Konut satışları “ekonomi kötü değil” diyor…
Dün TÜİK, konut satış istatistiklerini açıkladı. Bu rakamlarla bile konuyu yorumlasak, şunu ifade edebiliriz; İnşaatta dinamik bir döneme giriyoruz ve sektörde iştah kabarmışa benziyor.
Önce Konya özelinden başlayalım. Evet, Konya’da mart ayında, bir önceki aya oranla yüzde 40'ın üzerinde bir artışla konut satışı 2.916 oldu. Başka bir deyişle de Konya’da bir önceki aya göre 844 daha fazla konut satıldı.
Konya'da konut satış sayısı, Şubat ayında 2.072 olmuştu.
2022 yılında Mart ayında ise Konya'da konut satışı 3.020 olarak gerçekleşmiş.
Bir önceki yıla göre 104 konut eksikliği var ama yine de konut satış rakamlarının oldukça uçuk düzeylere çıkmasına rağmen, 2023 yılının Mart ayında 2022 yılının aynı dönemine göre rakamlar, ciddi bir konut satışının Konya özelinde devam ettiğini göstermesi bakımından önemli, ifade etmiş olalım.
Bu rakamlar inşaattaki hareketliliğin artarak devam edeceğini de gösteriyor.
Ülke genelinde ise konut satışları Martta geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 21,4 gerileyerek 105 bin 476'ya düşmüş.
Konut satışları ocak-mart döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,5 azalışla 283 bin 215 olarak gerçekleşti.
Bu arada tabi, Hatay, Malatya, Adana, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Gaziantep gibi illerde deprem nedeniyle hiç konut satışının olmamasını öngördüğümüz zaman, enflasyondaki ve rakamlardaki yükselmenin konut satışlarını olumsuz etkilemediğini görebiliyoruz.
İster kabul edin, isterseniz de etmeyin, bu rakamlar bize Türk Milletinde para olduğunu, insanların konut alabilecek dinamizmini koruduğunu gösteriyor.
Hazine Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu anlamda yürüttükleri çalışmaların bir şekilde olumlu meyvelerini verdikleri görülüyor, daha net bir deyişle, rakamlar bize bunu gösteriyor.
Krediler konut alışlarını artırıyor, demeyin, kredi geri ödemelerinde ülkemizde bir sorunlu gösterge yok böyle olunca da zaten her dönemde konut için insanlar kredi alıyordu, bu dönemde de bu normal, belirtelim.
Türkiye’deki konut iştahının, dönüşüm süreci ile artmasını bekleyebiliriz, daha doğrusu işin uzmanları bekliyor, siz de kendinizi buna göre konumlandırabilirsiniz.
Özellikle deprem sonrası şehirlerde uygulanacak dönüşüm projeleri inşaat sektörü için ve dolayısıyla da ülke ekonomisi için büyük fırsatlar sunuyor, bir not olarak bunu da belirtelim.
İstanbul’da çok yoğun konut dönüşümünden bahsettiğimiz bir ortamda, İzmir, Ankara, Bursa, Adana, Konya, Diyarbakır, Kayseri gibi şehirleri de bu sürece eklediğinizde "kalifiye" düzeyinde ciddi bir işçi açığının oluşabileceğini görmemiz gerekiyor, bu hususu da gözden kaçırmamak gerekiyor, kayıtlara geçmiş olalım.
Konuyla ilgili Sayın Pendevi Palandöken’in açıklamalarını çok önemli görüyorum.
Bu bir uyarı, konuya bu açıdan da bakmak gerekiyor.
Pendevi Palandöken, “Şu anda ülkemizin en önemli meselesi olan deprem konutlarının yeniden tamamlanması için şantiyelerde çalıştıracak yeterli sayıda usta yok. Ülkede mühendis çok ancak demirci, sıvacı, kalıpçı, kaynakçı, operatör, elektrikçi vb. bulunamamaktadır. Bu nedenle meslek teknik okullarının sayısı hızla arttırılmalı, hızlandırılmış programlarla meslek eğitimlerine öncelik verilmelidir. Günümüzde en iyi okullarda okumak, herkesin gıpta ettiği bölümlerden mezun olmak kadar, bir zanaat öğrenmek, mesleki teknik eğitim almak da önemlidir. Bu yüzden ailelerin çocuklarını mesleki eğitime özendirmesi için projeler yapılmalıdır. Ekonomide çarkların dönmesini sağlayacak, piyasaları canlandıracak ve kalkınmamızı sağlayacak en önemli adım mesleki eğitimin güçlendirilmesidir.” diyor.
Ülkemizdeki eğitim ve istihdam konusunun bir türlü düzelmemesi nedeniyle ne yazık ki gençler üniversiteye yönlendiriliyor, aileler için bu tek çıkar yol olarak kabul ediliyor, böyle olunca da elimizde üniversite mezunu işsiz dolarken, Türkiye, iş yapacak insanı nerede ise yurt dışından getirilecek konuma geliyor.
Oysaki çalışana, işçiye, iş üretene önem verilse, para verilse, değer verilse, çocuklar, gençler çalışmaya yönlendirilse hem işçi açığımız olmayacak, hem de gençlerimiz işsiz olmayacak ama neden bilemiyorum, ülkenin bir türlü bu konulara ayıracak vakti olmuyor.
Eğitim, istihdam alanındaki yanlışlar, iş yapacak insan konusunda da bizi dışa bağımlı hale getiriyor, bilmiyorum tehlikeyi fark ediyor musunuz?
Ramazan Bayramına bir iki gün kalmış, onun için rakamlar vererek kafa karıştırmayacağım ama bu ülkede mesleki eğitim, meslek edindirme, çalışan insana önem verme, çalışanın hakkını verme, torpil, adam kayırma gibi konular çözülmeden, şehirleri dönüştürürken çok farklı bir sorunla da yüzleşmek zorunda kalacağız bilginiz olsun.