Yaş otuz beş: Yolun başlangıcı
Yaş otuz beş şiirini hatırlamayan yoktur; ya da edebiyata yakından uzaktan ilgisi olanlar, Dante gibi ortasındayız ömrün kısmını elbette hatırlayacaktır. Şiir; edebiyatın nirengi noktası konumunda olup Cahit Sıtkı Tarancı’ya aittir; ibaresini buraya bırakalım, olur da belki araştırmak isteyenler olur düşüncesiyle, edebiyatın kendi içinde en kıymetli şiirlerinden birisidir.
Edebiyatın kendi söyleminin dışında; konuyu taşıyacağımız yeri de kendi içinde belirtmekte fayda var diye düşünüyorum. Vaktin dili ve söylemi asırlarda yer edinen medeniyetlerin kendi matematiği içerisinde sayısallaştırılmış bir dünyanın gelecek ve geçmişte edindiği söylemler, geçmişten günümüze sözlerde yer edindi her daim. Sağlık koşulları, ortalama yaşam süresi ve gelişmişlik seviyesi de bu söylemler içerisinde yer edinmiştir. Konuyu irdelemekte bu anlam da önemli diye düşünüyorum. Konuyu detaylandıracak olursak;
Bugün siyasi coğrafyanın kıtalar temelinde sosyolojik bulgular dahilinde ortalama yaşam süresinin uzadığı yönünde ve sağlık sektöründeki gelişmelerin etkisiyle bir iyileşme süreci yaşadığı gerçeği söz konusu fakat bugün ortalama yaşam süresinin kıtalara göre farklılık gösterdiği, sağlıklı beslenme koşullarının sağlandığı ülkelerde ortalama yaşam süresinin fazla olduğu ayrı bir gerçektir. Bazı ülke ve ülkelerde ortalama yaşam standart ve koşulları ileri düzeyde iken bazı ülkelerde ne yazık ki yolun yarısı ve yolun başlangıcı olma durumu imkânlara göre değişmektedir. Ortalama yaşam süresi standartları ülkelerin gelişmişlik seviyesinden tutun, iklim şartlarının varlığına kadar, doğanın ve doğal sürecin beslenme kaynaklarında yeri ve şehirsel etkenlerinin yapısına kadar birçok hususu kendi içinde barındırmaktadır.
Coğrafi bütünlüğün ülkelerin kalkınmışlık seviyesi ve gelişmişlik durumuna kadar konusal dağılımı ve bu yönde ileri sürülen teorilerin varlığı ülkelerin sömürgeci zihniyetinin oluşmasına kadar birçok konu siyasi coğrafyanın ilgi alanında yer edinmiştir.
Konu aslında siyasi coğrafya bazlı bir ifadenin yerini bulması için aslında sorulması gereken sorunun gündelik dilde karşılığı şu olsa gerek… Coğrafyanın siyaset üzerinde ki etkisi ne ya da ne değildir? Ya da iklim koşullarının coğrafya adına siyasete olan etkisinin dünya ölçeğinde yeri neresidir. Diğer bir yönüyle bu soruların üzerinde; gelişmişlik seviyesinin sağlık şartlarına ve ortalama yaşam süresinin üzerindeki etkisini sorgulamak; yaş otuz beş ifadesinin; yolun başlangıcı olup, olmadığı yönünde etkisi elbette yadsınacak gibi değildir.
Ortalama yaşam süresinin; kıtasal bazlı bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda sömürgeci zihniyetin bir ülkenin kalkınması yönünde, bütün kaynakları yok etmeye yönelik yaklaşımı bir ülkenin mikro bazlı kalkınmışlık seviyesinin düşmesi ve bu yönde sağlık koşullarının yetersizliği ortalama süresinin azalmasına yol açmaktadır.
Burada siyasi coğrafyanın konusu niteliğinde görüşlere yer vermek; durumun, daha anlaşılır bir nitelik kazanmasını sağlayacaktır. İnsan etkinliklerinin siyasi coğrafya merkezli iki düşüncenin anlayışında değerlendirmek elbette yetersiz kalacaktır fakat bakış açısını biraz kuvvetlendirmek de faydalı olacaktır. Bura da coğrafi determinizm düşüncesi kadar bir çok düşünce ve görüş siyasi coğrafyanın içerisinde yerini almıştır. Özet niteliğinde fiziki şart ve koşulların bir yerin imarı hususunda büyük etkiye sahip olduğu kadar ortalama yaşam süresinin, artış ve azalışında etkisi olmuştur. Yani insan etkinlikleri ile doğal çevre arasında bir bağlantının olması kaçınılmaz ve bu kaçınılmazlık ortalama yaşam süresini, sağlık koşullarını etkileyebilmektedir. Yaş otuz beş ifadesi de; yolun başlangıcı derken arabesk kültür niteliğinde daha yapılacak işlerin olduğunu, umut sahibi olmayı da gerektirir.