Şenol Metin
Şenol Metin Sivil toplum üzerine ufuk turu

Sivil toplum üzerine ufuk turu

İlke Vakfı her 10 yılda bir sivil toplumu bilimsel olarak inceliyor ve bir rapor yayınlıyor. Sivil Toplumu bilimsel temelde anlamak isteyenler Sivil Toplumun On Yılı 2010-2020 raporunu https://ilke.org.tr/sivil-toplumun-on-yili-alan-izleme-raporu-2010-2020 linkinden inceleyebilirler. Bu raporda yer alan;

‘Son yıllarda uluslararası ve ulusal proje fonları ile veya kamu kaynakları ile desteklenen bir STK yapısının ortaya çıktığı söylenebilir. Bu durum STK’lara kaynak girişini artırmakla beraber kaynak sağlayan kurum ve kuruluşlara bağımlılığı da artırmakta, sivil alanda bağımsız kalmayı riske sokabilmektedir.’ tespiti üzerine düşünmek gerekir diyerek parantezi kapatıyor ve yazıma başlıyorum.

Sivil Toplum, devletin olmadığı zamanlardan bugüne kendini her dem yenilemeyi başarmış bir kurum…

Kökleri tarih kadar derin, işlevi toplumun ihtiyaçları kadar çeşitli...

Bidayette devleti ikame eden Sivil Toplum, devletten beklenen rollerin artması ve sosyal devlet kavramı ile birlikte pek çok faaliyet alanını devlete terketmiş olmakla birlikte, zaman içinde kendisini yeniden anlamlandırmayı başarmıştır. Bugün Sivil Toplum, devletin yapmadığı veya yapamadığı işlevleri üstlenerek bidayetteki rolüne yeniden kavuşmuştur.

2010’lu yıllarla beraber iletişim imkânlarının artması ile tüm dünyada STK’lar büyük bir dönüşüm geçirdi. Bu dönüşümün hakim rengi daha informel ilişkiler, daha medyatik görünüm, devletle daha yoğun etkileşim içinde bir yapı…

Faaliyet alanı itibarı ile bir alanda ihtisaslaşan STK’lar olduğu gibi kendisine bir faaliyet alanı, ihtisas alanı belirlemeyen, ihtiyaç olan her alanda faaliyet gösteren STK’lar da mevcuttur. Her alanda faaliyet gösteren STK’lar daha çok bir cemaat/cemiyet yapılanması içinde bir mensubiyet çerçevesinde faaliyet sürdürmektedir. Bu tür STK’ların en iyi örneklerinden biri Hasan El-Benna’nın kurucusu olduğu İhvan Hareketidir. Bu tür STK’lar, eğitim ve gençlik başta olmak üzere iyilik hareketlerinden ticari faaliyetlere kadar çok geniş bir spektrumda faaliyet göstermektedir. Cemaat/cemiyetin merkezi aklının öncelediği tüm alanlarda faaliyet sürdürebilmektedir.

Bir diğer STK türü ise kendisine bir ana faaliyet alanı belirlemekte ve bu öncelik alanında faaliyet sürdürmektedir. Son yıllarda bu tür STK’ların sayısı artmaya başlamıştır. İyilik hareketlerinden,  Gençlik STK’larına, Eğitim STK’larından, Mesleki Dayanışma ve Birlik STK’larına, Hemşeri STK’larından, Aile ve Kadın STK’larına kadar uzanan spesik bir faaliyet alanını öncelemiş uzun bir liste...  (İnsan Hakları, Uyuşturucu ile Mücadele, Cami Dernekleri, vb.)

Sivil Toplum, batı tecrübesinde devletin nüfuz edemediği korunaklı bir alanda var olurken, bizim Sivil Toplum tecrübemiz devletle birlikte, devletin yanında bir konumlanıştır. Sivil alanı önemseyen, önceleyen bir sosyal düzen pratiğimiz vardır. Bu pratik bize STK’ların öncelik alanını belirlenmesinde bir stratejik aklın rehberliğinin gerekli olduğunu söylemektedir. Bu gereklilikte STK’larımızın insan kaynağının ve mali kaynaklarının sınırlılığı da faktördür.

Afrika’da STK’lara danışmanlık yapan bir dostumun ifadesi ile söylemek istediklerimi somutlaştırmak istiyorum;

 ‘İçlerinde Konya’dan STK’lar da vardı,  Bu STK’larımız ile birlikte Afrika’da gıda organizasyonu yapıyor, sağlık hizmeti sunuyor, su kuyuları açıyorduk. Bu süreçte misyoner teşkilatları ile çok olumlu ilişkiler içinde idik. Ancak ne zaman gençlik ve eğitim alanına girmeye başladık, misyoner teşkilatları ile ilişkilerimiz bozulmaya başladı.’ Bu tesbit önemlidir. Bu tesbit Türkiye’deki STK faaliyetlerinin öncelik alanlarını belirlemek açısından da önemlidir.

Misyoner teşkilatları da iyilik hareketi olarak gıda organizasyonu yapıyorlar, sağlık hizmeti sunuyorlar ama bu faaliyetlere stratejik bakıyorlar, yerli halkla güven ilişkisinin tesisine yönelik araçsal değerlendiriyorlar. Asıl amaçları insan kaynağını kontrol etmek için gençlik ve eğitim çalışmalarına alan açmak...

Türkiye sivil toplumunun en iyi olduğu alan iyilik hareketleridir. STK’larımızın uluslararası tanınırlığını artırmak, meşruiyet alanını genişletmek için iyilik hareketi STK’larımız çok önemlidir. İyilik hareketi STK’larımızın inşa ettiği iletişim ve meşruiyet alanı gençlik ve eğitim STK’larımızca değerlendirilmelidir.

Bir hatırlatma, gençlik ve eğitim STK’larımızın mezun izleme yani daha önce hizmet verdiği gençlerle iletişimi derinleştirerek sürdürmesi gerekmektedir.

Bir not, uluslararası faaliyet gösteren STK’larımız Türkiye’nin tanınırlığına katkı sunmak için bayrağımızı, kurumsal logolarının yanında birlikte kullanmalıdır. STK Gönüllülerinin yelek, ceket, tişört, şapkalarına yapılan baskılarda kurumsal logo ile birlikte bayrağımız da bulunmalıdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi