Kobani kontenjanından BDP – HDP Kendisini Yedi
Dün ağır bir gündü, bu yazıyı yazdığımda Terör Örgütü PKK yanlısı BDP ve HDP’nin kışkırtması ile sokaklara çıkan terör yandaşı Kürtler birçok ilde polisle çatışıyorlar.
Diyarbakır’da, BDP- HDP – PKK teröristleri, Müslüman, ülkesine sadık Kürt kardeşlerimize saldırdılar, 8 kişiyi katlettiler, toplamda ölü sayısı 21'i geçti.
IŞİD cani peki sadece faşistlik yapmadı diye Kürt katleden PKK – BDP – HDP yandaşı terörist cani değil mi? İnsan yakıyorlar, işyerlerini yakıyorlar, şehirleri yakıp yıkıyorlar.
Van Erciş’in herhalde fotoğraflarını görmüşsünüzdür. Deprem bile bu canilerin verdiği kadar bu şehre zarar verememişti.
Tabi bu noktaya nasıl gelindi, ABD – İsrail – Almanya – Fransa – İngiltere ve genel olarak da Siyonist – Emperyalist kan emiciler Türkiye ile hala nasıl hesap görmek istiyorlar çok iyi tahlil edilmesi gerekiyor.
Bir kere Türkiye kesinlikle ABD – İsrail – Almanya – Fransa - İngiltere kombinasyonuna güvenemeyeceğini herhalde daha net görmüş oldu bu süreçte.
Bu kan emici ülkeler ancak Türkiye’ye kendi istediği çizgide kalırsa destek olurlar, onun dışında her türlü pisliği yapar, her türlü argümanı kullanarak Türkiye’nin kolunu bükmek için gerekli adımları atarlar, bunu görmüş olduk.
Netice itibariyle ABD – İsrail – Almanya – İngiltere – Fransa Türkiye’nin hiçbir şekilde dostu olamaz bunu da görmüş olduk.
Adamlar çocuk katili Esed’le uğraşmıyorlar, Suriyeli çocuklar yine ölebilir, IŞİD’in kontrol ettiği petrol kuyuları ile sorunları var. Yani IŞİD bu adı kan emicilerin petrol kuyularına dokunmamış olsa IŞİD ile hiçbir sorun yaşamayacaklar.
Bölgedeki bütün terör gruplarının hamisi bu ülkeler anlaşılıyor ki kendi insanlarından, Hıristiyanlardan, Yahudilerden, Avrupalılardan, Amerikalılardan başka kimseyi insan olarak görmüyorlar.
Müslümanlar ölebilir, Türkiye karıştırılabilir, Suriye Irak bataklığa dönüştürülebilir, sorun değil, tek ki bu vampir sürüsü petrol sömürmeye devam etsin, bu topraklardaki kaynakları sömürmeye devam etsin.
İncitici elbette ama aynı zamanda da öğretici…
Öğreniyoruz, batı ile Amerika ile Avrupa ile insanlık hiçbir zaman barışa erişemez, Türkiye çok güçlü olmalı, Türkiye büyük olmalı, Türkiye bu vampir sürüsünün peşinden hiçbir şekilde gitmemelidir.
Türkiye çocuk katili Esed’i düşman görmeyecek, batının uydusu olacak, tam CHP’nin istediği gibi bir ülke olacak ve o zaman büyüyebilecek öyle mi?
Öyle olmadığını dünyaya göstermemiz gerekiyor.
Ama çok akıllı ve dirayetli politikalarla…
Bir kere Türkiye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu aracılığı ile BDP – HDP – PKK terör gruplarını ile çözüm sürecinin yürütülemeyeceğinin artık anlaşıldığını çok net bir şekilde açıklamalıdır.
Peki, çözüm sürecini bitirelim mi?
Hayır, bitirmeyelim, Kürt kardeşlerimizi muhatap alalım, oradaki sivil toplum kuruluşlarını muhatap alalım, ülkemize sadık aileleri, aşiretleri muhatap alalım, HÜDAPAR gibi ülkesine bağlı siyaset geliştiren siyasi partileri muhatap alalım ama hainleri, canileri muhatap almayalım.
