Murat Güçlü
Murat Güçlü HİMMET HİZMET MAFYA! (2)

HİMMET HİZMET MAFYA! (2)

Geçen hafta Yasin Aktay hocamızın Cemaate dair Yeni Şafak’ta yayınlanan röportajı hakkında yazmıştık. Yerimizin kısıtlı olması sebebiyle röportajın tamamı hakkında yorumlarımızı yazma imkanımız olmamıştı. Bu sebeple bu hafta da konuya devam etmek istiyorum.

Yasin Hoca Gülen Cemaatinin yapılanmasını ve bizzat Gülen’in kendisinin masonik bir yapılanma ve ahitle ilişkili olduğuna dair iddialar gündeme getirmekte. Cemaat bu sapmayı sonradan mı yaşadı, yola ilk çıktıklarında da bu gayeye mi sahiplerdi? Bu tam olarak bilinmiyor. Tüm bu olanlardan sonra dönüp Gülen’in sakladığı o sırrı merak eder oluyoruz. Gülen'in en yakın çevresinden bile bu sırrı sakladığını düşünüyorum. O sırrı, yola çıkarken farklı çevrelerden almış olduğu bir ‘ahit’e bağlıyorum. O ahidin de biraz masonik bir ahit olduğunu düşünüyorum. Kasım Gülek ile olan ilişkisini göz ardı edemeyiz. Gülek hem Moon tarikatının Türkiye’deki temsilcisi hem de üst düzey bir masondur. Komünizmle Mücadele Derneği'nin ikincisini Erzurum’da Gülen başlatmıştır. Komünizmle Mücadele Derneği deyip geçmemek lazım. Bu dernek, kontrgerilla ve Türkiye’nin masonik çevrelerle olan irtibatının en önemli noktalarından biridir. Öyle herkesi de bu yapının başına getirmezlerdi o dönemde. 
Yine devamında bu yapılanmanın baştan itibaren planlı programlı olarak hayata geçirildiği, bunun da ne Fethullah Gülen ne de bir başkası tarafından tek başına yapılması mümkün olmayan bir organizma olduğu, bunun bir üst akıl eseri olduğunu ifade ediyor. Ta o zaman kurulan ve bugüne dek işlemekte olan adeta teleolojik bir planı açıklıyor. Işık evlerinden, elemanların istihdamına, iş bölümüne kadar son derece özenle oluşturulmuş bir yapı. Bu, yolda düzülen bir göç değil. Ta işin başında önüne detaylı bir planın konulduğu anlaşılıyor ki, bu Fethullah Gülen’i de, en süt düzeyde bir dehanın çapını da aşan bir durumdur. Yani bir üst akıl var işin arkasında. Bu üst aklın sırrını bilmeden Gülen’in de sırrını bilmek mümkün değil.

Cemaat tabanın kaybetmelerine rağmen şizofren bir ruh hali içinde yaşadıkları travmayı atlatmamaya çalıştıklarını, toplum nezdindeki tüm müspet algılarını kaybettiklerini ancak Fethullah Gülen tarafından güçlü bir telkinle motivasyonlarını korumaya çalıştıklarını beyan ediyor.

İşin en çok merak edilen kısmı ise İhtiyatı hiçbir zaman elden bırakmayan bu yapının nasıl bu kadar pervasızca bir girişimin aktörü olduğuna dair sorudur? Yasin Aktay buna Cemaatin sadece kendi aklıyla hareket etmediği ve aldıkları bir siparişe ya zorlandıkları veya büyük bir fırsat sunularak ayartıldıkları için bu harekete başladıklarını ifade etmekte. Özellikle hükümete karşı harekete geçen bir konsorsiyumun parçası olduklarını bunun da Gülen’in Amerika’da oluşuyla, içinde yer aldığı ilişkiler ağıyla ilişkili olduğunu belirtiyor. Bir önemli tespit de Cemaatin toplumu tanımadığı bu sebeple bütün diğer toplum mühendisleri gibi evdeki hesaplarının çarşıya uydurulamadığı. Cemaatin mühendis, matematikçi, hukukçu yetiştirdiğini, bunları örgütçü olarak hazırladığı ancak hiç entelektüel yetiştiremediğini belirterek, bunun da mümkün olmadığını çünkü entelektüelin yetişmesi için sorgulamanın, itiraz etmenin mümkün olduğu bir ortama ihtiyaç bulunduğu hiçbir şeye itiraz edilemeyen bu yapı içinde bunu mümkün olmadığını ifade etmekte. Entelektüel yetiştirememe sorunu maalesef sadece Gülen Cemaatinin değil tüm Türkiye’nin bir sorunudur.  Yasin Hoca’nın entelektüel yetişmesi için gereken, sorgulamanın, itiraz etmenin, eleştirmenin mümkün olduğu bir ortam Türkiye’de hemen hemen hiçbir kurum, kuruluş, örgüt, üniversite, cemaat, tarikat, partide bulunmamakta. Entelektüel yetiştiremeyen bir Türkiye’nin hedeflerini yakalaması kolay değil.

Son olarak Gülen’in Humeyni gibi Türkiye’ye gelerek final yapacağını, kendilerini olduklarından daha güçlü zannettiklerini ve en önemlisi Türkiye’de özellikle muhafazakar kesimde Tayyip Erdoğan’ın ne ifade ettiğini ve gücünü anlamadıklarını belirten Yasin Hoca Cemaatin 28 Şubat’taki duruşlarına rağmen muhafazakar kesimde vicdanlarda “şartlı tahliye” olduklarını bunu da son 17-25 Aralık süreciyle tüm itibarlarını kaybettiklerini belirterek röportajı tamamlamış.

 

YENİ HABER YENİ MEKAN

27 Aralık Cumartesi günü gazetemiz Yeni Haber’in Yeni yerinin açılışı vardı. Konya’nın tanınmış ve mümtaz simalarının soğuk havaya rağmen yoğun ilgi gösterdiği açılış programı son derece güzel geçti. Lokman Bey’e ve şahsında tüm ekibine teşekkürlerimizi sunarak başarılarının devamını diliyorum. Yeni Haber kadim bir geleneğin duruşunu sergilemeye çalışmaktadır. Duruşlarının bozulmaması dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Güçlü Arşivi