Murat Güçlü
Murat Güçlü MUJICA ve Ermeni Meselesi

MUJICA ve Ermeni Meselesi

Uruguay’ın eski cumhurbaşkanı Jose Mujica geçenlerde CHP davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. Dünyanın en fakir devlet başkanı olarak övülen Mujica’nın yakınlarda biyografisi yayınlandı. Türkçe’ye Saraysız Başkan Jose Mujica” adıyla tercüme edilen eserin arka kapağındaki tanıtım yazısında şöyle bir ifade var.

Mujica, çiftlik evinin bahçesinde, üzerinde hırkası, yanında köpeği Manuela ve yüzünde afacan çocuklarda görülen o muzip gülümsemesiyle verdiği bir röportajda söylediği "Halkları oluşturan insanların büyük bir kısmı devlet başkanlarının yaşadığı gibi bir hayatı yaşamıyor. Ben ülkenin büyük bir bölümünün yaşam tarzı nasılsa öyle yaşıyorum. Devlet başkanlarını azınlıkta olan bir grubun yaşadığı sisteme dahil etmeye çalışan bir mekanizma var. Düşündüğün gibi yaşamalısın. Aksi takdirde yaşadığın gibi düşünmeye başlarsın" sözleriyle yaşam tarzını neden değiştirmediğini, bunun aslında bilinçli bir seçim olduğunu anlatıyor. 

 

Mütevazı yaşamı sebebiyle Mujica dünyanın her yerinde halklar tarafından sevilen ve sempati duyulan bir lider.  Ancak CHP herhalde kitabındaki tabir gereği “Saraysız Başkan” olmasından dolayı davet etti. Basın gelişinden gidişine kadar büyük ilgi gösterdi.  Açılışlar, etkinlikler, imza günleri…

Mujica niye davet edildi? Davetinden nasıl bir kazancımız oldu? Bu soruların cevabı yok.

Yukarıda ifade ettiğim üzere Mujica’nın popülaritesi mütevazı yaşam biçimden geliyor. Davet eden CHP mütevazı yaşamı tavsiye eden ve uygulayan bir parti mi? Peki Mujica’dan sonra buna yönelik bir çabası olacak mı? Yoksa CHP’lilere göre onlarca residance sahibi olsan da sol yumruğunu havaya kaldırınca Solcu ve Devrimci olunuyor mu? Sahi CHP’liler Mujica’ya Residance sahibi vekillerinden bahsettiler mi acaba?

Bunun yanında Murat Bardakçı’nın köşesinde dile getirdiği husus çok daha önemli. Sevgili mütevazı devlet başkanımız, ton ton amca Mujica sözde Ermeni soykırımının tanınması için nasıl büyük bir mücadele vermiş. Bardakçı’nın yazısından  yaptığım alıntılar aşağıda;

 

Mujicanın sekiz ay öncesine kadar cumhurbaşkanı olduğu Uruguay, Türkiye’nin Ermeniler’e soykırım yaptığını 1965’te kabul etmiş olan ilk memleket idi... Aradan neredeyse yarım asır geçmişti, başkent Montevideo’da her 24 Nisan’da rutin kınama toplantıları yapılıyordu ama soykırım meselesi pek muhterem misafirimiz Jose Mujicanın 1 Mart 2010’da cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması ile beraber tekrar gündeme geldi ve Mujica, görevi devralmasından bir ay üç hafta sonra, 24 Nisan 2010 sabahı Montevideo’nun Ermenistan Meydanı’na Ermeniler tarafından dikilen soykırım anıtını bizzat açtı! Sonra başkan yardımcısını Ermenistan’a gönderdi, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyanda geçen senenin Temmuz’unda Uruguay’ı ziyaret etti, Mujica 10 Temmuz’da “Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915’te Ermeniler’e karşı yaptığı soykırımın uluslararası alanda kabul edilmesini”  istedi ve Uruguay’ın Yukarı Karabağ konusunda Ermeni görüşlerini desteklediğini açıkladı!

Montevideo’da bir “Soykırım Müzesi” kurulması kararını onayladı, bu senenin 21 Ocak’ında 1915 olayları konusunda konuşurken “Türkiye tarihindeki bu karanlık sahife ile yüzleşmeli ve yaptığı vahşeti kabullenmelidir” dedi, “Ermeni Soykırımı’nın 100. Yıldönümü Organizasyon Komitesi” ne katılması için o gün yapılan daveti de kabul etti ve görevden ayrılacağı 1 Mart 2015’ten sonra Komite’nin çalışmalarında hazır bulunacağını bildirdi. Başımıza neredeyse tâc ettiğimiz Sinyor Mujica, Soykırım Komitesi’nin faal bir üyesidir…”

 

Ermeni meselesi gibi milli bir meselede, Ermeni tarafının görüşlerinin yılmaz savunucusu ve faal üyesi olan Mujica’ya yapılan övgüler, gösterdiğimiz ilgi hepimize sirayet eden aşağılık kompleksinin yeni bir yansıması. Ayrıca tarih şuurumuz olmadığını da gösterdi.  Yerli ve Milli olmak sanıldığından çok daha önemli…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Güçlü Arşivi