Karatay Üniversitesi ne yapmak istiyor?
Aslında sorunun yanıtı gayet basit; Herkesin bildiği ama kimsenin yüksek sesle ifade edemediği ‘Bir İnkılap’ yapıyor. Hani sessiz sedasız bir ‘İnkılap’ta değil öyle. Bildiğiniz Gümbür gümbür…
Farkında olana ama.
Üniversitenin ilk dersi ‘Bir karşı devrim işte böyle yapılır’ galiba…
Reklam ve halkla ilişkiler uzmanları ne düşünür bilemem ama sloganda bir harika ‘İlk mezunlarımız Osmanlı’yı kurdu.’ Tam o anda ikinci mezunların yapabilecekleri için yüzlerce şey geçiyor kafanızdan.
Üçüncüsü ve belki de en önemlisi de Kuruluş Tarihi; 1251.
Yok böyle bir şey! Diyesiniz geliyor o an.
Şu an dünyaya hükmeden Amerikan Üniversitelerini saymıyoruz çünkü Batı’nın Amerika’yı keşfi bile yüzyıllar sonra. Dünyada kaç tane bu kadar köklü kurum vardır ki? İşte tarihine sahip çıkmanın en basit, en küçük ama perde arkasında en büyük hediyesi; 6 yüzyıldan fazla ‘insan’ yetiştirmiş 8 yüzyıllık bir çınar…
Efendim sayıların ne önemi var, içeriğine bakalım diyenlere en güzel yanıtı da yine KTO Karatay Üniversitesi veriyor. Yüzlerce yıllık eğitim sistemimizin içini boşaltanlar utansın öncelikle, onu yeniden doldurmaya çalışanlar değil. Bir büyük medeniyetin yeniden dirilişi için KTO Karatay Üniversitesinin gösterdiği insanüstü ve imkanüstü gayretlerden ve çalışmalardan bahsetmeye gerek yok. Sayılacak onlarca madde var bu noktada internette konu başlıkları halinde var.
Benim bahsetmek istediğim yine maddeler arasında olup ta kimsenin ne anlama geldiği noktasında pek üzerinde pek durmadığı iki konu; Bu iki konu Türkiye’nin son birkaç yılda geldiği noktayı anlatması bakımından da manidar.
Üniversitenin sadece son iki çalışmasını anlatmak istiyorum. Ki bu iki çalışma sadece rakamlardan ibaret olan ‘Yaşın’ içinin doldurulması adına atılmış birer adım. Haber bültenlerde küçük birer haber olarak girdi ama pek dikkat çekmedi sanıyorum. Halbuki her ikisi de ‘İstikbal, köklerdedir’ diyen hatta bu topraklarda yaşayan herkes için gerçek birer ‘inkılap’
İlki Üniversitenin ‘Ahilik’ dersleri ve hassasiyeti. Unutulmaya yüz tutmuş bir geleneği yeniden alevlendirme hatta yeniden hayat verme girişimleri. Neredeyse her fikri, her kurumu ve her yönüyle çöküş dönemi yaşayan ‘Yeni Dünya’ya’ karşı yaşayacağımız hatta sunacağımız ‘Yeni bir Sistem’imiz olacaksa buna Ahilikten başlamak gerek. Bizi biz yapan ekonomik sistemin en temel direğinden yani…
İkincisi ve belki de en önemlisi ‘İslami Ekonomisi ve İslami Finans’ bölümü. Faizsiz bankacılık ve faizsiz finans sektörlerine bilimsel bir temel kazandırmak ve eleman yetiştirmek amaçlı çıkılan bu yol, çağdaş dünyada sömürü sisteminden, üretim sistemine atılmış en büyük adım.
Bu iki konu bile Karatay Üniversitesinin pardon Medresesinin Eğitimin içini doldurmak adına ne denli yol aldığını göstermesi bakımından çok önemli. Bir de özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Bize’ ait olanları ön plana çıkarma gayretinin bir göstergesi olarak Medrese ve benzeri terimleri kullanıyor olması da oldukça manidar. Konya bize ait olan terimlere itibar etmede bir hayli tembel davranmakta ısrar ediyor çünkü.
…
Şunu da belirtmeden geçmeyeyim. Üniversitede bir ‘Yaş’ yanlışı var. 800 yıl kesintisiz eğitim verdiği söyleniyor ama 1251 doğumlu ise bu matematiksel olarak mümkün değil. Karatay’ın yaşı 800’e yaklaştı belki ama kesintisiz eğitimi 6 asırı biraz geçiyor.
…
Karatay Medresesinin tanıtım toplantısından akıllarda kalacak bir diğer soruda Vali Muammer Erol’un konuşması olacak. Gitmemesi için yapılan ısrarları geri çevirip ‘Gitmeyi ben istedim’ demesi birçok soru işaretini de beraberinde doğurdu.
Mutlu ve huzurlu olan neden gitmek ister ki…