Sadece ilacın değil; haberin de ikinci eli olmaz!
Bir emeğin nasıl heba edildiğini, çöpe atıldığını anlatacağım bu haftaki yazımda.
Geçtiğimiz hafta muhabir arkadaşımız Sümeyra Kenesarı’yla birlikte yaptığımız haber toplantısında ‘İnternette satılan ikinci el ilaçlar’ hakkında bir haber yapmaya karar verdik.
Konu hakkında bilgi almak ve kamuoyunu uyarmak amacıyla bir uzman görüşü alıp haberimizi hazırlayacaktık. Ve Konya Eczacılar Odası Başkanı Adem Açıkgöz’ü aradık.
Sümeyra kardeşimiz Adem Açıkgöz’ü arayıp konu hakkında bilgi verdi. Konudan haberdar olmadığını söyleyen Açıkgöz, “araştırıp dönüş yapacağım” dedi.
Dönüş yaptı da.
Sorularımıza güzelce cevap verdi, kamuoyunu bilgilendirdi ve ‘ilacın ikinci eli olmaz’ diyerek uyarısını da yaptı.
Çok güzel bir haber hazırladık, oh be yarınki sayfa manşetimiz de hazır diye sevindik.
Buraya kadar her şey tam da istediğimiz gibiydi.
Fakat sabah uyandığımızda bir de ne görelim. Bütün gazetelerin kurumsal mail adresine bizim haberimiz gönderilmiş!
Biz onu ilk aradığımızda konudan haberi bile olmayan Eczacılar Odası Başkanı Adem Açıkgöz, bizim o kadar uğraş verdiğimiz haberi Muhammed Kencik vasıtasıyla tüm gazetelere servis ettirmiş.
Şimdi böyle bir olay karşısında siz olsanız ne dersiniz?
Ben söyleyeyim. Bunun adı emek hırsızlığıdır.
Doğal olarak ne kendi hazırladığımız haberi ne de Eczacılar Odası’nın Muhammed Kencik aracılığıyla servis ettiği haberi gazetemize ya da internet sitemize almaya gerek görmedik. Bizim emeğimize saygı duyulmuyorsa biz de aynı karşılığı veririz!
Konya Eczacılar Odası Başkanı keşke röportaj talebimizi reddetseydi madem. Sümeyra o kadar saat ses çözümü yaptı. Haberi kurguladı. Emek verdi, kafa patlattı.
Konya’daki kurumlar, odalar, dernekler ve benzeri kuruluşlar Konya basınına değer vermiyor. Değer vermediği gibi emeğe de saygı duymuyor.
Yazık değil mi Sümeyra’nın emeklerine?
Yazık. Hem de çok yazık…
BU ADAM NASIL SERBEST KALIR?
Yargı, geçtiğimiz günlerde Konya’da yine çok tartışılacak bir karar verdi.
Konya’da kurduğu indirim çadırında ucuz altın satacağını söyleyerek topladığı yaklaşık 40 kilo altın ve paralarla kaçan Musa G. hakkında mahkemenin verdiği karar çok tuhafıma gitti.
Sıkı durun!
Mahkeme, 40 kilo altını alıp, sevgilisiyle birlikte kaçtığı İstanbul'da yakalanan kuyumcu Musa G. hakkında tutuksuz yargılama kararı verdi.
Musa G. hakkında 120 şikayet vardı ve 16 kuyumcu da davaya müdahil olmuştu.
Hatta mağdurlardan bir tanesini de yakinen tanıyorum. Bu kararla adalete olan güveninin sarsıldığını üzerine basa basa söylüyor.
Musa G.’nin dolandırdığı vatandaşların mağduriyeti hala giderilmedi. Ama Musa G. elini kolunu sallaya sallaya gezecek şimdi öyle mi?
Kayıp altınlar nereye gitti peki? Böyle büyük bir dolandırıcılığın muhatabı bu işten bu kadar kolay yırtacaksa adalet bu işin neresinde?
Mahkeme 28 Ocak'a ertelendi. O tarihe kadar Musa. G. İnşallah yurtdışına falan kaçmaz! Yoksa adalete olan güven iyice yerle yeksan olur, benden söylemesi.