Kalkınma Yolu Projesi Konya’dan da geçmeli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, biliyorsunuz Irak’a önemli bir ziyaret gerçekleştiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aralarında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler, Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da olduğu geniş bir heyet eşlik ediyor. Bu ziyaret öncesi gelişmeleri de anlamlandırarak, ziyaretin niçin yapıldığı konularını bugün biraz anlamaya ve anlatmaya çalışalım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, on üç yıl aradan sonra Irak'a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bağdat’ta gerçekten çok önemli görüşmeler, çok önemli anlaşmalar yapıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, "Irak Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Su Alanında İşbirliği Çerçeve Anlaşması" ve "Stratejik Çerçeveye İlişkin Mutabakat Zaptı"na imza atarken, 2 ülke arasında farklı alanlarda ayrıca 24 iş birliği anlaşması imzalandı. Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı “Irak ve Türkiye’nin güvenliği bölünmez bir bütündür. Irak topraklarını hiçbir gücün başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere saldırmasına kullanılması için müsaade etmeyeceğiz” açıklaması Türkiye heyeti tarafından çok önemli bulundu.
Bu ziyaretin birinci gündem maddesi zaten terörle mücadeleydi… Bu noktada anlayabildiğimiz kadarıyla Irak’la bir Ortak Harekât Merkezi kurulacak ve bu harekât merkezinin de amacı PKK’nın ve diğer terör örgütlerinin Irak topraklarındaki faaliyetlerinin sonlandırılması olacak. Irak bu noktada artık Türkiye'nin tezlerine hak veriyor ve Türkiye ile birlikte hareket ediyor.
Bu ziyaretin bir diğer konusu ise Kalkınma Yolu Projesi… Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, Türkiye ile Irak arasında oluşturulacak Kalkınma Yolu Projesi kapsamında çalışmalarının büyük bir süratle devam ettiğini belirtmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bağdat’a yapacağı gezinin de ana gündem konularından birinin bu proje olduğunu anlatmıştı. Dün bu anlaşma imzalandı. Hükümet Sarayı'nda imzalanan mutabakat zaptı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Irak Başbakanı Sudani himayesinde gerçekleşti. İmza töreninde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Irak Ulaştırma Bakanı Rezzak Muhaybis, Katar Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Casim bin Seyf es-Sulayti ile BAE Enerji ve Altyapı Bakanı Süheyl Muhammed el-Mezrui de hazır bulundu. Kalkınma Yolu Projesi, Körfez üzerinden denizden Basra’ya, oradan da karayolu ve demiryollarıyla Türkiye’ye ve Avrupa’ya uzanan, Irak ve Türkiye’yi birbirine bağlarken, küresel anlamda da önemli bir ticari koridor oluşturmayı amaçlıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bağdat’taki verimli ziyaretin ardından da Erbil’e geçti. Erbil’de önemli görüşmeler yaptı ve yurda döndü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) başkenti Erbil’de yaptığı temaslarda; güvenlik, ekonomi ve ticaretin yanı sıra enerji işbirliğinin ele alındığı ve bu kapsamda 2023 Mart ayından bu yana kapalı olan Kerkük-Yumurtalık boru hattının yeniden çalışmaya başlaması konusunun da görüşüldüğü belirtiliyor. Türkiye, Irak tarafına boru hattının çalıştırılmasına hazır olduğunu iletmiş ancak merkezi Bağdat yönetimi ile Bölgesel Yönetim arasındaki sorunların devam etmesi nedeniyle bu konuda bir adım atılamamıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu ziyareti en üst düzeyde gerçekleştirdi, biliyorsunuz 13 yıldır Irak'a gitmiyordu. Irak'taki siyasi krizlerin, gelişmelerin Türkiye'nin Irak'ı Cumhurbaşkanı düzeyinde ziyaret etmesine engel oluyordu. Ama şimdi bu ziyaret gerçekleşti. Tabi şuranın da altını çizmemiz gerekiyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ziyaretinin planlanmadan önce bazı hamleler oldu.
Bu süreçten önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Irak’a gitti, Iraklı heyetler ülkemize geldi ve Irak’la her alanda mesafe katetebileceğimiz netleşmiş oldu, onun için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Irak’a gitme kararı aldı.
Bu ziyaret bağlamında özellikle altını çizmek istediğim hususlar var, bu ziyaretin içeriği de esası da, kapsamı da yukarıda bahsettiğim konularla sınırlı değil. Görüştüğümüz bazı yetkili isimlerden edindiğim izlenim, bu ziyaretin Ortadoğu’nun güvenliğinden, İsrail Hamas savaşına kadar çok geniş etki alanını da içinde barındırıyor. Türkiye çok önemli bir oyun kurucu, bu noktada yaptığı hamleler çok önemli ve çok geniş kapsamı olan hamleler oluyor.
Amerika, Avrupa Birliği başta olmak üzere Fransa, İngiltere, Akdeniz bölgesindeki ülkeler için söylüyorum Yunanistan, İtalya, Mısır ve İsrail, Körfez Bölgesi için ise Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri anlamış oldu; Türkiyesiz bölgede herhangi bir oyun kurulamıyor, Türkiye'nin atılacak her adımda önemli bir aktör olması gerekiyor.
Recep Tayyip Erdoğan şimdi Irak'a gitti, bu ziyaret sonrasında yukarıda da bahsettiğim, Körfez'den başlayıp Irak'tan geçen Türkiye'ye gelen, Türkiye'den de bir taraftan Avrupa Birliği'ne açılan bir taraftan Rusya'ya açılan bir taraftan Azerbaycan üzerinden özellikle de Nahçıvan üzerinden geçerek Orta Asya’ya ve Çin'e bağlanan, yine İran ve İran üzerinden Hindistan'a Pakistan'a bağlanan bir barış ve zenginlik yolu oluşturulmuş olacak. Bu yol Londra'ya kadar gidebilecek ve Türkiye üzerinden Asya ile Avrupa birbirine bağlayacak. İşte burada Hamas'ı Türkiye'nin niye desteklediği, Türkiye'nin süreçlerde niye bu açıklamaları yaptığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hangi hamlelerin peşinde olduğu gibi konular daha netleşmiş daha belirgin hale gelmiş görüntüsü vermiyor mu sizce de?
Olaylar bize Türkiye’nin çok ciddi bir etkinlik alanının oluştuğunu gösteriyor. Bütün gelişmeler Türkiye'nin basit hamleler yapmadığını, günübirlik hamleler yapmadığını ortaya çıkarıyor. Çok önemli çok farklı bir sürece giriyoruz. Her zaman söylediğimi tekrar söylüyorum, bu süreçte Suriye’nin toprak bütünlüğü çok önemli, Türkiye'nin hamleleri çok önemli.
Türkiye, İsrail'i de İran'ı da görüyor ve biliyor. Ne yapıyorlar ne ediyorlar, bütün bunları not ediyor. İran'la ilişkilerini öyle ya da böyle sürdürüyor. Özellikle de Müslümanlar noktasında çok net bir duruş sergiliyor. Dik duruyor, net duruyor, el altından plan yapmıyor, İran gibi bir ülkeyi bile zaman zaman destekliyor, NATO’dan ayrılmıyor, NATO’dan kopmuyor, Avrupa ile ABD ile ilişkilerini devam ettiriyor ve barış yolunu hızlı bir şekilde hayata geçirmeye çalışıyor. Bunların bir anlamı var elbette.
Bir Arap gazetecinin şöyle bir yorumunu okudum, “İsrail bilinçli bir şekilde İran'ın güçlenmesi için göstermelik bir şekilde İran’ı düşmanlaştırmaya çalışıyor. Böylece İran’ın etkinliğini artıracağını düşünüyor. Çünkü Türkiye'nin burada lider rol üstlenmesini istemiyor, merkezde olmasını istemiyor. Eğer Türkiye merkezde olursa NATO, Avrupa Ülkeleri, ABD, İsrail’i desteklediğinde Türkiye ile karşı karşıya gelmiş olacaklar. Avrupa'yı, ABD’yi, Asya'yı ve Arap ülkelerini Türkiye'nin etkileme gücü çok fazla. İsrail bunu istemiyor. İran'ı öne çıkartmak için de bu şovları yapıyorlar, birbirlerini vuruyorlar.” diyor Arap Gazeteci… Arap kamuoyunda oluşan bu gerçekçi yaklaşım bence çok değerlidir.
