selametle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi