Kalkıp Kudüs'e Gittik
Bir yerlerde bir şeyler yanlış. Terazide bir bozukluk var.
Denge sorunu da yaşamıyoruz işin kötüsü.
Artık iyi yada kötü kavramı saçma bir kavram.
Artık “Hak” ve “Batıl” yok. Batıl’ı Hak göstermeye çalışanlar var.
İşin kötüsü bunlar birde Hak tarafında olduğunu iddia edenler.
Dünya yaşanmaz oldu yaşamın anlam bulduğu yerlere gidelim.
Yoo bu defa siyasete selam vermeyeceğim.
Sessizce gideceğim. Ses etmeden. Ses olmam zaten aman her neyse.
Önce Tarık Tufan’a kulak vermeliyim..
“Kalk Kudüs’e gidelim..
Allah şehrine gidelim.
Allah bizi gözetsin/korusun/kollasın Kudüs hatrına..
Kalbimizin ağrısı, başımızın ağrısı, ruhumuzun ağrısı hafifleşsin şehre yaklaştıkça…”
Tam burada gitme isteği,tebessümü şifa birine soruyorum “Gitmek istiyorum.”
Sorulması gereken soru sanırım “Nereye?” fakat şifa burada vuku buluyor..
Cevap bir tebessüm ve kimsenin sebep olamayacağı koca bir huzur bırakıyor..
“-Gidelim..”
Sonra düşünüyor insan kimin duası bizi böylesi huzura iten…
Önce biraz hayal kurmalı. Hem hayal kuran hayatın hırslarına kapılmamış olanlardır. Öyle herkes hayal kuramaz.
Şehirden çıkıp yürüme niyeti geçerken “yalnız gidilmez” diyor biri.
Bir tebessüm. Hem almayız telefonları da, “I am at..”
De yapmayız. Bilmesin kimse nerde olduğumuzu.
Almamız gerekenler;
Bir çanta,bir kitap,bir ekmek,küflü peynir ve elma aa unutmadan torku çikolata birde.
Sadece bir tane açlıktan ölmeyecek şekilde.
Tebessümler…
Ne alaka? Demiyor işte insan. Çünkü hayaller güzeldir..
Hayallerin yoksa eksiksin,yarımsın..
Neyse hayaller güzeldir. Gece ilerledikçe uyku demir atmaya çalışıyor olmaz.!
Namaza ne kaldı şurda..
Ve semaya can veren o güzel nida..
“Esselat’u hayrun mine’l nevm!” diyor..
Duyurdu Rabbim kulağımıza..
Kalkalım ve davete icabet edelim..
Çağırdı Rabbim. Unutmadı ki bizi… Gel dedi..
“Sen Gel..” geldim Rabbim.. Çokça mutlu ve biraz utangaç.
Bunca günahın yorgunluğu var kalbimde. Affet Rabbim..!
Ve uyku kucaklıyor bizi de nihayet..
Allah’u Ekber..!
Kudüs’teyiz işte.
Aksa’yı görüyoruz tam önümüzde. Bu simit de nerden çıktı ya bu çay.
“-Köşe de satıyorlardı oradan aldım.”
“-Helal midir?”
Tebessüm ve
“-Konuştuk amca da Konya’lıymış..” Kudüs’te Konya’lı mı?
Tek gelen biz değiliz o zaman..
Namazımızı kıldık ve nasıl oldu bilmiyorum ilk görüşümle mest olduğum şehirdeyim.
“-Trabzon” otobüsten ilk indiğim yer burası Ayasofya Camii işte.
“-Burası diyorum ve anlatıyorum..” Sahil kenarında, kitap elimizde;
“-Tarık Tufan, Bir Adam Girdi Şehre Koşarak ve Kraliçenin Pireleri..” heyecanla okuyup anlatıyorum
Birde.
“-Ahh özür dilerim çenem düştü yine…” dediğim yerde uyanıyorum..
Konya’dayım..
Geceyi hayallerle süslesen rüyalar elbette güzel olur.
Kudüs'te çay ve simit,
Trabzon'da kitap okuduk.
Gözlerimi açtığımda Konya'idim ama...
Biraz burukluk,biraz hüzün ..
Ve kocaman bir sevinç.
Zira ilk defa Kudüs’e gitme hayali kuruyorum ilk defa hayalimdekini rüyamda görüyorum.
Kim bilir belki de gerçeği..
Nasip diyorum, ne güzel bir tesellidir.
En güzel ve en şifalı tesellidir.
Hala Konya’yım o zaman iki eseri hemen dinlemeli..
Tarık Tufan Ağabeyin-Kudüs’e Gidelim
Senai Demirci Hocamın-Bir Adam Gelse Şehre..
Ahh işte bu çok güzel..
Hayallerimiz gerçek olsun…