İmam Hatip öğrencileri gelecek vadediyor...
İmam Hatipliler olarak zaman zaman “artık İmam Hatip ruhu yok, bizim zamanımızda şöyleydi” gibi klişe cümleler kuruyoruz. Öğrencilerle biraz hemhal olunca görüyoruz ki, nice cevherler var İmam Hatiplerde. İki gün önce TİMAV’da “İlham İle Güçlü Gençlik” projesinin mülakatına gelen İmam Hatip ortaokul ve lise öğrencileriyle muhabbet ettik. On dört yaşındaki Muhammed, projenin afişini okulunda görmüş, web sitesinden ayrıntıları okumuş ve dedesiyle birlikte mülakata gelmiş. Aynı zamanda mütevazı ve utangaç tavrı onu çok sevimli kılarken, bol kitap okuduğu da sorulara verdiği mantıklı cevaplardan belli oluyor. Üstelik kendisine şimdiden bir hedef belirlemiş. Allah Muhammedlerin sayısını artırsın.
Şimdi bi düşünelim! Biz on dört yaşında böyle bir olgunluğa sahip miydik ve ortaokul yıllarında hedefimiz belli miydi?
Bir durumu değerlendirirken tüm şartlar göz önünde bulundurulmalıdır. 28 Şubat döneminde İmam Hatipte okudum ortaokulu ve liseyi. Bizim dönemdeki şartlar çok farklıydı. Sabah okulun kapısında polislerin karşılaması, örtümüzden dolayı bizi okula almamaları… Ne günlerden geçtik… Tekrar o günleri görmeyelim inşallah. O yıllarda hocalarımız da bize İmam Hatip profilinin bozulduğunu söylerlerdi. “Nerede o eski bayramlar” deyip çocukluğumuzda aldığımız tadı ararız ve ömür boyu bulmaya çalışırız ya, işte bu konuda da insan kendi okuduğu dönemdeki tadı, tuzu arayıp bulamayınca bir sonraki versiyonu eleştiriyor. Burada bir noktayı atlıyoruz aslında. Öğrencileri günah keçisi ilan ediyoruz, ama onları yetiştirenlerin de “bizler” olduğunu unutuyoruz. Şimdilerde birçok ortaokul öğrencisinin dahi elinde akıllı telefon var ve öğrenciler bilgiye artık çok kolay ulaşabiliyorlar. Peki bu ulaştıkları teorik bilgiyi pratiğe dönüştürmelerinde bize düşen rol nedir, hiç düşündünüz mü? Hangimizi örnek alacaklar? İğneyi önce kendimize batıralım ne dersiniz? Bilgi kıymetlidir, bu bilgiyi kullanabilmeyi öğretmek ise kıymeti katmerlendirir. Peki nasıl öğreteceğiz? Elbette temsil ederek, örnek olarak. Anlattığımız her şeyin pratiğini bizde görsünler ki, bu topluma sağlam temelli nesiller bırakmış olalım.
İmam Hatipli olmak bir ayrıcalıktır. İmam Hatiplerde, orada kazanıldığını düşündüğüm, insanın tavır ve davranışlarına etki eden bir ruh var. Öğrencilik yıllarında çok da fark edilmiyor. Bu ruh; aslında hayatımızda olması gereken çerçeveyi belirleyip, Kitabımızın ve bir hocamın tabiri “Kitabımızın prospektüsü” olan sünnetin hayatımıza yansımasıyla huzurlu bir hayatın anahtarını sunuyor sanki bize. Herkes bu ruhu farklı değerlendirebilir. Benim tespitim şimdilik böyle. Bu ruhu herkesin yaşamasını isterim. İmam Hatiplerin sayısı neden bu kadar artıyor diye dertlenmeyelim. Yeter ki bu ruha sahip olan insanlar artsın.
Ne dedimse önce kendime dedim.