Konya’nın Fransızları…
Yazarımız Murat Can’ın kaleme aldığı bizimde sürmanşette haber yaptığımız “Başbakan’ın Rektörlük için işareti” yazısı, Konya gündemine bomba gibi düştü. Konya kulisleri ve medya o günden bu yana bu konuyu konuşuyor…
Ama bir kesim haberi de yapılmak istenenleri de yanlış anladı yine sanırım…
Konuyu asli mecrasından çıkarıp “Başbakan eliyle kimseyi işaret etmez, hatta Başbakan göz işareti bile yapmaz diyenden, Başbakan seyircidir; hakem değil müdahale etmez, Başbakan’ı yıpratmayın, su akar yatağını bulur” gibi yorumlarla muhatap olduk.
Bu haberimizle aslında iki ayrı grubun iki ayrı yönde eleştirisiyle karşılaştık; Birincisi Başbakanın Rektör seçiminde taraf olmayacağı, ikinci grupta bu haberin Başbakan’ı yıpratacağı konusunda…
Öncelikle bu noktaları aydınlatalım;
Birincisi, dinleme şebekeleri çökertilirken, Çankaya’ya yerleştirilen böceklerin ucundaki kulaklıkları bize emanet etmediler…
Biz sadece bir habercilik başarısı gösterdik;Prof. Dr. Tahir Yüksek’in Rektörlük için en güçlü aday olduğunu ilk duyuran gazete olarak…
Gizli kapaklı olmayan, tamamen iyi niyetli bir görüşmenin arka planını yorumladık ve yayınladık… Yorumlamamızın doğruluğunu da en çok Selman Türker’in Tahir Yüksek lehine ve adına yarıştan çekilmesi gösterdi bize…
Bu çekilme çok önemli bir adımdı… Sadece seçimlerin sonucu anlamında değil Üniversitenin geleceği açısından da önemli bir adım… Mustafa Şahin’in de aslında atması gereken ama atmadığı bir adım… Neden atması gerekirdi sorusuna da hatta neden kendisinin işaret edilmediğinin yanıtını da kolaylıkla bulabilir aslında; Kendine soracağı şu kısa soruyla; “Selçuk Üniversitesinde 4 yıldır paralel kadrolaşma yaşanırken, Yönetim ve kadroların Okyanus ötesiyle organik ve inorganik bağlantıları hep gündemdeyken, yönetimin ve kadroların ismi sürekli hükümet karşıtı olarak anılırken ben neredeydim?”
İşte kendine Selçuk Rektör Yardımcısı olarak soracağı bu sorunun yanıtı bugün yaşanan tüm gelişmelerin de yanıtı olacak ve aslında bir bakıma o işaret parmağının önünde neden kendi süliyetinin olmadığını da anlamış olacaktır… Tüm bunları bilmek için bir ideolojiye hizmet etmeye gerek de yok hani…
Bu haberin ikinci noktasına gelince; Sürece dahlinin arka planına inmek te fayda var diye düşünüyorum; Baro seçimlerinin hemen akabinde baro başkanının yaptığı açıklamayı “Ahmet Davutoğlu’na memleketinden beklenmedik tokat” başlığıyla verilen Oda-Tv haberi önemli ipuçlarından biri…
Bu ve buna benzer başlıkları yeniden görmek istemeyen birinin yapacağı ilk iş “şehrini kurgulamaktır.”Bunun kendisini yıpratacağını düşünmüyorum… Formül açık; Sıfır sorun=Büyük Türkiye…
Tüm ülkeyi yeniden dizayn ederken, hatta dünyaya yön vermeye çalışırken en son isteyeceğiniz şey evinizin içinde yaşayacağınız sorunlardır…
Her şeye en baştan başlamak istiyorsanız ilk yapacağınız evinizin önünü temiz tutmaktır…
Bir yöneticinin, bir şehri yeniden inşa etmek için birlikte çalışacağı ekip arkadaşlarını seçmek istemesinden daha doğal ne olabilir…
Ve aslında Yüzde 75’in en önemli sorumluluğudur bu bir anlamda…
…
Gazetecilik aydınlatabilmektir kamuoyunu…
Yaptığınız aydınlatmak değilse, bu nice oyun oynamaktır…
Millet, yeni Konya’ya, yeni Türkiye’ye ve yeni Dünya’ya Fransız kalmasın bize yeter…