Sezai Keskin
Sezai Keskin RECEP TAYYİP ERDOĞAN

RECEP TAYYİP ERDOĞAN

26 Şubat 1954, Cuma, Kasımpaşa…
Kar tanelerinin çiçeklere toz serper gibi savrulduğu İstanbul’da, dalından uçan bir serçenin tomurcuk gagasını ‘’hoş geldin’’ der gibi camına dokunduğu mütevazi evde,
nane şekeri yanaklarını aya okşatan bebek, bulutlara güneşin resmini çiziyordu.
O, ailesinin üçüncü çocuğu olarak dünyanın eşiğinden içeriye süzüldü.
Babası, deniz yollarında kıyı kaptanıydı, ailesiyle birlikte 13 yaşında Rize’nin Güneysu ilçesinden göç etmişlerdi. Recep ayında doğduğu için dindar aile ona bu ismi takmıştı.

Üç erkek, bir kız dört kardeşi daha bulunmaktaydı.
Kıvrımları boyunca usulca akan nehir gibi geçerdi zaman...
1965, Piyale Paşa İlkokulu’nu bitirip, İstanbul İmam Hatip Okulu'na başladı.
1969, 15 yaşında Camialtı Spor Kulübünde futbola başladı.
1973, İmam Hatip Okulu’ndan ‘’Kuran Bülbülü’’ olarak mezun oldu.
1976, transfer olduğu İ.E.T.T futbol takımı ile İstanbul şampiyonluğu yaşadı.
12 Eylül 1980, 16 senelik futbol hayatını noktaladı.
1976, Milli Selamet Partisi İstanbul İl Başkanlığı'na seçildi.
4 Temmuz 1978, Emine Hanım’la hayatını birleştirdi.
1981, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesinden mezun oldu.

1982, Hasdal Kışlası, 77. Piyade Alayında yedek subay olarak askerliğini tamamladı.
1985, Refah Partisi İl Başkanı ve M.K.Y.K. üyesi seçildi.
27 Mart 1994, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandı.
1997, Siirt'te okuduğu şiir yüzünden 120 gün Kırklareli'nin Pınarhisar İlçesinde hürriyetini çaldılar.
Aya, Güneşe, Yıldızlara el salladı, serlevha bir sözle: ‘’Bu şarkı burada bitmez.’’
14 Ağustos 2001, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu.
Pencereyi açıp hasretle yol gözler gibi bekleyenlerin ümitleri kirpiklerde çağlayan su oldu.
3 Kasım 2002, genel seçimlerinde %34.29 oy alarak birinci oldu.
Türkiye’nin balkonuna bulutları astı, gül kokulu adam.
Açıldı şehrin bütün pencereleri,
Nerden baksa yüzümüze değerdi,
Dilleri olsa da konuşsa çiçekler...

Onu sevmeyenler ne kadar eksikti, partisinin iktidarına rağmen, içinde uçuşan hayallerine
zincir vurunca, başbakanlık görevine, bir süre Abdullah Gül baktı.
9 Mart 2003, düştüğü yerden kalktı ve Siirt Milletvekilliğini kazandı, parlamentoya girdi.
59. Hükümeti kurarak Türkiye Cumhuriyetinin 59. Başbakanı olarak zaferini taçlandırdı.
22 Temmuz 2007, meclisin 23. dönem genel seçimlerinde %46.6 oyla, dibine gölge ve serinlik veren  ulu çamlar gibi yürekleri saran müthiş bir zafer daha kazandı, 60. Hükümeti kurdu.
12 Haziran 2011, 24. dönem seçimlerinde %49,8 oyla, taze kekik kokuları tadında destanla,
bin hançerin ayni anda yırttığı ipek kumaş gibi darmadağın etti tarihin böğrünü!
30 Mart 2014, çılgın rüzgarların kamçısı altında kabarmış, köpürmüş denizin yalçın kayalara gürül gürül atılışı gibi fecr-i hücumla yine yine yine kazanacak…
**
Başı lale çiçeği gibi dik duran yiğit adam, doğum günün kutlu olsun…
Uzun tüllere bürünmüş, menekşe gözlü hüzünlü vatanımın,
Gerilmiş yaydan fırlayan binlerce ok gibi esen, ufukların Sultanı, ey Ulûl-Emir!
Kısa bakışlar ucundan fener gibi yanıp sönen ey gözlerimizin siyah yangını!
Güneş tanyerinin salıncağında salınırken, sabah yelleri, papatya yüreğimin ta dip köşelerinden
sana gökteki yıldızlar adedince duaları taşısın…

**
Okul harçlığını çıkarmak için hafta sonlarında top sahalarına gidip, kağıt şeker ve su satan,
yol parası vermemek için Kasımpaşa’dan Eminönü’ne, omuzlarına bir ülke ve sevda yüküyle  yürüyerek giden,  azim ve iman abidesi genç bir adamın dünya liderliğine uzanan
uzun bir yol hikayesidir bu…
    

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sezai Keskin Arşivi