Esra Doğan
Esra Doğan Kıymet bilmek

Kıymet bilmek

Yirmi dokuz gün tutulan orucun, gösterilen gayretin, sabrın, sair zamanda helal olan nimetlere bir süreliğine koyulan mesafenin ardından gelen ve üç gün süren bayram…

Sadece bir ay olan nimetin kıymetini bilenlere üç gün bayram bahşediliyorsa, ömrünü kıymet bilerek geçirenlere nice bayramlar lütfedilir.

Ramazan kimimize geldi, kimimizi teğet geçti. Şöyle demek daha doğru olur sanırım; Ramazan, kıymetini bilene misafir oldu, kıymet bilmeyenin kapısından döndü.

Bizim örfümüzde kapıdan misafir çevirmek yoktur, kapımız ardına kadar açılır, canla başla misafir içeri alınır, ikramlarda bulunulur. Ayakkabıları düzenli bir şekilde çevrilir, dış kıyafetleri vestiyere asılır. Memnun edilmeye çalışılır, güler yüz gösterilir, hoş sohbet edilir.

Örfümüz dedim ya, senin, benim, bizim örfümüz. İthal değil, senden, benden bir şey. Misafir gelecek korkusu yaşayanlar değiliz biz ya da bayramda hatır, gönül bilmeyip evini terk edenlerden, anne-baba duası yerine tatil rüyası peşine düşenlerden değiliz, olmamalıyız.

Yılda belki de sadece bayramlarda gördüğümüz akrabalarımızı ziyaret etmek inanın bizlere çok şey kazandıracak. Biz onların gönüllerini hoş ederken Allah da bizim gönlümüzü hoş edecek.

*****

Ramazan, kıymet bilen ve kıymetini bilenlerden umarım razı olarak ayrılmıştır. Ona kapımızı açtık mı, onu ihtimam göstererek ağırladık mı?

Sahura davul zurna ile kalkıp müezzin “Allahu Ekber” diyene dek yiyip içmenin tadı, sonra sabah namazını kılıp yatmanın huzuru tarif edilebilir mi. Birkaç saat uykunun ardından mukabele, onun ardından iftar için yemek yapma telaşesi… İftar sofrasına ailece oturma, bir tas sıcak çorba başında buluşmanın mutluluğu… Camilerde teravih namazı kılmak için saf tutma keyfi…

Çocuklar taklitle başlıyorlar hayata, bizler ne yaparsak o yerleşiyor onlara. İftarımıza dua ile başlarsak birkaç gün sonra çocuk ezanı duyduğu anda ellerini açarak bekleyecektir. Camiye götürüyorsak hayatında yer edecektir. Aman ha kötü tecrübelere mahal vermeyelim. Çocukları azarlamayalım ki, camiden uzaklaşmalarına sebep olmayalım.

Onlar hiçbir şeyi unutmazlar. Kendilerine güzel davranışlarda bulunanları da unutmazlar, kötü muamelede bulunanları da. Takılmayalım sese, gürültüye; Allah’la olmaya bakalım, huşuyu yakalamaya. Bir şeylere takılırsak, o bizim imtihanımız oluyor. Etliye sütlüye karışmadan Bir Olanın rızasını kazanmaya çalışalım.

*****

Bir de bayramlık geleneğimiz vardır. Bayramda giymek üzere tertemiz, yeni kıyafetler alırız. Küçükken uyuyamazdık, sabah olsa da bayramlıklarımızı giysek diye. Yaş kaç olursa olsun, o bayram sevincini hep yaşayalım. Her zaman kıyafet alıyoruz belki, ama bayramda giymek niyetiyle bir şey alalım. Bayramın gelmesine sevinenlerden olalım.

Sosyal medyada bayram temizliği üzerine neler paylaşılıyor neler. Hiç mutlu olan yok, hatta çile haline dönüştürüyoruz. “Elhamdülillah bir bayrama daha sağlıkla, huzurla ulaştık, sevdiklerimiz yanımızda, Allah tekrarını nasip etsin.” deyiverelim, bakalım o zaman iş güç yük olacak mı bize.

Başı rahmetti, ortası mağfiret, sonu da cehennem ateşinden azat… Allahım bizi rahmetiyle kuşatsın, mağfiretiyle bezesin, bayrama cehennem ateşinden azat ederek ulaştırsın. Bayramımız bayram olsun. Bayramlık duam olsun: Rabbim kıymet bilenlerini kıymetli kılsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esra Doğan Arşivi