SURİYELİ KARDEŞLERİMİZE YARDIMIN KARŞILIĞI
Suriye’de yaşananlar hepimizin malumu. Herhalde bir toplumun başına gelecek en büyük belalardan biridir iş savaş. Başka bir devletle yaptığınız savaştan çok daha kötüdür. Yakıcıdır, yıkıcıdır, uzun sürelidir ve etkileri belki yüzyıllarca devam edecektir. Bugün Suriye geleceğe nasıl bakacak? Yıllardır süren iç savaş bütün ülkeyi yerle bir etti. Savaşın daha ne kadar süreceği bilinmiyor, başka bir ifadeyle ülkeye daha ne kadar zarar vereceği belli değil. Ülkenin maddi zararı ve insan kaybının dışında belki daha önemlisi zihinlerde meydana gelen ötekileştirme ve ötekine karşı duyulan büyük nefret, hınç ve öç alma duygusu. İşte bunlar Suriye’nin bir geleceğinin olamayacağının göstergeleri. İç savaşın yaptığı en büyük tahribat ülke insanı içinde sonu gelmez ayrılık tohumları ekmesi.
Türkiye’de bir iç savaşa çekilmek için büyük baskılara maruz kalmakta. Daha doğrusu Türkiye Batılı hegomonların, dünya sistemini kuran ve yöneten güçlerin canlarını sıkmakta. Kendisine biçilen rolün üstüne çıkmakta ve tüm dünyaya bir anlamda meydan okumakta. Meydan okuması sadece Türkiye’nin gücünden değil asıl haklılığından gelmektedir. Dünya sistemi adaleti göz ardı ederek, tamamen hegomonların çıkarları gözetilerek kurulmuş ve bugüne kadar devam ettirilmeye çalışılmıştır. İşte Türkiye bu sistemi değiştirecek imkana sahip olamasa da en azından bu sistemin yanlış ve adil olmadığını yüksek sesle haykırmaktadır. Ki bu haykırışları sadece sözde kalmamakta, gücü nispetinde fiilen müdahalede bulunmaktadır. Bu da dünya mazlumlarında karşılığını bulmakta. Buna karşı Türkiye üzerine tüm güçlerini kullanarak Türkiye’nin kazanımlarını elinden almaya çalışıyorlar. Ekonomik kriz oluşturma çabaları olmadı Türkiye’yi IŞİD’le savaşa sokma planları yaptılar yahut Kobani veya güvenlik paketi protestoları adı altında ülkeyi iç savaş eşiğine getirmek için uğraşmaktalar.
Bu haykırışlardan biri de Suriye idi. Suriye’de zalim bir diktatör ve etrafında oluşan Baas rejimi, baskılardan bunalan ve buna karşı ayaklanan halka karşı acımasızca ve en sert şekilde müdahale etti. Bu zulme karşı ise sadece Türkiye yüksek perdeden karşı çıkabildi. Neredeyse tüm dünya zalimin yanında saf durdu. ABD’den AB’ye, İran’dan İsrail’e kadar birbirine dost düşman ne kadar güç varsa hepsi Esed taraftarı oldu.
İç savaştan kaçan milyonlar da ülkemize sığındı. Türkiye bunlara kucak açtı. Misafirlerimizin Türkiye’ye bugüne kadar maliyeti yaklaşık 4,5 milyar civarında. Türkiye bu bedeli karşıladı ve kimseye boyun eğmedi. Gelenler kardeşlerimizdir ve zor durumdadırlar, bize düşen tabiî ki destek olmaktır. Ama ülke içinde de buna karşı çıkan bir kesim bulunmaktadır. Bu desteğin ecri Rabbimizden beklenmelidir. Bu düşüncelerdeyken bir haber dikkatimi çekti. Petrol fiyatlarındaki düşüşün neticeleri hakkındaki haberde yetkililerimizin açıkladığına göre Türkiye’nin cari açığına etkisi yaklaşık 5.5 milyar civarında olacağı tahmin edilmekteymiş. Al işte Rabbim Suriyeli kardeşlerimize yaptığımız yardımın bedelini fazlasıyla bize takdim etti.
Allah’ı kalplerimizden ve zihinlerimizden çıkarak plan program yapmak, üzülmek veya sevinmek doğru değildir. Bir Müslüman’a asla yakışmaz. Tüm hesaplarını dünyevi mantıkla yapanlara Suriye’li kardeşlerimize yaptığımız yardımlara karşılık petrol fiyatlarının düştüğü ve Türkiye’nin bundan harcadığından fazlasını kar sağladığını anlatmamız mümkün değil, ama en azından içinde iman olanların olaya bir de bu açıdan bakmalarını tavsiye ederim.