MESELE “YEDİ GÜZEL ADAM” YETİŞTİRMEK
'Seçimle, sandıkla, oyla iktidarı değiştirebilirsiniz. Ancak bir de seçimle değiştiremeyeceğiniz kültürün iktidarı var. Kültür iktidarı olmak için çok daha çalışmaya, alın teri dökmeye ihtiyacımız var. Kültür emperyalizmine karşı yerli ve milli değerlerimizi evrensel bir dille yeniden keşfetmeli ve yeniden inşa etmeliyiz' demişti Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan...
Ak Parti 16 yıllık geçmişinde Türkiye siyasetinde görülmemiş başarıları elde etti. Kurulduğu günden beri siyasal iktidarı elinde bulunduran Ak Parti, aynı başarıyı kültürel iktidarda elde edemedi.
Dilimizden, tarihimize kadar birçok alanda ecdadımıza ve kültürümüze husumet duyan tipler; sinema, tiyatro, spor, teknoloji ve bilim alanında çok yüksek bir sese sahipken, geleneksel aile yapımıza uygun isimler bu alanlarda ses getiren başarılar elde edemedi, edemiyor.
Sinema, tiyatro, edebiyat ve medya alanında 80’li yıllardan başlayıp 90’lı yılların sonuna kadar süren televole-magazin içerikli anlayış, geleneklerine bağlı Türk aile yapısının gözünü korkutarak bu alanın terk edilmesine sebep oldu.
Hatta Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana kendi burjuva sınıfını oluşturan kültürel alan, Osmanlı bakiyesini hor gördü, alan dışına itti.
Bu anlayışın ortaya çıkardığı vesayet kurumları her 10 yılda bir yaşadığımız batı destekli darbelere sebep oldu.
Bu jakobenlerden oluşan burjuva sınıfı, milletimizin iliğini kemiğini sömürdü.
Dedesi Selçuklu, babası Osmanlı olan bu topluma, kendine ait olanları unutturup Batı kültürünü benimsemeye zorlayarak işkence ettiler.
Batı’ya ait tüm imgelerin kutsanıp, muasır medeniyet seviyesinin sadece batıya endeksli olduğu algısını bizim toplumumuza bilerek empoze ettiler.
Çağdaşlığın bu topraklarda Cumhuriyet’le başladığı algısını oluşturdular.
Bizi kültürel iktidarlarıyla zehirlerdiler.
Bu konuda bizim de suçumuz var elbet…
Örneğin sosyal medyayı Gezi Kalkışması’ndan sonra keşfettik birçoğumuz. Ne idiği belirsiz tipler orayı da işgal etmişlerdi kendi bölücü tayfalarıyla birlikte de sonradan uyandık.
Ufak tefek eksikliklerine rağmen sanata ve sanatçıya dair devletimizin çok önemli teşvikleri var. Kültür merkezleri, spor salonları ve bunun gibi onlarca yatırımlar yapılıyor. Fakat ne var ki bu yatırımlar kuru bir binadan ibaret olunca hiçbir anlam ifade etmiyor.
Yedi Güzel Adam’ı yetiştirecek bir Maraş Lisesi yok mesela. Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Akif İnan, Erdem Bayazıt, Alaaddin Özdenören, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu’nu yetiştirecek kadrolarımız yok mesela.
Ya da bülbül sesli İmam hatip mezunlarımız artık memur olup parasını kazanmanın derdine düştü. Bir Tayyip yetiştiremiyoruz ne yazık ki.
Suç bizde, biz boş bıraktık bu alanı.
Akşam tartışma programlarına bakıyorsunuz 20 senedir hep aynı yüzler. Gazeteleri açıp köşe yazarlarına bakıyorsunuz doldurmuşlar garip garip tipleri.
Hal böyle olunca da Nusret’in antrikotlarını meşhur ediyoruz, taksime kaşar koyup, öğrenciye yumurta attırıyoruz, ne olacak ki başka!
Kısacası ahlaki çöküşü rüküş bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz.
Siyaset, kendi kültürel okulunu oluşturmadan davaya dönüşemez.
Recep Tayyip Erdoğan nasıl da özlemini çekiyor bu okulun, görebilseler keşke…