Altını çizmemiz gereken nokta şu, Türkiye'nin durduğu nokta NATO, Avrupa Birliği, Amerika ile temasları, diyalogları hakikaten Türkiye'yi çok ciddi bir şekilde güçlü hale getiriyor, bölgesinde de Ortadoğu'da da güçlü hale getiriyor, bunun da sonucunda Türkiye’nin etki alanı genişliyor, etkinlik alanı genişliyor. Bu durumda da İsrail en fazla Türkiye’den tedirgin oluyor. ABD ve Avrupa Ülkeleri İsrail ile tam bir blok oluşturamıyorlar. Şunu çok iyi biliyorlar, Türkiye bir şekilde sürece dahil olursa İsrail'in etkinlik alanı daralacak ve savaş Müslümanlarla siyonistler ve Haçlı bloku arasına yayılacak. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın birçoğumuzun anlamlandıramadığı Hamas’la ilgili açıklamalarının altında bu hamlelerin olduğu ortaya çıkmış oluyor. Türkiye bu hamleleri yapabildiği için bir şekilde İsrail'in yalnızlaştırılması sağlanmış oluyor. Şimdi İsrail bu etkiyi kırmak için İran ile birbirlerini vurma oyunu oynuyor, peki Müslümanlar buna inanıyor mu? Yukarıda da yazdım inanmıyorlar, gerçekten çok önemli bir nokta bu.
Halkı Müslüman olan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Ürdün gibi ülkeler Türkiye'ye açık destek verebilseler, Türkiye ile birlikte hareket edebilseler aslında İsrail bu kadar ileriye gidemeyecek, katliam, soykırım durdurulacak. Ama ne yazık ki gerçekten insanlık açısından, Müslümanlar açısından, Araplar açısından bir utanç olacak şekilde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler ABD’ye ve İsrail’e destek veriyorlar, mazlum ve masumlar için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Mısır bir şeyler yapmak istiyor ama onlar da Sünni bloğunda oldukları için Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri soykırım karşısında hareketsiz kalınca, Mısır'da hareket edemiyor ve onlar hareket etmediği için de Türkiye'nin asıl hamlelerinin etkisi biraz daha fazla zaman almış oluyor.
Yine yetkili bazı isimlerden edindiğim izlenime göre, Hamas, Arap ülkeleri ile yani Suudi Arabistan'la, Birleşik Arap Emirlikleri ile Mısır’la anlaşma yapmaya hazır. Fakat bu ülkelerden hiçbir şekilde Hamas’a olumlu yanıt gelmiyor. Bu ülkeler Amerika'nın, İsrail'in çizgisinden çıkmıyorlar. Oysa ki Hamas bu ülkelere hiçbir şekilde zarar vermeyeceğini deklare etmeye hazır. Hiçbir Hamas üyesinin hiçbir Müslüman ülkeye zararlı olmayacağı olamayacağı, hedeflerinin siyonizmle mücadele olduğu noktasında güvence veriyor Hamas, ne yazık ki Suudi Arabistan İsrail’in çizgisinden çıkmıyor, Hamas’ı terörize eden bir noktada duruyor. Arap ülkeleri İsrail, ABD ve İngiltere kontrolünde yollarına devam ediyorlar. Oysa ki bu noktadan çıkıp Türkiye'nin durduğu noktaya gelebilseler bu anlamda çok ciddi bir güç birliği oluşmuş olacak. Belki siyonizm tarihinin en büyük darbelerinden birini de böylece alacak ama Arap ülkeleri bu noktaya gelmiyorlar.
Arap ülkeleri korkak davranıyorlar, ikircikli hareket ediyorlar, para hırsı gözlerini bürümüş, konfor alanlarını genişletmeye çalışıyorlar, hiçbir şekilde mazlumları dert etmiyorlar, siyonizmin, ABD’nin, İngiltere'nin, Fransa'nın, Batı’nın karşısında yürekli bir şekilde duramıyorlar. Bu da Hamas’ı bir radikal örgüt gibi gösterme noktasında atılan adımlara direk destek olmuş oluyor. Türkiye'nin bu anlamda da bir gayretinin olduğunu biliyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta sonu Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniyye ile Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde yapmış olduğu görüşmeler de bu çalışmaların bir ürünü. Önemli bir yetkiliden edindiğimiz bilgiye göre Türkiye’nin birçok yaklaşımına Mısır olumlu yanıt vermiş. Türkiye Hariciyesinde Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi’nin olumlu bir noktada durduğunun özellikle altı çiziliyor. Abdülfettah es-Sisi cesaretle birçok adımı atabiliyor. Bunu kıymetli buluyoruz.
Yine edindiğimiz bilgiye göre, Türkiye'nin bu noktadan sonra önemli hamleleri de olacakmış. Türkiye zaten Hamas’ın hiçbir şekilde Mısır’a zarar vermeyeceği noktasında ilgililere güvence vermiş. Haniye’de zaten böyle bir amaçlarının olmadığını ifade etmiş. Türkiye'deki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderlik ettiği bir nevi mini Filistin zirvesinde bunların görüşüldüğü, bunların konuşulduğu, kısa vadede, orta vadede ve uzun vadede sürecin nasıl yönetileceğinin ele alındığı belirtiliyor. Bunlar önemli, bunlar kıymetli. Bu kargaşanın içerisinde bir diplomasi masasını kurulabiliyor olması Türkiye’nin de aslında gücünü göstermiş oluyor.
