Hayrettin Atak
Hayrettin Atak Konya’yı bekleyen 5 tehlike…

Konya’yı bekleyen 5 tehlike…

Tabi ki Konya’yı bekleyen sadece 5 tehlike yok…

Otursak tek bardak çay eşliğinde yüzlercesini sıralayabilir bu şehrin her sakini…

Gündemden uzak kaldığımız son birkaç günlük haberlere bakınca en çok göze çarpanlar bunlar  diyeceğim o bile değil…

İtiraf ediyorum 5’le sınırlamamamın tek sebebi kafiyeli olması… Yoksa tek gün bile etrafına bakan bir kişi onlarcasını sayabilir…

Bir de böyle rakam verince çok şey biliyormuşsunuz gibi havalı duruyor…

Kolay değil tabi öyle tesbit, teşhis, tedavi…

Neyse;

En önemli gündemdi ölen Suriyeli Genç… Mahkemeye intikal etmiş bir konuyu yeniden anlatmaya lüzum yok, kamera görüntüleri her şeyi açıklıkla anlatıyor….

15 Temmuz darbe girişimi sebebiyle mola verdiğimiz bu sorunu yeniden hatırlattı… Konyalının büyük sağduyusu sayesinde henüz bir infiale yol açmadı bu tip olaylar ama “Eli kulağındadır”, “Patlamaya hazır iki bomba” gibi veciz sözlerin tamamı konuyu en güzel şekilde anlatır…

Çoğunluğun sağduyusunun yanında güvenlik güçleri ile siyasetçiler ve bürokratların da ince çalışmalarının, Konya’nın bir çatışma ortamına dönmemesinde büyük katkısı olduğunu düşünüyorum…

Ancak bu tehlike geçti anlamı taşımıyor… Hiç beklenmedik anlarda beklenen şeylerin olması içten bile değil… Alarm seviyesi en üst seviyede tutulmalı…

Karapınar’da yaşanan kum fırtınasının fotoğrafları düştü haber ajanslarından…  

Buda ikinci önemli tehlike…

Konya’da dikilen ağaç sayısı ile ilgili açıklamaları duyunca Konya’nın ikinci Marmara değil ikinci Karadeniz olması bekliyoruz… Karşımıza çıkan görüntü ise ikinci “Necef Çölü”

Karapınar’da oluşan obruklarla ilgilenen sadece oradaki ajans muhabirleri… Onlarda ‘Bize haber çıktı’ diye seviniyorlar… “Kaçak kuyuları kapatalım” diyen bürokratların karşısına da oranın halkı çıkıyor… Para kazanma uğruna geleceğimizden vazgeçiyoruz elbirliğiyle… Çok ta haksız sayılmazlar elbet… 

Her tarafı kirli değnek… Güney’den, Kuzey’den, Doğu’dan ve Batı’dan getirsek te suları kar etmeyecek bir gün…

Ama şu gerçek;           

Konya çölleşiyor…

Ve hepimiz seyrediyoruz…

Üçüncü tehlike; Nüfus…

Hani bu şehri idare edenlerin onyıllardır söylediği klasik bir cümle var bu cümlede sadece tarihler değişir; “2030’un Konya’sını yok yok 2050’nin Konya’sını hatta 2070’in Konya’sını hazırlıyoruz” diye…

Ne yazık ki doğruymuş! Evet inanılır gibi değil… Konya bugünüyle bile 2070’e hazır... Yeni yollar, yeni binalar, yeni şebekeler, yeni sosyal tesisler, yeni yaşam alanları inşa etmeye lüzum yok gerçekten…

Çünkü bugün Konya ne kadar büyükse ve nüfusu ne kadarsa 2050 de de aynı büyüklükte olacak… Ben demiyorum TÜİK diyor. Konya nüfusu birkaç yıl sonra durmaya sonra da gerilemeye başlayacak… İhtiyaçlar şekil değiştirebilir o tarihlerde belki ama bugünkü haliyle 2070’de de rahatlıkla idare eder bu şehir…

Hiç yorulmaya gerek yok. Yok öyle 2050’de ultra sanayi kenti, ultra tarım şehri olmak bu çerçevede imkansız yani…

Eğer birileri bir şey yapmamaya devam ederse ‘Kadim Selçuklu Başkenti’ tarih sahnesinde sadece bir ‘Yaşlı çocuk’ olarak yaşamaya devam edecek…

İyi tarafı “Çocukluk heyecanımızı ve masumiyetimizi’ kaybetmeyiz tabi…

…      

Bizi bekleyen bir başka tehlike de ‘Hava Kirliliği’.

Malum kış yaklaşıyor…

“Bakın şimdi Konya şu çanak şeklinde bir araziye sahip ve esmiyor kardeşim. O yüzden hava kirliliği var, başka bir yüzden değil. Şehri mi taşıyalım?” edebiyatı sayesinde bu yılda zehir soluyacağız. Çünkü yine hiçbir şey yapmadık… Biz alıştık ta artık çocuklarımız solumayaydı… Kış günleri 15 metre sonrasını göremediğimiz bu şehir nasıl oluyor da hava kirliliği fazla şehirler arasına girmiyor sorusunun yanıtını bu kış bir kez daha hatırlatmakta fayda var tabi…

Belki de en önemlisi; “Aslında hiçbir şeyimizin büyümüyor olması,

“Tarım şehri Konya, Sanayi kenti Konya, Turizm cazibe merkezi, Hoşgörü toprağı…”

En fazla buğdayı, arpayı, fasulyeyi, bamyayı üretiyor olmamızın sebebi özel bir tarım yapmamız değil, en büyük toprağa sahip olmamız…           

Büyüme oranlarımızın Türkiye ortalamasından fazla olması art arda yapılan Organize Sanayiler değil ortalamada hiçbir varlık göstermeyen 70 ilin bulunması… Yarışmamız gereken, Bursa, Antalya, Gaziantep, Adana, Kocaeli gibi iller… İhracatımız sürekli düşüyor, ithalatımız yerinde sayıyor, 2023 yaklaştıkça hedeflerimizden uzaklaşıyoruz…

Kısaca kendi markalarını oluşturamayan, tarım ve turizm den istediğini alamayan Konya yerinde saymaya mahkum… 5 değil 15 olsa Sanayi sitemiz küçülmeyeceğiz ama yerimizde saymaya devam edeceğiz…

Ama çok güzel büyüyoruz taklidi yapıyoruz ya! o tam Oskarlık…

 …

Bayram biraz yordu galiba…

Şu Pensilvanya’ya giden Hocalarımız, Tek tip yetişen gençliğimiz, birde şu kundaklanan araçlarla ilgili bölümleri bir başka sefere bırakalım…

Sayıyı da tutturmuş olurum böylece… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi