Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Sizin de vicdanınız sızlamıyor mu?

Sizin de vicdanınız sızlamıyor mu?

Türkiye gündemini yakalamanın ne kadar zor olduğunu her zaman söylüyoruz.
 
Herkesin kendine göre bir derdi, bir sorunu, bir talebi, bir isteği var. Kimi ekonomik krizden bahsediyor, kimi siyasi krizden, kimi başka bir şeyden. Herkes kendi zaviyesinden bir yorumda bulunuyor. Bunların doğruluğu yanlışlığı, hangi maksatla söylenildiği ya da ne talep edildiği ayrı mevzu.
 
Ama bence bugünün en önemli sorunu, hatta krizi ‘Aile’.
 
Belki de hepimizin yüzde yüz mutabık olduğu tek konu bu. Fakat hiç birimizin çözüm üretmek adına çabalamadığı konu da bu.
 
Bugünkü gazetemizde yer verdiğimiz bir haberle bu konunun ne menem bir garabet haline dönüştüğünü bir kez daha okuyucularımıza sunmuş olduk.
 
Konya’da yaşanıp da habere konu olan olay aynen şöyle;
 
Konya’da yaşayan 35 yaşındaki Mustafa Şeker, 1 yıl önce sol bacağında güç kaybı şikayetiyle gittiği hastanede yapılan kontrollerde, kas hareketinin kontrolünden sorumlu sinir hücrelerinin hasarından kaynaklanan nadir bir nörolojik rahatsızlık olarak bilinen ALS hastalığına yakalandığını öğrendi. Hemen tedaviye başlanırken çok hızlı ilerleyen hastalık genç adamı 7 ayda yatağa mahkum etti.
 
9 yıl önce evlenerek 8 ve 5 yaşlarında iki kız çocuğu bulunan eşi H.Ş. (28) de çocuklarını alarak bakıma muhtaç haldeki hasta adamı terk etti. Moral olarak iyice zayıflayan, sadece gözlerini hareket ettirerek bilgisayar programı sayesinde iletişim kurabilen Mustafa Şeker’in bakımını anne ve babası üstlenirken karşılıklı boşanma davası açıldı. Hastalığı nedeniyle bin 100 TL malulen emekli maaşı alan adamdan boşanmak isteyen eşi, çocukları ve kendisi için aylık 3 bin lira nafaka talebinde bulundu. Davanın görüldüğü Konya 4. Aile Mahkemesi ise kadına 150 TL çocuklara da 100’er TL nafaka verilmesine karar verdi.
 
Buyurun buradan yakın…
 
Konya 4. Aile Mahkemesi’nin verdiği bu kararın akla, mantığa, hayatın doğal akışına sığan bir tarafı var mı diye siz de sormuyor musunuz kendi kendinize?
 
Bu karar ne hukuken ne de vicdanen kabul edilebilecek bir karar değil.
 
Çok merak ediyorum, Mustafa Şeker nafakayı ödemezse ceza evine mi girecek yani? Çok merak ediyorum, yatalak bir adamı hapse atacaklar mı? İnşallah geri adım atılır.
 
Nereye gidecek bu nafaka bataklığı çok merak ediyorum.
 
Öyle şeyler duyuyoruz ki. Kadın ayrılıyor, kayıtlara geçmeyen düzenli bir işe giriyor ve yeni sevgilisi oluyor ama nafaka kesilmesin diye evlenmiyor.
 
Sırf nafaka kesilmesin diye zina hayatı yaşıyor!
 
Nafakam kesilmesin diye evlilik dışı ilişki yaşayanlar, “İkinci defa evlenip kısa sürede de boşanırsam ilk boşanmadan kazandığım nafakayı da almaya devam edebilir miyim” diye avukat kapılarını aşındırıyor, kanun maddelerinin açıklarını arıyor.
 
Daha beteri de eski eşine açtığı nafaka davası için sevgilisiyle el ele mahkeme salonuna geliyor...
 
Öncelikle bu konunun kadın hakları ile ilgisinin olmadığı kanaatindeyim. Boşanan erkeğin evlendiği ve bu olayın hiçbir şekilde tarafı olmayan eşin durumunu dikkate almayacak mıyız? O da nedeni olmadığı bir sorunun faturasını hayat boyu ödüyor. O kadının suçu ne peki? Onun kadın hakları ne olacak peki?
 
Bir erkeğin bir gün bile evli kalsa hayat boyu nafaka ödemek zorunda kalmasının adil olduğu nasıl savunulabiliyorsunuz...
 
30 yılda bir milyonu aşkın mağdur üreten bu kanunun değiştirilmesi için daha ne bekliyoruz.
 
Bu kanun insani bir hale getirilmeli. Mağdur üretmekten vazgeçilmeli. Kanunun değişmesi de yetmiyor elbette, Konya örneğinde olduğu gibi hakimlerin yorumu ve olaya toplumsal yaklaşım da önemli.
 
Ülkemiz açısından adaletsiz nafaka uygulaması büyük bir utançtır…
 
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi