Gazze’ye yönelik saldırı ve soykırımın artık dayanılamaz boyutlara çıktığı bir dönemde ülke içindeki ve dışındaki yoğun gündem Türkiye’deki karar vericileri çok zorluyor olmalı. Gündeme yetişmek artık normal bir insanın takatini çoktan aştı, yoğunluk iyice sıktı.

Bu hengâmede ana muhalefet partisindeki genel başkan ve üst yönetim değişiminin ne kadar başarı getirebileceği bir muamma.

Ayrıca, büyük ortağı da pekiyi bir dönem geçirmiyor. Partinin milletvekilleri ve teşkilat mensuplarında bir istifa furyası başlamış gibi.

Özgür Özel’in bir Gölge Kabine kurmasını takdir ettim. Görevlendirdiği kişilerle ilgili bir değerlendirme yapmak şimdilik en azından benim açımdan çok zor; tanımıyorum çoğunu. Yetenek ve yeterlilikleri konusunda bir bilgim yok.

Ancak, kritik bir adım attığını, muhalefet görevini layıkıyla yürütebilmesi için doğru yönde atılmış bir adım olduğunu ifade etmem gerekiyor. Genel başkanlık görevinde başarılı olacağı yönünde bir beklentim ise bulunmuyor.

Bir genel başkandan ziyade genel müdür görüntüsü sergiliyor.

Karşısında son kırk yıllık dönemdeki çekişme ve çatışmaları başarıyla atlatmış bir lider varken, işi gerçekten zor.

Fakat yine de bu Gölge Kabine konusundaki cesaret ve kararlılığı bakımından tebriki hak ediyor. Zira bu uygulama pek çok Batı demokrasisinde mevcut. Oralardaki başarılı örnekler Parlamenter sistemle idare ediliyorlar, bizdeki gibi Başkanlık sistemiyle değil.

Bunu bilerek mi uygulamaya aldılar, aradaki farkı bilmeden mi tercih ettiler, bilemiyorum.

Ancak, başkanlık sistemine yöneltilen ‘kontrol ve denge’ mekanizması eksikliğini giderebileceği için muhalefet ve iktidar bakımından faydalı bir girişim.

CHP’nin Parlamenter sisteme ait bir mekanizmayı getirmiş olması, bundan sonraki dönemde Başkanlık sistemine itiraz etmeyecekleri şeklinde bir algı oluşturdu bende.

Bundan sonra sistem eleştirisi yapmayacaklar herhalde?

Kökten reddettiğiniz bir sisteme ufak, tefek revizyonlarla seçmen nezdinde meşruiyet kazandırma anlamına gelen bu kabullenme bilmeden yapmışlarsa kendi kalelerine gol atma anlamına gelecektir.

Gölge sahibini nasıl takip ederse bu bakanlar da görevdeki bakanları aynı şekilde takip edecekler. Uygulamayı özünde iktidarla muhalefeti aynı konulara kafa yordurma ve aynı konudaki tutumlarını netleştirme imkânı verdiği için tasvip ediyorum.

Yaklaşmakta olan genel seçimler yeni genel başkan açısından büyük bir imtihan. Varlık – yokluk meselesi adeta.

İzleyip, göreceğiz.

Uluslararası siyaset ve gelişmeler ülkemizi etkilemeye devam edecek önümüzdeki dönemde de.

Filistin meselesi sulha kavuşmadan, terör devleti Siyonistler ortadan kalkmadan kimseye huzur yok. Her geçen gün bataklığa daha fazla saplandığını gören, gözü dönmüş katillerin akıllarının, eğer varsa, başlarına gelmesi için daha fazla kayıp vermeleri gerekiyor.

Masum ve mazlum Gazze halkı bir biçimde direniyor. İşgalciler kıpırdadıkça daha fazla batacaklar. Bizler de bataklıkta boğulmalarını kısa süre içinde göreceğiz inşallah.

Bu süreçte tüm dünya sessiz ve soykırıma ortak oluyor. Sivil bir takım girişimler ve vicdan sahibi gruplar haricinde kanayan bir yara halini alan katliam büyük bir hızla devam ediyor.

Bu konuda, mesela, ana muhalefet partisi liderinin pozisyonunu toplum merak ediyor. Akşener HAMAS’a ‘terör örgütü’ dedi ve kenara çekildi.

CHP bu ilişkideki yerini netleştirmek durumunda.

Kim ne derse desin toplumumuz Filistin’i ve halkını seviyor.

Ülkemizde iç siyaset sadece ülke içindeki gelişmelerden ibaret değil hem de ta Tanzimat’tan beri.

O nedenle hiçbir ulusal siyasetçinin kafasını kuma gömme ve çevremizde olup, bitenlere bigâne kalma lüksü bulunmuyor.

Bunu CHP’nin genel başkanı ve A Takımı bilmiyor olamaz.

Proje üretilmemesi, net duruş sergilenmemesi yeni genel başkanın süresinin kısa olacağına delalet ediyor.

İmamoğlu mu olur, başkası mı kestirmek güç ama Özgür Özel’in kalıcı olamayacağını, Kılıçdaroğlu kadar bile etki bırakamayacağını iyiden iyiye düşünmeye başladım.

Karizmatik olması, masaya yumruğunu vurması beklenmiyor, ama asgari düzeyde bir aksiyon ve kararlılık sergileyemeyen biri CHP gibi bir kurtlar sofrasında kendine yer bulamaz.