KONYALI BAŞBAKAN?
Yeni Şafak yazarlarından 28 Şubat döneminin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sayın Bülent Orakoğlu dünkü yazısını bu başlıkla yayınladı. Tabi bir Konyalı olarak dikkatimi çekti. Sayın Davutoğlu’nun Konyalı olması ile ilgili ne dediğini merak ettim. Okurlarımın affına sığınarak uzunca bir bölümü iktibas etmek istiyorum.
“Sayın Ahmet Davutoğlu'nun AK PARTİ Genel Başkanı ve 62'nci Hükümet'in Başbakanı olması şüphesiz, Yeni Türkiye Vizyonu ve 2023 hedeflerine ulaşılması açısından önemli bir duruma işaret ediyor. Ancak Davutoğlu'nun doğum yerinin Konya ilimiz olması bana 28 Şubat sürecinin flu konjonktürel ortamında yapılan, MGK toplantısında darbeci askerlerin Konya ilimiz ve şahsım hakkındaki bölücü, ötekileştirici millet iradesini tehdit ve yok sayan konuşmalarını hatırlattı.
1997 yılı 31 Mayıs MGK olağan toplantısı, Çankaya Köşkü'nde yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlığında yapılan toplantıya, askeri kanattan, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Kuvvet Komutanları, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, sivil kanattan, Başbakan Erbakan, Başbakan Yardımcısı Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan katılmıştı. Orgeneral Karadayı toplantıda Sarmusak skandalını gündeme getirerek, Genelkurmay ve bazı askeri birliklerin polis tarafından gözetlendiğini iddia ederek 'Devletin bir kurumunun bir başka kurumu gözetlemesi devlet açısından kabul edilebilir bir yöntem değildir. Bu bizi fazlasıyla rahatsız etmiştir. Konyalı birini getirip istihbarat daire başkanı yapmışsınız' şeklinde konuşmuştu.
Türkiye nereden nerelere geldi. Allah'a şükür ki bugün Konyalı Başbakan'ımızla Türkiye olarak iftihar ediyoruz. Devlet-millet ilişkilerinde milleti ve değerlerini öne alan bir vizyon ile bu ülkenin yönetilmesi demokrasinin taçlandırılması demek.
Konyalı olmayı otomatikman suç sayan, bölücü faşist milli irade düşmanı zihniyeti biliyor ve tanıyorum da, devletin istihbarat daire başkanının doğum yerini dahi öğrenmeyen ancak ülkenin kaderi ile oynayan aciz vesayetçi yapıları lanetliyorum.
Doğum yerim ise Eskişehir, vesayetçilere duyurulur.”
Deveye boynun neden eğri demişler nerem doğru ki demiş. Yukarıda anlatılanlar tam bu söze uygun…
Ak Parti’nin başta Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu da olmak üzere yönetim anlayışları ve icraatları eleştirilebilir. Yanlış yatıkları politikalar vardır. Yapmadıkları için eleştirilecek işleri çoktur. Ancak bir partinin/hükümetin/siyasetin icraatlarının başarılı veya iyi olup olmadığı hakkında hüküm verebilmek için hem bir referans noktasına ihtiyacınız vardır hem de mukayese edeceğiniz benzerlerine. Hangi temel ilkeye göre başarılı ve iyi icraatlarda bulundu? Demokrasi, ekonomi, İslam, Özgürlükler, Sosyal Politikalar… bunların hepsine göre Ak Parti’nin başarı oranı değişir. Diğer taraftan ise Ak Parti diğer siyasi partiler ve hükümetlerle kıyas edildiğinde hemen hemen her konuda çok daha başarılı olduğu kabul edilmelidir.
AK Parti’nin Özgürlükler konusunda yaptıkları göz ardı edilmekte. Son zamanlarda sıklıkla otoriter bir sistem kurulduğu, tek adam, sivil diktatör ve benzeri söylemlerin arttığını görmekteyiz. 28 Şubat’ın yukarıda iktibas edilen ve benzeri baskıcı olayları henüz hafızamızda tazeliğini korurken, Ak Parti’nin ülkeye getirdiği görece özgürlük ortamını yok saymak hakkaniyete aykırıdır. Ak Parti “olması gereken” özgürlük ve demokrasi standartlarına henüz ulaşamamıştır, doğru. Belki de bu standartlara ulaşmak gibi bir motivasyonu da yoktur, bu da kabul edilebilir. Ama ülkeyi yönetme görevini devraldığı günden bugüne çok daha özgür ve demokratik bir ülke haline getirdiğinin inkar edilmesi iyi niyetli bir eleştiri değildir.
AK Parti’yi ve hükümeti “özgürlükler” konusunda daha yüksek standartların ülkemizde uygulanmasını sağlaması için teşvik etmeye, eksikliklerini eleştirmeye evet ancak özgürlükler konusunda hiçbir şey yapmadı, hatta geriye gidildi, otoriter bir sistem kuruldu demeye hayır.
Konyalılığın –burada Konyalılıktan kastettikleri milli manevi değerlerine bağlı Anadolu insanıdır- yaftalandığı bir dönemden Konyalı –ki burada da benim kastettiğim aynen milli manevi değerlerine bağlı Anadolu insanıdır- bir Başbakan’a gelinmesi için verilen mücadeleyi küçük görmeyelim.