Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Başkenti Kudüs Olan Bağımsız Filistin Devleti

Başkenti Kudüs Olan Bağımsız Filistin Devleti

Siyonist İsrail, 1947 tarihli 181 sayılı BM kararı ile kuruldu. Metinde bağımsız bir Filistin devleti ibaresi yer almasına rağmen, bugün ABD, BM’e tam üye olan bir Filistin devletinin kurulmasını İsrail’in kararına bağlıyor. İsrail ise, Filistin devletinin kendisine varoluşsal bir tehdit oluşturma gerekçesi ile iki devletli çözümü reddettiğini söylemeye devam ediyor. ABD iki devletli çözümün Orta Doğu'daki krizleri sona erdireceğine inanmasına rağmen bu konuda aktif rol almıyor. İşi, diplomatik açıklamalarla geçiştirmeye, savuşturmaya çalışıyor.

İsrail’in baş destekçisi ABD ve Batı ülkeleri, Ortadoğu barışının çözüm anahtarı; toprak bütünlüğü sağlanmış 1967 sınırlarında Başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devletinin kurulmasından geçtiğini iyi biliyor. Bu konuda karar vermek terörist İsrail’in insafına bırakılamaz. Amerikan yönetimi, iki devletli çözüm projesinin BM’in dışında tutulmasında ısrar ediyor ve bunu gizlemiyor. Bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının Birleşmiş Milletler‘de değil, İsrail ve Filistinliler arasında doğrudan müzakerelerle sağlanması gerektiğini dillendiriliyor. Bu politika işi yokuşa sürmektir. Eğer iş İsrail’in insafına bırakılacaksa, bu peşinen Filistin’in ruhuna Fatiha okumak anlamına gelir. Zaten İsrail, yanı başında başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti istemiyor. Aksine, bütün Filistinlileri ya yok etmek ya da sürgüne göndermekle kalan toprakları ilhak etmek istiyor. Bu haksız ve sapık görüşlerini meşrulaştırmada muharref kitab-ı mukaddese baş vuruyor.

İsrail, henüz devlet sınırlarını belirlemedi. Belirlememe konusunda da ısrarlı. Ne zaman kendince vadedilmiş topraklar politikasını hayata geçirirse o zaman sınırlarını belirlemiş olacaktır. Yaklaşık seksen senedir Filistin halkı kendi öz yurdunda parya olarak yaşatılıyor. Nice nesiller gitti, toprak gitti, şehirler gitti. Elde avuçta az bir yer kaldı. Bu kadar maliyeti yüksek kayıplar karşısında iki devletli çözümden asla geri adım atılmamalıdır. Öncelikle Filistinli kardeşlerimiz kendi aralarında vahdeti ve barışı sağlamak zorundadırlar. Bu birlik olmadan varlıklarını koruyamazlar. Bu konuda Siyonistler boş durmuyor, güç kaybetsinler diye ektikleri fitne tohumlarının yeşermesini dört gözle bekliyorlar. Tekrar ediyorum, bunca acı yaşandığına göre tam bağımsız Filistin devletinin kurulması yolunda her türlü çalışma yapılmalıdır. Bu konuda İslam İşbirliği Teşkilatı kararlı tutumlar ortaya koymalıdır. İslam dünyası üzerlerine serpilmiş ölü toprağını bir an önce atmalı ve kardeşlerinin saflarında fiili olarak yer almalıdırlar.

Gazze tufanı başlamasaydı, Mescid-i Aksa zaman ve mekan açısından çoktan bölünecek, sonra da yıkılıp yerine tapınak yapılacaktı. Siyonist İsrail bu hedeflerinden asla vaz geçmedi. Kızıl inekleri getirdi, pis emellerine alet etmek için bekletiyor. Gazze şehitlerinin kanı küresel vicdanı harekete geçirmişken bu fırsattan azami derecede istifade edilmelidir. Avustralya, İrlanda, İspanya, Slovenya ve Malta gibi ülkeler Filistin devletini tanımayı düşündüklerini açıkladılar. İspanya hükumeti de yeşil ışık yaktı.. Filistin devletinin tanınmasında bu iyimser hava güçlendirilmeli, daha çok ülkenin tanıması için mekik diplomasisi sürdürülmelidir. ABD’nin vetosuna inat yine de bu konuda duyarlı politikalar izlenmelidir.

Sonuç olarak, Batı toplumlarında halkların vicdanı, Filistin’in lehine değişmeye başladı. Bazı ülkeler yaz aylarında Filistin’i tanıyacaklarına dair açıklamalarda bulundu. Siyonist İsrail ise, bundan büyük rahatsızlık duyduğunu dile getirdi. Kendi ifadesi ile eğer bu tanıma gerçekleşirse teröre destek verilmek suretiyle ödüllendirme olacakmış. Haydi şurdan? Sen gelen Filistin halkının topraklarına el koy ve yetmiş beş senedir toprak çalma hırsızlığına devam et, binlerce masum Filistinlinin kanına gir, terörist olma, ama topraklarını savunan mazlum Filistin halkı terörist olsun. Öyle mi? Avucunu yalarsın. Er ya da geç başkenti Kudüs olan Filistin devleti tanınacak ve bu gün işgal altında bulunan toprakları asıl sahiplerine iade edilecektir. Bu değişim ya olacak, ya olacaktır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi
SON YAZILAR