Bir konunun daha altını çizeyim, çok ilginç ama yine edindiğimiz bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları ile ilgili diplomatlarımız, AK Parti’nin yerel seçimlerde oylarının düşmesi konusunu bile bazı ABD’li, bazı Avrupalı yetkililere iletiyor ve Türk halkının İsrail’e karşı etkin olunmasını istediğini belirtiyorlarmış. Türkiye demokratik bir ülke, kamuoyu bütün gelişmeleri çok net görüyor, zira her şey şeffaf. Ama mesela İran’da böyle mi oldu? Adamlar 30 üst düzey komutanı öldü diye İran ne yaptı? Ne yapacak, havai fişek gösterisi yaptı… İran halkı bu oyunun farkına bile varamadı, popülist açıklamalar sonrasında nerede ise bu şova Kudüs fethedilmiş gibi bayram havasıyla karşılık verdiler.
Türkiye’de ise herkes ihracat rakamlarını biliyor, Türkiye’de halk manipüle edilemiyor, atılan adımların ne olduğunu herkes görüyor ve doğal olarak da iktidarın daha etkin bir şekilde Gazzeli mazlumları koruması için baskı yapıyorlar. Bu da aslında dinamik, güçlü bir kamuoyumuzun olduğunu gösteriyor. Bunlar da kümülatif baktığımızda Türkiye’yi güçlü kılıyor. Türkiye’nin bu demokratik yapısı bugün hiçbir Arap ülkesinde de İran’da da yok. Bunlar da önemli tabi.
Neyse görünen o ki Türkiye Cumhuriyeti çok önemli hamleler yapıyor ve bu hamlelerle ilgili şimdilik diyebileceğimiz bunlar ama bilginiz olsun hamlelerin etkisi bunlarla sınırlı değil. Irak ziyaretine Kalkınma Yolu Projesi çerçevesinde iyi bakın, büyük hamleleri daha ayrıntılı göreceksiniz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sevgisi Araplar arasında ciddi oranda yayılıyor, Araplar Türkleri çok seviyorlar, bu sinerjinin oluşturacağı enerjinin etkilerini görebiliyor musunuz?
Gelelim Konya’ya..
Burada Konyalı hemşerilerime de bir hususu aktarmak istiyorum. Bakın dostlar, Kalkınma Yolu Projesi çok önemli bir proje ve bu proje hayata geçecek. Biliyorsunuz bu proje hem demir yolunu hem kara yolunu hem de deniz yolunu kapsayacak şekilde planlanıyor. Tam bir zenginlik yolu.
Çin’in dışında bir üretim merkezi oluşturma çalışmaları yürüten Avrupa Ülkelerinin Hindistan ile teması bu yolla sağlanmış olacak. Bununla birlikte yukarı da bahsettim Avrupa’nın Orta Asya ve Çin ile de yine bu yolla bağlantısı oluşturulacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani himayesinde Irak, Türkiye, Katar ve BAE arasında Kalkınma Yolu Projesi'nde işbirliğine ilişkin 4'lü mutabakat zaptı imzalandı. 600 milyon dolar yatırım yapılacak 600 milyar dolar ticaret yönetilecek ve herkes hissesine düşeni alacak, Konya niye almasın? Birleşik Arap Emirlikleri bile bu projeye uzak duramadı ve dünkü imza törenine katıldı. Türkiye, Irak, Katar ve BAE bu projede ortak olmuş oluyorlar. Gerçek anlamda tarihi değiştirecek, bir anlaşma bu.
Ne olur şu ölü toprağını üzerinizden bir atın, şu ataleti üzerinizden bir atın, bu yolun bir şekilde ne yapın, ne edin Konya’dan geçmesini sağlayın. Ulaştırma Bakanlığının bu anlamda bir haritası var, orada yolun bir bölümünün Konya üzerinden de geçtiği görülüyor ama bu konuyu bu noktada tutamayız, Ticaret Odamız, Sanayi Odamız, İş İnsanı Derneklerimiz ne olur konuyu gündemlerine alsınlar, sayın milletvekilleri konuyu gündemlerine alsınlar ve bu yolun Konya’dan geçmesi sağlansın. Bugün de diyebileceklerim, yazabileceklerim bunlar, hepinize selametle güzel bir gün diliyorum da aman ha Konya bu işin ciddiyetini anlasın, Kalkınma Yolu Projesi’nin zenginliği Konya’mıza da zenginlik katsın.