Murat Güçlü
Murat Güçlü YENİ DÜNYA DÜZENİNDE YENİ TÜRKİYE

YENİ DÜNYA DÜZENİNDE YENİ TÜRKİYE

Başlığa bakıp Suriye’den Kırım’a bir uluslar arası siyaset analiz yapacağımı sanmayın. Ben sadece yaşadığımız anın bir değişim zamanı olduğunun, hem ülkemiz hem de dünya için yeni bir düzenin kurulmakta olduğunun idrakinde olalım istiyorum.

Türkiye zor bir coğrafyada hüküm sürmektedir. Yüzyıllar boyu Batı’ya karşı İslam’ın, Doğu’nun bayraktarlığını yapmıştır. Ne var ki gün gelmiş, 3 kıtaya hükmetmiş, tüm mazlumların sığındığı güvenli liman olmuş, Batı’ya set olmuş Türkiye’nin; sanayi inkilabı, coğrafi keşifler, modernizm, sömürgecilik, teknoloji karşısında Batı’ya karşı koyacak gücü ve takati kalmamış. Mecbur kalmış Batı’ya boyun eğmiş, Batı’yı ancak Batı gibi olursa alt edebileceğini düşünmüş. Batı tarafından kendine reva görülen rolü oynamaya başlamış. Tarih yapmaktan tarih yazmaya fırsat bulamadığı söylenen millet, tarih yapılırken ancak figüran rolünü oynamak zorunda kalmış. Bir nevi depresyon hali, küstüm oynamıyorum çocuksu davranışı ile reddi miras yapmıştır.

Tüm bunlara rağmen toplum derin hafızasında tarihine, değerlerine, İslam’a bağlı bir damar hayatiyetini korumuştur. Ne zaman fırsat bulsa bu damar kendini göstermiş ve Türkiye olduğu değil olması gerektiği gibi davranmaya çalışmıştır. Buna biraz da dünya mazlumlarının özellikle ümmetin mahzun hali sebep olmuştur. Türk insanı, turistinden iş adamına, öğrencisinden profesörüne, bakanından cumhurbaşkanına; Somali’den Arakan’a, Bosna’dan Doğu Türkistan’a  nereye giderse gitsin hep Türkiye’den yardım beklendiğini görmüştür. Bu beklenti de ülkemizdeki milli manevi değerleri ile yoğrulmuş yeniden büyük Türkiye aşkı ile yananların arzularını, azimlerinin kamçılamıştır.

Bugün dünya tarihinde taşların yerinden oynadığına tanıklık ediyoruz. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın dünyanın hali hazırdaki güç dengeleri değişiyor. Bu değişim tabiî ki sancılı, kavgalı, tehlikeli ve maalesef özellikle Müslüman dünyası için kanlı olmaktadır. Ama bunların sonunda yeni bir dünya düzeni kurulurken Türkiye ve Müslümanlar artık bu yeni düzende oyun kurucu olarak yer alacaktır. Hepimiz tüm ümmet bunun için çalışmalıyız. Artık kimsenin Bosna’da soykırım yapmaya cüreti olmamalıdır, yapmaya kalktığında da Müslümanları korumak ABD’ye düşmemelidir, ümmet bu zelil halden derhal kurtulmalıdır. Bundan dolayı herkesin Türkiye’nin büyümesi ve başarılı olması için çalışması ve dua etmesi gerekmektedir. Türkiye mazlumların ve ümmetin tek şansıdır. Ümmetin bu tek şansı küçük, kısır, şahsi çekişmelerle elden kaçmamalıdır. Kimsenin Türkiye’nin güçlenmesine ve büyümesine engel olacak hareketlerde bulunmaya hakkı yoktur, olmamalıdır.

Türkiye’nin yeni dünya düzeninde oyun kurucu olacağına nasıl kesin inanıyorsam bunun öyle kolay yoldan olmayacağına halk tabirimiz ile lafla peynir gemisinin yürümeyeceğine de aynı kesinlikle inanıyorum. Elimizde bir kurtuluş reçetesi yok. Olmaması da bir yönden iyi, şöyle ki bu ülke hatta dünya elinde reçete olduğunu söyleyenlerden çok çekti. Bırakalım toplum kendi yolunu yavaş yavaş bulsun, jakoben davranışlardan, halka rağmen halk için çalışmaktan, tek doğru var o da benim doğrum, herkes buna uysun taleplerinden fayda görmedik. Bu demek değil ki saldım çayıra mevlam kayıra bu işler olur gider. Asla, bundan sonra yapılması gereken hatta yapılması çok gecikilen aydınlarımızı kazanmaktır, aydın yetiştirmektir. Ülkemiz maalesef okumayanı cahil okuyanı hain olan dönemler yaşadı, halen de bunu tam anlamıyla aşmış değil. Türkiye hızla düşünce üreten bir hale gelmelidir. Bu düşünce de Batı’nın düşündüklerini tekrar etmek, tercüme etmek değildir. Hoş bunu dahi tam beceremiyoruz ya. Türkiye kendi değerlerini çağa uydurarak tüm dünyaya yeni bir mesaj verecek kudrete ve potansiyele sahiptir. Tüm dünya kulak kabartmış bu yeni sesi duymaya çalışmakta.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Güçlü Arşivi