Mehir Vakfından, Maden Kazasına Yoğun Gündem
Dün nasıl yoğun bir gündemdi. Türkiye gündemini takip edecek mecal bile kalmadı inanın, bizde…
Peşmerge’nin Türkiye üzerinden Kobani’ye gitmesi, Beştepe’deki Aksaray’da ilk kabul, Resepsiyonların iptal edilmesi, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara Atatürk Kültür Merkezindeki Cumhuriyet Bayramı Kutlamalarında, Atatürk, Celal Bayar ve Cevdet Sunay’dan sonra ilk defa halka hitap etmesi…
Bakın dikkat ederseniz CHP’nin Cami düşmanlığının yeniden nüksetmesinin, açıktan bazı CHP’li olduğu ifade edilen insanların Ezan sesinden rahatsız oldukları için Validebağ’a Cami istemediklerini açıklaması, Hürriyet türü gazetelerin yine provokasyon içerikli yayınlarına Cami inşaatı üzerinden devam ediyor olmaları gibi konulara sıra bile gelmiyor.
Tabi bu arada BDP- HDP- PKK’nın ülkemizde terörist faaliyetlere devam edeceklerini 1 Kasımda yine yandaşlarını sokağa çağırmasından anlaşıldığı gibi konularda gündemde ama bizler o konulara ne yazık ki hiç giremiyoruz.
Konya’da ise Fevzi Kayacan konusu elbette ki dünün önemli başlıklarındandı ve sağ olsun Değerli Baro Başkanımız “kendisini kontrol altında tutacağız” diyen ağabeylerin pek sözünü dinlemeyeceğini ve bizim haklı olduğumuzu gösterdi.
Doğrusu Fevzi Kayacan’a teşekkür ediyorum.
E utanacak birileri var mı? Utanır mısınız? Kim kazanmış şimdi anlıyor musunuz?
Neyse biz önce Mehir Vakfına bakalım:
Dün enteresan birkaç haberle gündeme geldi Mehir Vakfı. Bir internet sitesinin konuyla ilgili haberinin başlığı aynen şöyleydi:
“Mehir Vakfı Başkanı Özdemir istifa etti”
Tabi biz de şaşırdık, Mustafa Özdemir niye istifa etsin ki? Derken anlaşıldı ki, Mehir Vakfı gibi Vakıfların yasal olarak genel başkanlık statüsü kullanma imkânı yokmuş.
Böyle vakıflarda Mütevelli Heyet ve Bu Mütevelli Heyetinin Başkanı olabiliyormuş.
Mustafa Bey’de sizin anlayacağınız istifa falan etmemiş, vakıf senedi değişmiş ve yasal düzenlemeler yapılmış.
Artık Mustafa Özdemir’e genel başkan demeyeceğiz, mütevelli heyet başkanı diyeceğiz, hepsi bu…
Ama bir ara baya bir tantana koparıldı, neyse biz gerçeği size ifade etmiş olalım ve doğal olarak da, Mustafa Özdemir’in, Mehir Vakfı’nın aleyhinde bir gelişme yaşanacağını zannedenler de avuçlarını yalasınlar… Mehir Vakfı hizmetlerine devam ediyor, Mustafa Özdemir de mütevelli heyet başkanı, işin özü bu…
Gelelim Ermenek’teki faciaya…
Dün Konya baya yoğundu, aslında gelenler Konya’da kalmadı ama neticede Konya’dan geçtiler. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, Bakanlar Sayın Taner Yıldız, Faruk Çelik, Lütfi Elvan…
Hepsi maden faciasının yaşandığı Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Güneyyurt beldesine gittiler. Bakanlar buradaki çalışmaları takip ediyorlar ve elbette Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız da bölgeyi ziyaret etmiş oldu.
Madenciler gerçekten çok zor şartlarda ekmek kazanıyorlar, bir maden ocağında bütün güvenlik tedbirleri alınmış olsa bile, çalışanların yine de hayatları tehlikede, zira bilinmeyen başka birçok faktör de madendeki tehlikeyi tetikliyor.
Belki de yoğun yağan yağmurların yer altındaki suları artırması neden olmuş olabilir bu faciaya bilemiyorum, bildiğimiz bir su baskını olayının yaşanması ve burada 18 işçinin mahsur kalmasıdır.
Tabi işçilerin bulunduğu alanı su seviyesi aşıyordu, bu da madenden sevindirici bir haber almanın zorluğunu ortaya koyuyor.
Ama Rabbimizden ümit kesilmez, bizim dualarımız, Osman Çoksöyler, Hüsnü Çolak, Ali Haznedar, Kerim Haznedar, Mehmet Tokat, Hüseyin Çolak, İsa Gözbaşı, Bahri Üzer, Kamil Yaman, Tezcan Gökçe, Uğur İlhan, Hüseyin Gültekin, İsmail Gürses, Mehmet Baha, Mehmet Özcan, Hasan Tuncer, Recep Çiloğlu, Ömer Cansu isimli kardeşlerimizle birlikte.
Yakınlarına da sabrı cemil niyaz ediyoruz.
Bütün Türkiye seferber oldu ama işte netice itibariyle Allah ne diyorsa o olacak. Kimsenin elinden bir şey gelmez. Rabbimizden kardeşlerimizi sevdiklerine bağışlamasını diliyoruz.
Ulusal medyada da konu hemen elbette gündem oldu.
Hemen yenidünyanın gündem yorumcusu starları konuşmaya başladı. Konuşsunlar elbette ama bari bilerek konuşsalar…
İnsanlarımız ne yazık ki kadere ve kazaya imanı kaybetmiş gibi bir görüntü veriyorlar.
Hesabın, kitabın, matematiğin, tedbirlerin engel olamayacağı bir kader vardır. Bu elbette ki kazada bir hata var mı yok mu? Bir suiistimal var mı yok mu? Araştırılmasın demek değil. Suçlu varsa o da cezalandırılsın ama bilelim, kaza ve kader de vardır, takdir vardır.
Elbette insanımızın tedbirsizliği, zaman zaman işleri savsaklaması gerçekliliğini de yok saymamalıyız, ülkemizde iş kazalarının büyük bir çoğunluğu insan faktörlüdür bunu da elbette göz ardı etmemiz gerekiyor ama biraz tefekkür, teslimiyet de önemli.
Allah takdir ediyorsa kim ne yapabilir zaten, her ülkede maden kazası oluyor ve ne yazık ki ölümler de oluyor.
Şunu da bilmemiz gerekiyor, kanunları ne kadar güzel yazarsanız yazın, öncelikle insan yetiştirmek zorundayız, insanlarımızın bilinçli olması hafife alınmayacak bir konudur.
Bu arada madende kazada mahsur kalan Hüseyin Gültekin’in bir de çocuğu olmuş. Anne Ayşe Gültekin’in en güzel ve en sıkıntılı günü aynı an da yaşaması da tuhaf bir dünya dengesi olarak insanı buruk bir düşünceye sevk ediyor.
Yavrucağın bahtı açık olsun, Rabbim bu aileye de yardım etsin.
Allah milletimizi her türlü faciadan korusun ve mahsur kalan 18 kardeşimizin de Allah yardımcısı olsun.
Diyebileceğimiz bu…