Nerede kalmıştık?
Ramazan dolayısıyla hayatın kendisine de ara veriyormuşuz gibi. Kuşları, böcekleri, havaları, olur olmaz soruları yazıp durduk. Oruçta şekerimiz düştü, sinirimiz gerildi, bayramda gülüp eğlendik. Şimdi yeniden hayata dönme zamanı…
…
Bayramı ne coşkuyla kutladık ama… Yalnız iyi kutladık. Memlekete gidip el öptük, hasret giderdik, balık tuttuk, organik meyveler yedik hepsini sosyal medyadan paylaştık. Denize girdik. Eğlendik, kafa dağıttık, güneşlendik, dans ettik…
Hepsini unutacağız ama birkaç güne…
Bu bayramı unutmayacak, unutamayacak iki kişi; Karamanlı şehit Oğuzhan Küçük’ün anne ve babası…
Bu bayrama damga vuran ve bu ülke yaşadıkça yani kıyamete kadar hatırlanacak iki kişi aynı zamanda onlar…
“Ayıp olmasa güler oynarım” diyen 22 yaşındaki şehit Oğuzhan Küçük’ünbabası Alaaddin Küçük bu sözlerle tarihe geçti. Metanetiyle, gerçek sabrıyla, vatana millete olan bağlılığıyla, Yaradana olan inancıyla.
Haberi aldığında ciğerleri parçalanan annenin gözyaşlarındaki ve haykırışındaki asaletini de unutmayacak bu millet…
Onlar bu bayramı asla unutamayacak.
Bu millette onların asaletini…
Öyle bir asalet ki ‘Düşmana korku, dosta güven veren’
“Ve bu milleti asla yıkamayacaksınız” diyen…
…
Şanslıyım; Bir vakıaya karşı tepki koyacak olsam, gazeteciyim haber yaparım, köşem var, yazarım…
Ama sokaktaki herhangi bir vatandaş bir eylem yapacak olsa onun aklına gelecek ilk işte ‘Yürüyüş’ olacaktır… Ankara’ya kadar…
Tıpkı Kılıçdaroğlu ve CHP gibi… Aslında yürümekte ve belki de tepki göstermekte bir sakınca yok… Yürüsünler… Bir büyük Türk düşünürünün dediği gibi ‘Yürümekle yollar aşınmaz, bu sıcakta yolları kapatırsanız bol bol küfür yersiniz sadece” Ama yürüyün tabi. Millet size bundan daha farklı misyonlar yüklemiş olsa da siz çaresiz üniversite öğrencileri gibi yürüyün.
Ama bu yürüyüşte tünelin ucu kötü bir yere çıkabilir. Tepkimiz ve sıkıntımız bu.
Onlarca yıllık planın sonunda Ortadoğu’yu istedikleri kıvama yani ateşten bir topa döndüren Emparyalizm’in sonuç alamadığı tek yer Türkiye…
Bir şeylerle kaşıdılar, kaşıyorlar, kaşımaya devam edecekler… Son birkaç yıldır olduğu gibi… Koca dünya savaşlarının bir prense sıkılan kurşunla, prensesin ayağına batan dikenle çıktığı bir dünyada, sizin ülkenizde de;
O topluluğu kışkırtmaya çalışanlarla,
Camilere saldıran düzenbazlarla,
Cem evlerini hedef göstermeye çalışan meczuplarla,
“Darbe yapmaya geldim” diyerek 5-10 kişiyi öldürmeye kalkan şizofrenlerle,
Tacizi, tecavüzü, pedofiliyi, LGBT’yi bahane etmeye hazır ve nazır aklı evvellerle,
Suikastlardan ve kafa karışıklıklarından medet uman teröristlerle,
Kısaca halkı tahrik etmek için elinden geleni ardına koymayacak ve her türlü alakalı alakasız argümanı kullanacak kadar karaktersiz dahili ve harici bedhahlarla önümüzdeki dönemde daha çok karşılaşacağa benziyoruz…
Çok kritik süreçlerden ve günlerden geçiyoruz… Herkesin dikkatli olması gerektiği bir dönemden yani.
Ve CHP yine aynı role soyunuyor. Düşmanlıklara yani…
Sıkıntımız bu… Yoksa yürüsünler.