Tablet projesi asıl şimdi lazım!

Kovid-19 salgınının ardından zorunlu olarak hızlı geçiş yapılan uzaktan eğitim süreci artık hayatımıza yerleşti diyebiliriz.

 

Geçen dönem hem ülke olarak hem de kurumlar olarak bu sisteme hazırlıksız yakalanmıştık. Haliyle çeşitli aksaklıklar yaşanmıştı.

 

Aradan geçen yaz tatilinde bu eksiklikler de gitgide kapatılmaya çalışıldı. Ona rağmen, dün EBA Tv’de yaşadığımız gibi bazı aksaklıklar yaşamaya da devam ediyoruz.

 

Dolayısıyla hala sağlıklı bir uzaktan eğitim sistemi kurabildiğimiz söylenemez. Tüm bunlara karşın ülkemizin hem teknolojik alt yapısı hem de personel yetenekleri tüm bu zorlukları aşabilecek seviyede. Bu zorlukları aşarız.

 

Dünyada bu işi kaliteli yapan ülkelerin başında geliyoruz aslında.

 

Bu kadar yüksek bir öğrenci nüfusuna kusursuz hizmet vermek kolay olmasa gerek.

 

Türkiye’yi İzlanda, Finlandiya, Norveç gibi ülkelerle kıyaslayanlar da var elbet. Fakat bu ülkelerin toplam nüfusu bile Türkiye’nin öğrenci nüfusunun yanına yaklaşamıyor. Olaya böyle bakmak lazım.

 

Bu kıyaslamayı sadece eğitimde değil; sağlık ve ulaşım başta olmak üzere pek çok alanda böyle değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

 

Tüm bunların yanında ülkemize bundan sonraki süreçte düşen, bu gibi ani değişimlere hazırlıklı olmaktır. Örneğin uzaktan eğitim uygulamaları kapsamında ders videosu çekilmesi, bu videoların işlenmesi ve paylaşılması gibi teknik becerilere sahip öğretmenler yetiştirebilmeliyiz. Öğretmenlerimize bu alanda meslek içi eğitimler vermeliyiz.

 

Aynı şekilde, uzaktan eğitim sürecinde kullanılacak olan animasyonlar, grafikler, teknolojik içerikler üretme noktasında da öğretmenler eğitilmeli. Zaten bundan sonraki süreçte eğitim fakültelerinin müfredatında bu konuya ayrı bir önem verilecektir.

 

 

10 yıl önce ‘her çocuğa tablet’ iddiasıyla başlayan ve FETÖ’nün kendi çıkarına kullandığı tablet projesi aslında tam da şimdi lazım.

 

Eğitimde fırsat eşitliği konusu bugün yeniden önümüze geldi. Herkesin maddi durumu iyi değil, herkes bilgisayara, tablete kolaylıkla erişemiyor.

 

Dahası, iki ve üzeri okul cağı çocuğu olan bir ailenin bu işin içinden çıkması zor. Herkesin aynı anda dersi olduğunu düşünürsek, bir eve birden fazla bilgisayar ve tablet gerekiyor. O sebeple maddi anlamda aileleri zorlayan bir süreç yaşanıyor.

 

Yukarıda bahsettiğim sıkıntıyı kendine dert edinen büyüklerimiz sağolsunlar ellerinden geleni yapmak için kolları sıvadılar.

 

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’da uzaktan eğitimi takip edecek ekipmana sahip olmayan 8. ve 12. sınıf öğrencilerine tablet müjdesi verdi. Başkan Altay, İl Milli Eğitim Müdürlüğü aracılığıyla tespit ettikleri yaklaşık 10 bin öğrenciye tabletlerini en kısa zamanda göndereceklerini duyurdu.

 

Yine Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar'ın uzaktan eğitime ulaşma fırsatı olmayan öğrenciler için başlattığı kampanya kapsamında hediye edilecek tablet bilgisayar sayısı 19 bine ulaştı. Kampanyaya şimdilik ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN, HAVELSAN, TEI, TÜRKSAT, Tarım Kredi ve STM katıldı. Ayrıca Gaziantep Valiliği ile belediyeleri de 60 bin tablet sözü verdi.

 

Acun Ilcalı’nın yaptığı bağış programına da büyük destek geldi.

 

Bağış yapan herkesten Allah razı olsun. Allah emeklerini zayi etmesin.

 

 

Tüm bu kenetlenmenin yanında, uzaktan eğitime erişimin temeli olan internet konusunda kimsenin bir şey yaptığı yok.

 

Türkiye olarak interneti hem evde hem de mobilde pahalı kullanan ülkelerden biriyiz.

 

En azından böyle bir süreçte Telekom ve GSM firmalarının ya ucuz internet sağlamaları ya da uzaktan eğitime yönelik öğrenci odaklı çok ucuz paketler tanımlamaları gerekiyor. Çünkü bu ülkede en fazla para kazanan sektörlerin başında bu firmalar geliyor.

 

Deprem olur bağlantı kopar, sel olur bağlantı kopar, kar yağar bağlantı kopar… Zaten kusursuz bir hizmet verme gayeleri yok!

 

Ellerini şimdi taşın altına sokmayacaklar da ne zaman sokacaklar?

 

 

Elini taşın altına sokması gerekenlerin arasında bir de yerli tablet ve bilgisayar üretimi yapan firmalar var. Hem fiyat hem de özellik anlamında uzaktan eğitime hitap eden ürünler üretmeleri gerekiyor.

 

Bunu devlet destekli veya çeşitli paydaşlarla yapabilirler. Hiç olmazsa ülkemiz yurt dışına döviz ödemek zorunda kalmaz.

 

Pandemi sürecinin ne kadar süreceğini bilmiyoruz. O sebeple biz önlemimizi alıp, sürdürülebilirlik açısından bu konuya bakmalıyız.

 

Bu konuda siyasilerin de bu firmaları üretime teşvik edici olması gerekiyor. Öğrencileri ise yerli ürüne özendirmek gerekiyor.

 

Ülkemiz bu durumdan daha kazançlı çıkar!