Toplu Sözleşme Masası
2010 Anayasa değişiklikleri ile beraber ilk kez Toplu Sözleşme hakkını elde eden memurlar, 6. Dönem Toplu Sözleşmeleri görüşmelerini ağustosta yapacaklar. Toplu Sözleşme masasının gerçek bir toplu sözleşme masasına dönüşmesini engelleyen mevzuata rağmen memurlar 5 defa yapılan toplu sözleşmelerden önemli kazanımlar elde ettiler.
Grev hakkını içermeyen toplu sözleşme sistemi lafzen anayasanın garantisinde olsa da, memurların iradesinin toplu sözleşme masasına tam ve etkili biçimde transferi için yeterli değildir. Masanın ruhu prangalıdır.
12 yıldır Toplu Sözleşme masasını özgür kılacak sistemin geliştirelememiş olmasına ek olarak, yüzlerce yıllık emek örgütlenmesi modelimizin meslek esaslı segmenter ve korporatif olmasının da etkisi ile memurlarımız toplu sözleşme sisteminden hak ettiği kazanımları elde edememektedir. Meslek esaslı örgütlenme geleneğinin sendikal alana transferini, siyasal bürokratik elitlerin desteklemesi de göstermektedir ki;
Güçlü memur sendikacılığı, çalışanların hakkını siyasal bürokratik sistemden tahsil edebilmesi için tek seçenektir.
Sendika görünümlü dernekler kurularak memur iradesinin güçlü oluşumuna engel olunmaktadır. Örnek olarak eğitim hizmet kolunda sadece öğretim elemanlarının üye olabildiği, sadece eğitim yöneticilerinin, eğitim müfettişlerinin üye olabildiği yapıları verebiliriz. Yanlış anlaşılmaya izin vermemek için tekrar altını çiziyorum; bu yapıların hatta daha mikro ölçekte dahi dernekleşmesini doğru buluyor, sendikalaşmasını ise doğru bulmuyorum.
Segmenter örgütlenmeye örnek olarak ta korunmaya muhtaçlık statüsü ile memur sıfatını kazanan yurtlarda yetişen memurların kurdukları sendikaları gösterebiliriz. En ilginci ise şehit ve gazi yakınlarının kurdukları sendikalardır. Ve bu yapılar memur örgütlenmesinin gücünü zayıflattığı için siyasi/bürokratik elitler tarafından desteklenmektedir.
Hem korporatif sendikalaşmaya hem de segmenter sendikalaşmaya memurların destek vermediğini görmek sevindiricidir. En çok üyeye sahip 4 konfederasyonun toplam sendikalı memurların %96’sını temsil etmesi, kalan %4’ü ise 200’den fazla sendikanın paylaşması bizim bu uyarımızın kabul gördüğünü göstermektedir.
Bu alandaki bir diğer sorun hizmet kolları ile ilgilidir. 4688 sayılı Sendikalar Kanunun hizmet kolu esasını benimsemiş olması doğru bir yaklaşım olmakla birlikte hizmet kollarının yeniden tanımlanmaya ihtiyacı vardır. Türkiye şartlarında 5-6 hizmet kolunun yeterli olacağını değerlendiriyorum.
Toplu sözleşme sisteminin değiştirilerek masanın gerçek bir sözleşme masasına dönüştürmek için 4688 Sayılı Kanunda bazı değişiklikler yapılması gerekir. Referans metin tarihi tecrübe ile başarısını kanıtlamış işçilere ait Toplu sözleşme hukukunun dayandığı 6356 sayılı Kanun olabilir. İLO gibi uluslararası metinlerde değerlendirilmelidir.
İşçi sendikal haklarından memur sendikacılığına transfer edilmesi gereken ilk referans değişim;
Her işçinin sendika üyesi olabilmesi garanti altına alınmıştır. Ancak bazı memurlar için bu hak kısıtlıdır. Sendikal tabanı daraltan, 100 binden fazla memurun sendika üyeliğinin engellenmesi kabul edilemez.
İkinci referans değişim ise, toplu sözleşme masasının taraflarının yeniden tanımlanmasıdır. Toplu sözleşme masasının bir tarafında doğru temsil var iken diğer tarafında parçalı temsil kurgulanması sorunludur, iyi niyetli de değildir. En çok üyeye sahip sendika imzalamazsa ikinci sendikanın toplu sözleşmeyi imzalamak üzere davet edilmesi de bu kurguyu deşifre etmektedir. İşvereni temsil eden hükümetin yanında muhalefet partilerinin toplu sözleşmeyi imzalamak üzere hazır beklemesi nasıl sorunlu ise yetkili sendikanın imzalamadığı metni yedek heyetlerin imzalamak için hazır bekletilmesi o kadar sorunludur.
Böylesi bir sistem dünyanın herhangi bir ülkesinde var mıdır?
İşçilere ait toplu sözleşme sisteminde olmayan bu uygulama memurlar için neden yapılmaktadır?
Yetkili sendika tanımının net bir şekilde yapılarak masada sadece ve sadece çalışan temsilcisi yetkili sendika ile işveren temsilcisi hükümet eşit koşullarda bulunmalı ve teke tek müzakere edebilmelidir.
Üçüncü referans değişim;
Toplu sözleşme sürecine başlamadan önce hükümet, maaşlar başta olmak üzere sağlayacağı iyileştirmeleri ilan ederek bütün memurların bundan yararlanması sağlanmalıdır. Toplu sözleşme süreci bu metin ile yetkili sendikanın talepleri ekseninde kurgulanmalıdır. Müzakereler sonrasında ilave kazanımlardan ise sadece toplu sözleşmenin tarafları yararlanmalıdır.
Ve en önemlisi dördüncü referans değişim;
Memurların ve memur örgütleri sendikaların siyaset yasağının kaldırılması artık bir zorunluluktur. Bu yasağın kalkması ile siyasetin insan kaynağı yeniden yapılanacak ve siyasetimiz daha nitelikli bir insan kaynağına ulaşacaktır.
Bu düzenlemeler ile katılımcılık, şeffaflık tesis edildiği gibi gelir dağılımında adalette sağlanmış olacaktır.
2023 Yeni Türkiye vizyonunda kamu yönetimi, sendikaların ve çalışanların daha etkin olacağı bir modele dönüşecektir. Sihirli kavram ise yönetişimdir.