HOLLANDA’NIN İTLERİ, ATLARI, KÖPEKLERİ
Geçen hafta Almanya’nın Bakanlarımızın gelişlerini engelleyen nezaketsiz tavrına karşı ülkemizde verilen ortak tepkiye vurgu yaparak “Almanya’ya Ortak Tavır” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Almanya’nın Bakanlarımızın programlarına izin vermemesi tavrı Hollanda tarafından da aynen devam ettirilmişti. Bu sebeple hem Almanya hem de Hollanda karşıtı tepkiler yükselmişti.
Ancak Hollanda program iptallerinin çok ötesine geçerek Hollanda’da bulunan TC Bakanı’nı yine Türkiye Cumhuriyeti toprağı sayılan Başkonsolosluğa girişini engellenmiş, Başkonsolosluk görevlilerini de dışarı çıkarmamıştır. Aynı zamanda Hollanda vatandaşı olan ve olayı protesto etmek için toplan Türklere karşı da son derece sert ve vahşi tepkilerde bulunulmuştur.
Hollanda’nın İTLERİ, atları ve köpekleri ile halkımıza saldırmış, Bakanımızı rehin tutmuş ve toprağımız sayılan Konsolosluğumuzu abluka altına almıştır. Hollanda denilince aklımıza İnek gelirdir bundan sonra ineğin yanında it, at ve köpek de gelecek…
Her olayda Türkiye’yi eleştiren, polisimizi ORANTISIZ GÜÇ kullanmakla itham eden, eli kanlı teröriste kucak açıp bunu da Avrupa’nın demokratik değerlerinin gereği olduğunu ifade eden Avrupa nerede? Elinde silah olmayan, şiddet içermeyen bir protesto gösterisine karşı Hollanda polisinin tepkisini bütün dünya gördü. Hangi nedenle Avrupa devletleri 16 Nisan 2017 günü yapılacak halk oylamasıyla bu denli ilgilenmekte. Halk oylamasında “EVET” diyecekleri Bakan dahi olsa engelleyen ancak “HAYIR” kampanyası yürüteceklere kapılarını ardına kadar açan Avrupalılara ne diyeceğiz? Avrupa için bu halk oylaması önemli ama yine de Hollanda ve Almanya’nın Türkiye’ye karşı takındıkları tutum ülke meselesidir, olayları sadece halk oylamasında verilecek EVET-HAYIR’a indirgemek bizi yanlışa sürükler. Verilen tepkilerin ardında Türkiye’nin çeşitlenen dış politikası, Rusya ile yakınlaşması, daha bağımsız hareket etmesi, yükselen bir toplum ve ekonomi olması, İslam ve Türk düşmanlığının Avrupa’nın birliği için tek geçer akçe kalması ve benzeri sebepleri akıldan çıkarmamak gerekir.
Artık Avrupalılar beklemedikleri yerden tepki görüyorlar. Geçen hafta Almanya’nın yasaklamalarına karşı Sayın Deniz Baykal’ın kendine izin verilen programa katılmayacağını beyan etmesi, CHP’nin Almanya’yı kınaması, Sayın Bahçeli‘nin Erdoğan ile birlikte Almanya’ya gidebileceği yönünde beyanı ile geniş bir tepki ile karşılaşılmıştı.
Hollanda’nın her türlü tahammül sınırını aşan davranışa yine geniş bir kesimden tepkiler geldi. Hem de Hollanda’nın yaptıklarına mukabil muhalefetin de tepkisi set oldu. Hollanda ile ilişkilerin kesilmesi, Almanya’nı askerlerinin İncirlik üssünden gönderilmesi dahil net ve açık yaptırımlar içeren tepki verilmesi yönünde CHP’den destek geldi.
Halk oylamasında “HAYIR” kampanyası yürüten birçok şahıs, kurum, kuruluş bu yapılanlara karşı tepki gösterdi. Bunlar ülkenin birlik ve bütünlüğü, milli gurur adına önemli birlikteliklerdir. Ülkemizin onuru hepimizindir. Bunu korumak da her birimizin üzerine vazifedir. Türkiye kendi iç meselelerini kendi çözmelidir, kendi tercihlerini kendi yapmalıdır. Millet iradesini vesayet altına alacak iktidar odaklarına karşı da yabancı devlet müdahalelerine karşı da ortak bir tavır alınmalı, bu tehditler püskürtülmelidir. Bu birliktelik sağlandıktan sonra seçimden korkma, millet ne derse o olur.