Bu süreçte; “Kobani düşerse Adana düşer, Ankara düşer, İstanbul düşer” diye ülkemizi tehdit eden HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan gibilerinin ülkemizde ihanetten yargılanmaları gerekiyor.
Selahattin Demirtaş İngilizce sosyal medya hesabından, “Türkiye Azerbaycan aynı durumda olsaydı yardım ederdi” diye yanlış ve düşmanca algı operasyonu yapıyor.
Oysaki Azerbaycan topraklarının birçoğu Ermeni işgalinde Türkiye bir şey yapabiliyor mu? Türkiye demokratik bir ülke, bir sürü angajmanı var, bir sürü uluslararası anlaşması var, Kobani’ye nasıl girecek, nasıl IŞİD’e saldıracak?
Bu yaklaşım, düşmanca bir yaklaşımdır.
Selahattin Demirtaş ve avanesi Türkiye Cumhuriyeti ile Kandildeki örgütü karıştırıyor olabilirler. İnanın böyle zamanlardan Selahattin Demirtaş ve avanesine değil, onları bu hala getiren, adam yerine koyanlar, abartanlar beni asıl üzüyorlar.
Selahattin Demirtaş Kırmızı Pasaport sahibi değil mi? Çok rahat bir şekilde bütün hudut kapılarından sorgusuzca geçip Kobani’ye gidebilir. Gitsin, yanına da Pervin Buldan’ı ve sokaklara döktükleri yandaşlarını da alsınlar, IŞİD ile savaşsınlar. Merak etmesinler kimse onları engellemez…
Bunları yazıyorum ama şunu da bilmenizi istiyorum, Kürtler bizim kardeşimizdir, Kürtler bu hainlere taviz vermez çok iyi biliyorum.
Kürt kardeşlerimiz bu insanların ülkemize zarar vermesine razı olmaz onu da biliyorum.
Kürt kardeşlerimizi BDP- HDP – PKK teröristleri de temsil edemez, bunu da herkes bilmelidir. Zaten bu teröristler Diyarbakır’da 8 tane Kürt kardeşimizi öldürmedi mi?
Bu canilerin paralel ihanet çetesinden, gezi eşkıyalarından hiçbir farkı yok. Bunların hepsi aynı odak tarafından besleniyor, aynı odak tarafından yönetiliyor, aynı odak tarafından Türkiye’yi karıştırmak üzere görevlendiriliyorlar.
Şimdi derhal Kandil’e büyük bir operasyon düzenlenmeli ve yılanın başı ezilmelidir.
Ülkemizdeki elebaşları da tutuklanmalı ve gerekli cezai işlem uygulanarak konuşmaları, talimat vermeleri önlenmelidir.
Burada ülkemizin en fazla dikkat etmesi gereken husus Kürt kardeşlerimize zarar vermemek olmalı, kardeşliğimiz zarar görmeden teröristlerin tamamına gerekli cezalar verilmelidir.
Yıllar önce yazmıştım, “PKK’nın başı Kandil’de duruyor, yılanın başı kesilmeden bu olaylar bitmez” demiştim. Geldiğimiz nokta budur.
Bu dönemde BDP- HDP kendini harcamıştır…
Oysa her şeye rağmen yerel seçim sürecini BDP- HDP çok iyi değerlendirmiş, bir siyasi parti olacağı noktasında bizleri ümitlendirmişti.
Ama kendilerini bitirdiler, kalktılar Türkiye Cumhuriyetinin arkasından Esed katili ile Siyonistlerle, emperyalistlerle iş tuttular. BDP- HDP tam anlamıyla kendisini yemiştir.
Şimdi meselemiz bu olayları bitirmek ve Türkiye’nin kararlı politikasını dirayetle uygulamaktır.
Hükümetimizin, devletimizin bu süreçte hata payının olmadığını bilmem eklemeye gerek var mı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu liderliğinde bu süreçten Türkiye’nin güçlenerek çıkmasını umut ediyoruz ama çok kararlı atılması gereken adımlar var.
Umarım anlatabilmişimdir.