Yanlış istikamet…
Türkiye üzerinden Kobani’ye geçecek olan peşmergeye koridor açılması kararına atfen; ‘’bu karar önceden verilmiş olsaydı, olaylar yaşanmaz, 40 cana mal olmazdı’’ türünden hezeyanlara imza atanlar son yaşanan hain olaydan sonra ‘’mesele Kobani değilmiş, mesele barışa kardeşliğe uzatılan elleri ayırıp yumruk haline getirilmek istenmesiymiş, biz gelişmeleri doğru okuyamadık, halkımızdan ve hükümetten özür dileriz’’ türü bir öz eleştiri henüz gelmedi, köşelerinden bol keseden ahkâm kesen, hak, hukuk, adalet ve özgürlükten bahseden bu Nişantaşı delikanlılarından böyle bir tavır beklemek hakkımız diye düşünüyorum…
Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde Suriye’de yapılan katliamları yüksek sesle haykırıp tüm dünyaya duyurmaya çalışırken, muhalif kanat: ‘’Bizim Suriye’de ne işimiz var’’, ‘’Suriye’nin iç işlerine karışmak Türkiye’nin meselesi değil’’ diyenler, IŞİD’in Kobani’ye saldırması ve batılı güçlerin IŞİD’e ‘’müdahalesiyle‘’ paralel olarak bir anda düşünceleri değişti ve ‘’Kobanideki kıyıma seyirci kalmak insanlık suçudur, bu durum Kürt halkını incitiyor’’ şeklinde söylemler dile getirmeye başladılar…
Her türlü hakareti edip, basın özgürlüğünün olmayışından dem vuran jakoben cenah, muhalif olmaktan ziyade antierdoğanist duygularla hareket ettiklerinin ya farkında değiller yada belli etmeme telaşındalar… Eğer gerçekten muhalif olsalar öncelikle demokrat olmaları gerekir ki, anti demokrat söylemlere karşı en gür sedayla karşı dursunlar… Mesela 29 Ekim Cumhuriyet kutlamaları için ‘’Ak-Saray’a gitmeyin, Kirlenmeyin’’ gibi söylemi, devletin en zirve makamına, özelliklede halkın oylarıyla seçilmiş cumhurun başkanına, ülkenin en meşru kurumuna bu ifadeleri kullanmanın demokrasiyle bağdaşmayacağını söyleyerek itiraz etmeleri gerekir, kendi muhalif duruşlarını kuvvetlendirmek adına böyle çirkin ve seviyesiz sözlerden medet ummak, halkın gözünde onları da marjinal yapar…
Antierdoğanist duygularla hareket ettiğiniz için, hükümet aleyhinde olabilecek bir gelişmeye hemen sahipleniyor ve bir kez bile ‘’acaba’’ diye düşünmeden saldırmaya başlıyorsunuz… Son örneği ‘’koridor açılması’’ meselesinde olduğu gibi haberi duyar duymaz ‘’Erdoğan U dönüşü yaptı’’ diye servis ettiniz… Lakin Cumhurbaşkanı bu durumu daha önce kendisinin Obama’ya önerdiğini söyledi… Hadi buna inanmadınız, TBMM’nden geçen tezkerede yabancı askerlerin geçişine izin veren bir madde yok muydu ki böyle bir durum daha önceden düşünülmemiş olsun… Hükümetin, peşmerge ve özgür Suriye ordusunun Kobani’ye gitmesini istemesi; PKK ile eşdeğer bir örgütün IŞİD ile çatışmasından dolayı batılı güçler tarafından meşrulaştırılma çabalarına karşı alınmış bir tavırdır, eğer Kobani savunulacaksa orayı meşru güçlerin savunması, ileride yaşanabilecek sıkıntıların önlenmesi anlamında çok büyük bir öneme haizdir… Türkiye’nin bu net tavrına rağmen ABD’nin PYD’ye silah paketi atmasına karşılık, Türkiye bu hamlesiyle ‘’amacını biliyorum lakin bu bölge bizim için çok daha stratejik’’ diyerek bölgedeki ağırlığını ortaya koymuştur… PYD lideri Salih Müslim’in peşmergeyi ve özgür Suriye ordusunu istememesinin altında yatan akıl ile , PYD’ye silah veren akıl aynı ‘’Üst akıl’’dır
Hemen yanı başımızda cereyan eden bu gelişmelerde Hükümetimiz bir yandan insani yardım anlamında dünyanın dahi takdirini toplayan bir misafirperverlik örneği göstermiş, bir yandan çözüm sürecini kesintiye uğratmadan sürdürme çabalarını vermiş diğer yandan da huzurumuzu sabote etmek isteyenlerle uğraşmıştır… Tüm bunlar yapılırken 2023 hedefleri için yatırımlar hız kesmeden devam etmiş, aynı zamanda paralel yapılanma ile mücadelesine devam etmiştir… Tüm bunlara rağmen İktidarın yaptıkları arasında bir tane bile olumlu icraat göremiyor olmanızın sebebi iktidarın değil sizin yanlış istikamette ilerliyor olmanızdandır… içinizde büyüttüğünüz kin ve nefretin gözlerinizi kör, düşüncelerinizi esir almış olmasındandır..
Benim size önerim; Hükümete duyduğunuz nefret, sizi adil davranmaktan alıkoymasın…
Sağlıcakla kalın..