Tevekkül
"Kim Allah’a güvenip itimat ederse Allah ona yeter. Şübhesiz ki Allah, emrini yerine getirendir."(Talak/3)
Sözlükte "Allah'a güvenmek" anlamındaki "vekl" kökünden türeyen tevekkül; "Allah'a ve O'nun planlarına güvenmeye dayalı teslimiyet" mânasına gelir. Bir diğer deyişle kişinin amaca ulaşabilmek için maddi ya da manevi nedenlerin tümüne başvurmasının ardından Allah'a dayanıp, ona güvenmesi ve işin sonrasını Allah'ın takdirine bırakmasıdır.
Kulun, karşılaştığı hayırlı veya şerli olan bütün hâdiselerin Allah’tan olduğunu ve O’ndan başkasının yaratma gücü olmadığını bilmesi gerekir.
Buradaki en ince nokta, tevekkülün kuru bir bekleyiş olmadığıdır. Allah'u Teala kulunun sabır ve sebatle çaba gösterdikten sonra neticeye teslim olmasını ister.
Allahu Teala'nın yeryüzüne koyduğu bir kural vardır. Bunu da Necm süresindeki "Gerçekten de insan, ancak çalıştığını elde eder" ayeti ile bizlere açıkça bildirmiştir. Bu yüzden gerekeni yapmadan tevekkül etmek ibadet değil tembellik etmektir. Sınava girecek bir öğrencinin hiç ders çalışmadan sabaha kadar dua edip tesbih çekmesi elbette makul bir tutum değildir.
Bu yüzden insan, muhtaç olduğu her hususta üzerine düşeni yapıp neticesini Allah’a havale etmelidir.
Bir gün Peygamber Efendimiz (sav)'in yanına bir köylü gelir. Efendimiz: "Deveni ne yaptın?" der. Sahabe "Allah'a tevekkül edip, kendi hâlinde bıraktım!" deyince Efendimiz:
"Önce deveni bağla ve sonra tevekkül et" buyurur. O yüzden biz kullara düşen gücümüz nispetince yapmamız gerekenleri yaptıktan sonra sonucu Allah'a havale etmektir.
İmam Fahruddin Râzî der ki: "Tevekkül bazı cahillerin zannettiği gibi, insanın kendini ihmal etmesi demek değildir. Böyle olsaydı müşavere emri, tevekküle engel olurdu. Tevekkül insanın zahirî (görünür) sebeplere uyması ve fakat kalbini onlara bağlamayıp Hak Teâlâ’nın, korumasına dayanması demektir."
Kuran'ı Kerim'de, tevekkül ve önemi birçok ayette geçmektedir.
"…Mü’minler ancak Allâh’a tevekkül etsinler!" (İbrahim, 11)
"…Allâh’a tevekkül edene, Allah kâfidir!.." (et-Talâk, 3)
"…Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et. Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever."
(Âl-i İmrân/159)
“Tevekkül edecekler başkasına değil, sadece ve sadece Allaha dayansınlar.” (İbrahim Sûresi/12)
"..Ben yalnız O’na dayanıp güvendim ve yalnızca O’na yöneliyorum."(Hud/88)
Efendimiz sav 'in tevekkül etme ile ilgili hadisleri şöyledir:
"Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır."
"Ümmetimden yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden cennete girecektir.” Orada bulunanlar, “Onlar kim ey Allah’ın Resûlü!” dediler. Hz. Peygamber (sav), “Onlar, (vücutlarını kızgın demirle) dağlamayanlar, üfürükçülük yapmayanlar ve Rablerine tevekkül edenlerdir."
"Kişi evinden çıkacağı zaman, ‘Bismillâh, tevekkeltü alâllâh, lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.’ (Allah’ın adıyla. Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet sadece Allah’tandır.) dediğinde (ona) şöyle denilir: ‘(İşte şimdi) sana rehberlik edilir, ihtiyaçların karşılanır ve korunursun."
Resulullah (sav)'in dilinden şu dua hiç eksik olmazdı:
"Allâhım! Sana teslim oldum, Sana inandım, Sana tevekkül ettim. Yüzümü, gönlümü Sana çevirdim, Sen’in yardımınla düşmanlara karşı mücâdele ettim. Allahım! Beni saptırmandan yine Sana, Sen’in büyüklüğüne sığınırım. Sen’den başka ilâh yoktur. Ölmeyecek diri yalnız Sen’sin. Cinler ve insanlar ise hep ölümlüdür!"