Hayrettin Atak
Hayrettin Atak İki Necmettin Erbakan

İki Necmettin Erbakan

İsimler ve İnsan karakterleri arasındaki bağ bilimin en önemli uğraşlarından biri son çağda. Rasulün ‘Çocuklara güzel isimler konulmasına yönelik’ emir niteliğindeki tavsiyesi bizim için önemli bir dayanak. Çağdaş dünyada ise Bu ikili arasında bir bağ olduğuna dair kesin bir bilgiye rastlanamadı belki ama yine de her zamane insanı böyle bir bağın olduğundan neredeyse emin.

Ben bu tezi Necmettin Erbakan Üniversitesinin Yıllık Değerlendirme toplantısına katıldıktan sonra bir adım daha ileri götürmek istiyorum. İsimler ile İnsan karakterleri arasında nasıl bir bağ olduğu ve isimler insan karakterlerini belirlemede bir ‘Neden’ olarak karşımızda durduğu gibi, kurumlar ile kurumların isimlerini aldıkları şahsiyetler arasında da sıkı bir bağ ve kesin bir ilişki vardır. (Tek tek saymaya gerek var yok. Üniversite isimleri ve üniversitedeki baskın fraksiyonlara bakmak yeterli olacak elbet. Bunun aksi bile olsa hep eğreti durmuştur İnsan bilincinde. )

Tıpkı son yarım yüzyılda Türk siyasetine damga vuran Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve son altı yıla damgasını vuran Necmettin Erbakan Üniversitesi gibi.

Her ikisinin de en önemli özelliği kökleri kendilerinden ve kendi fikirlerinden çok çok daha önceye dayanmış olmasına rağmen mücadeleye yeni başlıyormuş gibi bir görüntü vermiş olmaları. Hatta bu mücadelede gösterdikleri azim, gayret, çalışkanlılık, özveri, maneviyet ve insan odaklı olma özellikleri bile aynı kaynaktan fışkırıyormuşçasına aynı biliyoruz.

Her ikisinin de köklerinin mazide olması, beklentilerin büyük olmasına sebep oluyor belki ama  onlar aynı zamanda alanlarının en genç temsilcileri bunun da unutulmaması gerekti nitekim öyle de oldu.

Üniversitenin şu kadar öğrencisi var şu kadar binamız şu kadar yeni bölümümüz olacak mesajının hemen arkasından gelen akademik başarılar için yapılan çalışmalar ve bunun için gösterilen gayret Necmeddin Erbakan’ın her mitinginde partisine milyonların gösterdiği tevccühten bahsetmesini hatırlattı. Aslında biliyoruz ki her ikisi de hiçbir zaman kemmiyet taraftarı olmamış her zaman keyfiyet odaklı çalıştılar ve çalışıyorlar.

Ve bu iki ortak ismin son buluşma noktasının da NEÜ’nün bir bilim merkezi ve Anadolu’nun ilim lideri olacağından şüphemiz yok.

NEÜ her ne kadar yeni bir üniversite gibi görünse de doğum kayıtlarında, biliyoruz ki en eski bölümleri bünyesinde tutmuş olmakla aslında Selçuk Üniversitesinden çok daha köklü bir maziye sahip. Bu nedenle çok genciz söylemi bir yanılgı olacaktır.

En büyük temennimiz önümüzdeki yıl yapılacak olan değerlendirme toplantısında tamamı olsa, alt, üst, orta tüm yapıları tam olarak bitmemiş de olsa hali hazırdaki sıkıntılarının çoğunu atlatmış ve daha çok bilimsel çalışmalarla adını duyuran, bu konuda en azından birkaç özverili çalışma ile dünyada ses getirecek ve örnek olacak işler başarmış bir Üniversite hayalimiz gerçekleşmiş olarak bir araya geliriz.

Mümkün değil, imkansız diye bir şey olmadığına son on yılda bire bir şahit olduk. O on yıldan önceki on yıl için kim derdi ki Necmeddin Erbakan iktidara gelir. Hatta onun öğrencilerinin son on beş yıla damga vuracağını kim söyleyebilirdi.

Başarıya inanmış bir dolmuş adamın devrim üstüne devrim yaptığına şahit olduk şu dünyada. Necmettin Erbakan Üniversitesinde bir bilim adamı  Nobeli mi alamayacak.

Yeter ki inanalım. Bir beraber ve destek olalım. Hiç kimse yapamasa da en azından şehir olarak. Çelme takma yerine destek olmayı öğrenelim. Birlikte çalışmayı bilelim.

O zaman küçücük bir çocuğun bile neler başarabildiğine şahit olur dünya… 

    

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi