SİSTEMİN DEĞİŞME İHTİYACI
Geçen haftaki yazımda ülkede son zamanlarda Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında kamuoyuna yansıyan bir takım ihtilaflar veya uyumsuzluklar olduğuna dair bir takım iddiaların gündeme getirildiğini ifade etmiş ve böyle bir durum varsa bile bunun esas sebebinin Cumhurbaşkanı, Başbakan veya hükümet üyelerinin şahıslarından kaynaklanan sıkıntılardan ziyade Türkiye’deki sistem olduğundan bahsetmiştim. Bu yazının mürekkebi kurumadan Ak Parti’nin önemli kurmaylarından Bülent Arınç ve Melih Gökçek arasında bir kavga patladı. Kavganın sebebi, kimin haklı olup olmadığının ötesinde hem partilerinde hem de siyaset ve devlet katındaki konumlarına asla ve asla yakışmayan bir üslupla bunun yapılması bizleri üzmüştür.
Çift başlı yürütmede ister istemez hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında ihtilaf ve görev karmaşası çıkması kaçınılmazdır. Çift başlı yürütmede bu tip yetki ve görev karışıklıkları işin doğası gereğidir. Cumhurbaşkanı’nın doğrudan halk tarafından seçilmiş olması ister istemez zaten yetkileri bir hayli fazla olan Cumhurbaşkanlığı makamını hükümet karşısında daha da güçlü bir konuma getirdi. Bugün Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti/Ahmet Davutoğlu arasında bir uyum ve dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu sebeple normalde olması gerekenden çok daha az sayıda ve şiddette ihtilaf çıkmakta ve kamuoyuna yansımaktadır. Olmaz ya CHP’nin 7 Haziran’da iktidar olduğunu varsayalım. Erdoğan ile Kılıçdaroğlu ne kadar anlaşıp uyum içinde ülkeyi idare edebilirler. Bu sebeple Türkiye bu sistemle devam edemez.
Tek başına parlamenter sistemin yanlış olduğu ve ülkenin böyle bir sistemle yönetilemeyeceğini iddia etmiyorum. Parlamenter sistemle de ülke yönetilebilir ancak bugün geniş yetkilere sahip ve halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı’nın bulunduğu bir denklemde hükümetin yürütmeyi tek başına götürmesi mümkün değildir. Hem halk tarafından seçilen ve elinde birçok yetki bulunan bir Cumhurbaşkanı olacak hem de yetkiyi hükümet kullansın denilecek, bunun gerçek hayatta karşılığı bulunmamaktadır. Hükümete rağmen Cumhurbaşkanı da ülkeyi tek başına yönetemez.