“Unutma Kardeşim, Acırsan Acınacak Hale Gelirsin”
Bu sözü bana Çukurca’da askerlik yaparken Yusuf Üsteğmen söylemişti. İhanete, acımasızlığa, içten pazarlığa karşı nasıl durulabileceğinizi ve hayatın buz gibi gerçekliğini gösterir mahiyette bir sözdü benim için ve belki haftalarca bu sözün etkisini üzerimde taşıdım. Düşman gerçekti, acımasızlık gerçekti, ihanet gerçekti… Ve dolayısıyla da acı gerçekti.
Şimdi Türkiye’nin Lideri Recep Tayyip Erdoğan İnşa Allah bu hafta resmen Cumhurbaşkanı olacak, Türkiye düşmanlarının korkulu rüyası Ahmet Davutoğlu inşa Allah Başbakan olacak. İşte böyle bir hafta, üzerinde durmamız gereken kanaatimce en önemli konu önümüzdeki sürece yönelik ülkemizde uygulanacak provokasyonlardır.
Bu provokasyonların birkaç ayağı olacak. Bilelim, Kürtleri ve Alevileri kullanacaklar. Kürtlere, Alman, Fransız, İngiliz istihbaratının programları ile Türklerden farklı oldukları, hatta Yezidilerle aynı ırktan geldikleri anlatıldı yıllarca. Amaçları Türklere düşmanlık yapabileceklerini Kürtlere enjekte etmekti. Tamamen başarılı olamadılar, Kürtlerin yaklaşık yüzde 20’sinde bu propaganda etkili oldu, yüzde 40’ınıysa korkuyla susturdular, istedikleri çizgiye getirdiler, şimdi istedikleri gibi Kürtleri kullanabileceklerini düşünüyorlar.
Bakar mısınız; Lice’ye bir teröristin heykelini dikiyorlar, KCK’dan, HDP-BDP’den önce MHP’nin, Devlet Bahçeli’nin haberi oluyor. Sizce bu nasıl oluyor?
Geçen hafta Suriye’ye gittim ya, neyi gördüm biliyor musunuz? Türkiye’ye Suriye’deki kardeşlerimize yardım yaptırmamak için mücadele edenler, MİT TIR’larını durduranlar, Suriye’deki İran destekli Şii, Nusayri, Esed ve PKK’lı teröristlere hizmet etmişler. Bilinçli bir ihale, sizin anlayacağınız.
Muhalifler, Mücahitler, Esed ordusunu ezmeye başlayınca Türkiye’deki işbirlikçiler, medyada kontrollerinde, MİT TIR’larına operasyon yapmışlar, diğer TIR’lara operasyon yapmışlar vs.
Bir tuhaf şey daha ifade edeyim, ne yazık ki Türkiye’ye gelen Suriyelilerin yüzde 60’ı İrancı Şiiler, Nusayriler, Esed taraftarları ve Şebbihalar…
Oyunları görüyor musunuz? Oyun için de oyun… İsrail’in, İngiliz’in, Alman’ın, Amerikalının çapraz oyunları ve amaç aslında Türkiye’nin Suriye’deki, Irak’taki etkinliğini azaltmak ve Türkiye’nin kutlu yürüyüşünü engellemek…
Önümüzdeki süreçte de bu provokasyonlar, Türkiye düşmanlarının hamleleri artarak devam edecek, hiç şüpheniz olmasın.
Mesela Paralel İhanet Şebekesi HSYK’da etkinliğini sürdürmek isteyebilir ve bunun için birçok farklı taklalar atılacak. Konu buraya gelmişken, Ahmet Sorgun Ağabeyi de yadırgadığımı ifade edeyim. Nasıl olurda Konya’da AK Parti İl Teşkilatı, Baro seçimlerinde paralel ihanet şebekesinin yandaşlarını destekler?
Bunları da anlayamadığımızı belirtelim ve bu küçük ayak oyunlarının Türkiye’ye büyük bedeller ödettireceğini de unutmamanız gerekiyor.
Paralel ihanet şebekesi, ülkemize düşmanlıklarını sürdürecek, pazarlık gücü elde edecek adımları atmaya devam ediyor.
