Ömer İnal
Ömer İnal Orta Doğu Resminden Türkiye okuması

Orta Doğu Resminden Türkiye okuması

Son dönemde ülkemizde yaşanan sorunları eğer fiili sınırlarımız dâhilindeki etkenler doğrultusunda değerlendirirsek, yaşanan sorunların altında yatan gerçekleri göremeyeceğimiz gibi ilerde yaşanacak sorunları da görmekten ve önlemekten aciz kalacağımız bir gerçektir…

Türkiye’de yaşanan gelişmeleri tam manasıyla anlayabilmek için öncelikle Orta Doğu’yu bakmak ve bölge üzerinde oynanan oyunları görmek ve bilmek gerekiyor…

Orta Doğuda yaşanan gerilimlerin temelinde etnik ve mezhepsel faklılıkların ayrışma ve çatışma düzeyine getirilmesi için verilen üstün çabalar neticesinde var olduğu bir gerçektir… Batılı egemen güçlerin bölge üzerindeki emelleri, modern dünya düzeninde değişen tekniklere paralel olarak fiili işgal yerine ‘’böl-parçala-yönet’’ formülüyle tatbik edilmektedir… 

Gerek ‘’Arap Baharı’’ denilen süreçte gerekse IŞİD bahanesiyle bölge ülkelerinin sınırlarının yeniden tayin edilmesi ve kendi menfaatleriyle çakışmayacak mahiyette haritaların yeniden dizayn edilmesi amaçlanmaktadır…

Burada önemli olan husus, bölge ülkelerinin sınırları üzerinde yapılan operasyonun yine o bölgedeki insanlar eliyle gerçekleştirilmesidir… ‘’Arap Baharı’’ olarak adlandırılan süreçte diktatörlüklere son verilip demokratik rejime kavuşmak adına başlatılan halk isyanlarında Libya, Suriye, Irak gibi ülkeler artık nerdeyse fiilen 2-3 parçaya bölünmüş durumdalar…

İsminde İslam geçen ve güya İslam için cihat eden İŞİD terör örgütü ise, yine aynı şekilde Batının bölge üzerindeki dizayn operasyonları için kullanılan bir piyondan başkası değildir, lakin bu oyunda her iki tarafın da Allah nidalarıyla çarpışması ayrı bir vahamet olması bakımından çok önemlidir…

Görüldüğü üzere Orta Doğu’da gerçekleştirilen operasyonlarda bölgenin kendi insanı, Batının emellerine çoğunlukla bilmeden hizmet etmekte, kardeş kardeşe, Müslüman Müslüman’a saldırarak bölgeyi kan gölüne çevirmektedir… Yani emperyalist ülkeler buradaki insanları birbirine kırdırarak hem genç işgücü potansiyelini bitirmekte hem enerjilerini, paralarını boşa harcamalarına vesile olarak bu ülkeleri ve insanları sefalete sürüklemekte, hem de bölgede istedikleri değişikliği sağlayarak yine her defasında olduğu gibi bir taşla birçok kuş vurma konusunda maharetlerini sergilemektedirler…

Orta Doğu’dan ayrı değerlendiremeyeceğimiz Türkiye’de yaşanan gelişmelere bu açıdan baktığımızda, ‘’Gezi’’ olayları kendi insanımızın kendi ülkesine verdiği büyük zararların yanı sıra Mısır’da Mursi’yi iktidardan eden ayaklanma süreciyle birlikte değerlendirildiğinde olayların arkasındaki batılı güçlerin parmak izlerini görmek mümkündür… ‘’Gezi’’ olaylarına ‘’Türk Baharı’’ diyen batı medyasını ifşası iyi okunmalıdır…  Batının Mısır’da yaşananlara darbe diyememesi, sessiz kalması, mevcut durumdan memnun olmasına işaret ederken, aynı zamanda Batının Mısır’daki bu darbeye giden süreçte etkin rolü olabileceğinin de kanıtı değil midir?

‘’Gezi’’ olayların iktidarın dik duruşuyla atlatılmasına müteakip gelişen 17 Aralık olayları da yine Orta Doğu da yaşanan gelişmeler dikkate alındığında çok manidardır… Halk arasında dini hassasiyetiyle bilinip sureti haktan gözüken bir yapının, halkın iradesinin meşru temsilcisi olan Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı darbe yapma sürecine girmesi, Orta Doğu’daki din kisvesi altında taraftar toplayıp egemen güçlerin istekleri doğrultusunda kendi ülkelerinde masumların zarar görmesine vesile olan IŞİD gibi örgütlerin hatırlanmasına vesile olmakla birlikte ülke insanlarının birbirlerini kırmaları için azm ettiren gücün aranmasına vesile olmaktadır...

Gerek ülkemizde gerekse de bölgede yaşanan bu olayların benzerliğine tesadüflük addetmenin gerek tek kutuplu dünya düzenine gerekse de doğanın tabiatına aykırılığından mütevellit, tüm bu yaşananların bir ‘’üst akıl’’ tarafında organize edilerek servise sunulduğunu rahatlıkla söylemek mümkündür…

‘’üst akıl’’ın yaptığı operasyonlar bu açıdan dikkate alındığında; baskın karakterli dini görünümlü yapılar ile hem milli menfaatleri önceleyen mütedeyyin siyasilerin tasfiyesini planlamış, hem de terör ve örgüt gibi kelimelerle İslam’ı yan yana getirilerek dünya kamuoyunda islamofobi’nin yayılmasını amaçlamıştır…

Selametle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi