Senan Kazımoğlu
Senan Kazımoğlu Acemlerin Füze Tiyatrosu

Acemlerin Füze Tiyatrosu

Gazze’deki İsrail soykırımı bir yıldır devam ediyor. 50 küsur devlet ve 1.5 milyarlık İslam dünyası, 10 milyonluk bir devletin karşısında aciz kalarak kardeşlerinin katliamını izliyor. Evet, sadece izliyor. Hiçbir devlet bu soykırıma karşı "dur" diyemiyor. Çünkü İslam ümmeti maalesef birlik içinde değil. Hal böyle olunca da yapılan hamleler boşa çıkıyor. Bundan cesaretlenen İsrail de “vadedilmiş topraklar” safsatasıyla yeni ülkelerin işgaline başlıyor. Sıradaki hedefleri de Lübnan. Bahaneleri ise İran kontrolündeki Hizbullah.

Farkında mısınız bilmiyorum ama İsrail’in “vadedilmiş topraklarına” ulaşmadaki en büyük destekçisi İran. İsrail, İran’ın içten içe zayıflattığı ülkeleri hedef tahtasına oturtuyor. Başka bir deyişle, Netanyahu’nun 2002’de ABD Kongresi'ndeki konuşmasında hedefine aldığı tüm ülkelerde İran destekli kaos var. Bu da resmen İsrail’in ekmeğine yağ sürüyor. Belki bu sözüme itiraz edebilir, hatta İran’ın İsrail’e saldırdığını söyleyebilirsiniz. Öyle ya, 40 yıldır İsrail’i haritadan sileceğini iddia eden İran, ömrü hayatında Tel Aviv’e sadece iki saldırı gerçekleştirmiş. Bu saldırılardan biri birkaç ay öncesinde kalkışından saatler sonra İsrail’e ulaşan ve kimsenin burnu bile kanamadan nereye düştüğü belli olmayan bir dron saldırısıydı. Diğeri ise geçen haftaki meşhur füze saldırısı oldu.

Evet, şunu diyebilirsiniz: "Son bir yılda İsrail’e saldıran tek ülke İran oldu." Fakat ben de haliyle sonucu sorarım, İsrail sessiz sedasız harekete geçip bir gecede bombardımanla yüzlerce insanı vururken, dokuz saat önce ABD’ye bilgi verip saatler öncesinden dünya haber ajanslarının duyurduğu ve 500’den fazla füze fırlattığı iddia edilen İran, kaç siyonisti etkisiz hâle getirmiş? Ya da hangi askeri bölgelerini vurmuş, nasıl bir zarar vermiş? Bununla ilgili bilgi, belge, görüntü var mı? 500 füze fırlatıldığı iddia edilen bir yerde taş üstünde taş kalmaması, yüzlerce zayiatın olması gerekmez mi? Peki sonuç ne? Bir ölü, iki yaralı. Garip olan o ki İran saldırısında ölen tek kişi de Filistinli bir Müslüman.

Peki, stratejik tahribat? Saldırıda İsrail askeri üslerinin vurulduğu, hatta savaş uçaklarının kalktığı pistlerin dağıtıldığı söylendi. Gel gör ki bunlar sadece iddia boyutunda kaldı; bunu ispatlayacak görüntü veya doküman bulunamadı. Aksine, bir gün sonra İsrail uçakları “tahrip edildiği” söylenen havaalanlarından kalkarak yine Lübnan’ı bombaladı. Velhasıl, haticeye değil neticeye bakarsak, bu saldırının da aynı dron saldırısında olduğu gibi koca bir tiyatrodur. Konuya dair açıklama yapan “Mavi Vatan”ın fikir babası, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (TÜRK DEGS) Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın konuyla ilgili açıklamaları dikkat çekicidir:

“İran, balistik füze attım diyor. Balistik füzelerin patlayıcı başlıkları olur, büyük patlayıcılar olur. Oraya düştüğü an bir kilometrelik alanı yerle yeksan etmesi lazım. Burada bir tane çukur açılmış. Füze düşüyor, toprağa gömülüyor. Bu balistik füze ama patlayıcı başlığı yok, bunlar sadece topraktan içeri gömülüyor. Nasıl oluyor da bir kişi ölüyor? Füze çukura gömülmüş ama patlama yok. Füze yukarıdan taş gibi düşmüş sadece. Bir kişi Batı Şeria'da öldü, o da başına füze düşmesinden oldu. Patlama yok, Müslüman Filistinlinin başına füze düşmüş sadece. Patlama olmamış. Milleti kandırıyorlar. İran ve İsrail arasında “cambaza bak” savaşı yapılıyor, İsrail'e alan açılıyor.”

Saldırı sonrası yayılan görüntüler de Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın fikirlerini destekler nitelikte. Kaldı ki bu saldırı Gazze için yapılan bir saldırı değil, İran’ın iç politikasını rahatlatmak için düşünülen bir acem oyunudur. Eğer öyle olmasaydı, yalandan da olsa atılan füzelerin şimdi değil, bir yıl önce atılması gerekiyordu.

Hasılı kelam, görülen o ki Suriyeli, Iraklı mazlumlar üzerinde en korkunç silahlarını deneyen İran, mesele İsrail olunca bunu yapamadı; daha doğrusu yapmadı. Haklı olarak İran destekçilerine soruyorum: İran’a yakın gruplar ve kişiler hatta büyükelçilikleri vurulurken ses çıkarmayan, evine davet ettiği lideri bile koruyamayan İran’daki bu acizlik güçsüzlükten mi kaynaklanıyor, yoksa hainlikten mi? Karar siz verin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Senan Kazımoğlu Arşivi