Şunu da belirtelim, paralel ihanet şebekesi, TSK’da, Milli İstihbarat Teşkilatında ne kadar kadrolaştı, bu milli güvenliğimizi ne kadar tehdit etmektedir, ortaya çıkarılmalıdır?
Sizler, bizler, siyasette etkili olanlar, başka alanlarda etkili olanlar, Allah’ınızı severseniz ihanet şebekelerine hoş görülü yaklaşmayalım, hoşgörünüzün bedelini Türkiye’nin, milletimizin, ümmetin ödeyeceğini unutmayalım.
Şunu da unutmayalım, Paralel İhanet Şebekesi aslında Şii ve Yahudi modelini uygulamaya çalışıyor. Şii modeli dediğimiz şey, takiyye sistemidir.
Yahudi modeli dediğimiz ise -güçsüzleştiğinde bukalemun gibi renk değiştirerek mevcut havaya uyum sağla ve kendini gizle, varlığını sürdür- politikasıdır.
Bugün Paralel İhanet Şebekesinin birçok üyesi mesela Konya’da hiç şüpheniz olmasın sizden benden daha fazla AK Partili, Ahmet Davutoğlu’cu, Recep Tayyip Erdoğan’cı olmuş durumdalar. Gördüğünüzle hükme varmayın, göremediğinizle bu ülkeye çelme takmak istediklerini anlamak gerekiyor. ‘Yok’ gibiler ama varlar, ‘güçsüz’ gibiler ama güçlüler, ‘yenilmiş’ gibiler ama hala savaşma kabiliyetleri var.
Çünkü biliyorlar ki eğer Türkiye kazanırsa Recep Tayyip Erdoğan kazanırsa, Ahmet Davutoğlu kazanırsa, AK Parti kazanırsa, millet kazanırsa, ümmet kazanırsa onlar bitecekler, yok olup gidecekler.
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” dediğimizde şeytanın erimesi gibi ümmetin güçlenmesinde de şeytanın ordusu tarumar olur ve yok olmak istemiyorlar, bunun içinde bizim güçlenmememiz gerekiyor, lütfen bunu aklımızdan hiç çıkarmayalım.
Onun için diyorum ki, aman provokasyona dikkat, iyi niyetli olmak iyidir ama hayatın gerçekliği bazen iyi niyetli insanlara göre değildir, iyi niyeti kaldırmaz. Karşınızdaki iyi niyetli değil, acırsan acınacak hale gelirsin.
Gazzeli’ye acı, Suriyeli yetime acı, Patani’deki mazluma acı, Doğu Türkistan’daki Çin zulmünden perişan kardeşimize acı, Ermeni soykırımı ile topraklarını terk etmek zorunda kalan Hocalılı kardeşime acı, Irak’ta IŞİD ve Şii tehdidi ile yüreği parçalanmış, her uçan kuşun kanat sesini bomba seni zanneden kardeşime acı.
Şerefsize acınmaz, haine acınmaz, bağımsızlığımıza kastedene acınmaz, Suriyeli kardeşime yardım yapmamızı engelleyen adi satılmışa acınmaz, İsrail’in, Almanya’nın, Fransa’nın, İngiliz’in, Amerika’nın oyuncağı ite köpeğe acınmaz, acırsan acınacak hale gelirsin.
Son söz olarak şunu ifade edelim, bugün ne yazık ki, CHP, PKK, paralel ihanet şebekesi, Devlet Bahçeli, bazı yayın organları aynı yere hizmet ediyorlar, bunların tamamına özenle dikkat etmek gerekiyor. Ne yazık ki MHP bu akışa destek veriyor fakat CHP ise direk, taammüden bu sürecin, Türkiye’yi engelleme projesinin içinde yer alıyor.
Doğu ve Güney Doğu illerindeki provokasyonlara dikkat etmemiz gerekiyor, Batı illerinde özellikle zemin bulabilecekleri şehirlerde, kah sendika, kah sol bir grup, kah bir terör eylemi, kah bir Alevi eylemi olarak yapılacak provokasyonlara dikkat etmemiz gerekiyor.
Paralel ihanet şebekesinin zemin bulma faaliyetlerine dikkat etmemiz gerekiyor.
Elbette konuya devam edeceğiz…