Fatıma Nur Mücevher
Fatıma Nur Mücevher Renginiz Değişsin İsterseniz, Trabzon'u Ziyaret Edin...

Renginiz Değişsin İsterseniz, Trabzon'u Ziyaret Edin...

Geçen hafta Giresun’dan seslenmiştik size.

Bu hafta Trabzon'a ulaştık. Trabzon’dan selam ettik okur yüreklere..

Hayran kalmamak elde değil…

Trabzon'a adım atar atmaz soluğu Ayasofya Camii’nde aldık. Trabzon'da uzun süre müze olarak kullanılan Ayasofya, 52 yıl aradan sonra tekrar Temmuz 2013’den bu yana cami olarak hizmet vermeye başladı.

Freskler perde ile örtülmüş bu da demek oluyor ki, natürel bir şekilde mimarinin dokusuna zarar verilmeden dönüşüm yapılmış.

Emeği geçenlerden Allah razı olsun diyoruz bizde.

Öğlen namazımızı Ayasofya camisinde kıldık. Aklımıza gelen isimler avucumuza düştü. (Allah kabul etsin.)

Şehrin arasına karıştık. İlkin Hüseyin Avni Aker stadından geçtik. Bu şehirde gökyüzüne bakınca maviyi,yeryüzüne bakınca bordo-maviyi görebilirsiniz çok rahat.

Takımlarına bağlı oldukları gibi bağlılar birbirlerine. Ama kuru bir inatla değil muhabbetle.

Derken merkeze geldik. İtiraf etmeliyim ki şehri gezerken; Köşesinde yazan biri olarak bakmadım.

Hayranlıkla baktım.İbret alacağım bir şeyler vardı. Ruhuma merhem olacak bir ses,bir tebessüm,bir güzellik..

Merkeze geldik. Trabzon İl Müftülüğü Binasında bir yazı büyük puntolarla;

“Birbirinizi Sevmedikçe İman Etmiş Olmazsınız…” (Hadis)

Bu şehirdeki insanların birbirlerini nasıl böyle sevdikleri,sakındıkları,kolladıkları aşikar oldu..

Birbirini kollayan bir halk var burada.Hangi ile giderse gitsin birbirlerini tanımaları gerekmiyor sahiplenmeleri için.

“-Nerelisin?”

“-Trabzon.”

-“Kardeşim benim..” evet bu diyaloga şahit olduk Konya otogarında.

Trabzon'daki bu kardeşlik tüm illerimizi kucaklasın inşallah. Tüm illerimizle tüm İslam coğrafyasını.

Biraz daha yürüyünce bir vadi. Bir üst geçit var bu şehirde. Normal  üst geçitlerden biraz farklı.

Şöyle ki; Bu üst geçidin altında harika bir piknik alanı var. Zagnos vadisi.. Yeşilin içinde keyifle çayınızı yudumlayacağınız canlı bir mekan..

Aklımıza bir şey takılıyor. Bu şehirde hiç mi dilenci yok?

Sahiden hiç yok..

Zognos vadisinde bir küçük çocuğun adımları takılıyor gözlerimize. Düşüyor,yerinden kalkıyor. Tekrar düşüyor tekrar kalkıyor. Tefekkür edercesine izliyoruz çocuğu. Bıkmak ne bilmiyor. Aslında bize şu mesajı veriyor;

Düştüğünüz yerden doğrulmak sizin elinizde.Azimli olun,pes etmeyin. Cennet nimeti olan yavrucak 1/1.5 yaşıyla  bize azmi öğretiyor. Evladını sevdik/fotoğrafını çektik anneden helallik almasak olmaz. Selam verip helallik istiyoruz ve yolumuza devam ediyoruz.

Kanuninin evine geldik. Yavuz Sultan Selim bu şehirde tam 22 sene sancak beyliği(valilik) yapmış.

27 Nisan 1495 Osmanlı Devletinin 10’ncu hükümdarı, Kanuni Sultan Süleyman batıların tabiriyle “Muhteşem Süleyman” Trabzon’da dünyaya gelmiş. 15 Sene bu şehirde yaşamış. Genç yaşta Rumeli'nin müdafaası için Trabzon’dan ayrılmış. Babasının ölümünün ardından 26 yaşında padişah olmuş.Osmanlı en parlak dönemini Kanuni döneminde yaşıyor zira topraklarını 3 kat artırıyor. Allah onlardan razı olsun diyerek yolumuza devam ediyoruz.

Trabzon Kültür Merkezinde bir resim sergisi gelmişken ziyaret edelim dedik. Resimlerin arasında düşünceler dans etmeye başlıyor. Bir resme bakarak size düşeni alıyorsunuz/yorumluyorsunuz.. Uzun sokakta yürüyoruz derken Boztepe. Boztepe’den kente bakmak daha güzel. Trabzon  ayağınızın altında. Kollarınızı olanca gücünüzle açıp bir şehri kucaklayabilirsiniz. Açmanıza da gerek yok. Zaten bu şehir adım atar atmaz kucaklıyor sizi..

Saat 15:00 biraz yemek yiyelim dedik. Kendimizi attık Boztepe Koru Kafe’ye. Akçaabat köfteyi burada tattık. Hiçbir farkı yok.

İşletmenin huzur veren iç dizaynı,işletmecinin güler yüzü ortamı daha da güzelleştiriyor.

 Yolunuz bir gün Trabzon'a düşerse aklınızda olsun lütfen bu güzel yerleri ziyaret edin. Kucaklayacak sizi Trabzon. Zira bize;

“-Trabzon   nasıldı?” diye soranlara,

“-Yüreğimizi bıraktık oraya…” diyoruz.

 Son bir şey daha sevgili okurum; Hayatınız fazla yorucu ise,biraz nefes almak istiyorsan sende kulak ver buraya;

“Seyahat eden sıhhat bulur” hadisinin bir çok hikmeti vardır.

Çok gezen mi, çok yaşayan mı bilir?” diye sorulsa; Çok gezen bilir deriz.

Yeni yerler görüp, yeni insanlar tanımak, farklı bilgiler ve bakış açılarını kazanmak demektir.

İç dünyanızın kapılarına kilit vurmadıysanız eğer, görüp yaşadıklarınız farklı renklere boyar aleminizi…

 

Tez vakitte sizlere de nasip olsun diyoruz.

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatıma Nur Mücevher Arşivi